süper lig'in 12. haftasında pazar günü evsahibi olarak ankaragücü'nü ağırlayacak olan gençlerbirliği, türkiye 1. liginde 45. defa yer alan ankaragücü ile lig tarihindeki 66. maçına çıkacak.
bugüne kadar 2 takım arasında yapılan 65 maçta, gençlerbirliği'nin 18, ankaragücü'ın ise 26 galibiyeti bulunuyor. 21 karşılaşmada ise taraflar sahadan beraberlikle ayrıldılar. gençlerbirliği bu maçlarda 81 gol atarken kalesinde 92 gol gördü.
ankaragücü deplasmanda üstün
bugüne kadar gençlerbirliği evsahibi olarak oynadığı 31 maçta, 9 galibiyet aldı. ankaragücü ise 14 kere galip geldi. 9 maçta ise beraberlik bozulmadı. bu maçlarda ankaragücü 42 gol atarken, gençlerbirliği buna 40 golle cevap verebildi.
farklı galibiyetler
gençlerbirliği, ankaragücü'a karşı en farklı galibiyetini, 2004-2005 sezonunda evsahibi olarak oynadığı maçta 4-0 ile elde ederken, ankaragücü en farklı galibiyetini 1990-1991 sezonunda evinde 7-2 ile elde etti.
gollü maçlar
en gollü maçlar ise, 1990-1991 sezonunda ankaragücü'nün sahasındaki 7-2'lik galibiyeti ve 2000-2001 sezonunda gençlerbirliği'nin deplasmandaki 5-2'lik galibiyeti.
son maçlar
sezonun ilk yarısında oynanan maç 2-2 beraberlikle tamamlanmıştı.
10. dakikada, burhan'ın sağdan yaptığı ortada müsait durumda bulunan okan'ın vuruşunda top yandan auta çıktı.
19. dakikada, burhan'ın sağ taraftan altıpas içinde yaptığı ortaya isaac vurdu. kaleci serkan topu çelmeyi başardı, ancak dönen topu isaac tamamlayarak takımını 1-0 öne geçiren golü kaydetti.
44. dakikada ibrahim ege'nin ceza sahası çizgisinden vuruşunda top yandan auta çıktı.
karşılaşmanın ilk yarısı gençlerbirliği'nin 1-0 üstünlüğü ile sona erdi.
51. dakikada krita'nın ceza sahasının önünden kullandığı serbest atışta, kaleci recep gole izin vermedi.
62. dakikada murat erdoğan'ın ceza sahası çizgisinden vuruşunda top yandan auta çıktı.
78. dakikada murat duruer'in kullandığı korner atışından gelen topu, krita aşırttı. meşin yuvarlağa en son dokunan el yasa'nın vuruşunda top üstten auta çıktı.
isteyen kazandı! başkent derbisinde, sahadaki futbol, saha dışı gelişmelerin gölgesinde kaldı ne yazık ki…
ülkemizin en önemli derbilerinden biri malum gençlerbirliği-ankaragücü karşılaşmaları. bu sene önemi kat be kat arttı, zira her iki takım da özellikle kırmızı-siyahlılar küme düşme potasının içinde, sarı-lacivertliler ise civarında dolanıyordu. bu koşullardaki iki takım mücadelesi için stada gittiğimde gördüğüm bazı şeyler vardı. birincisi, sahadaki buz azalmış ama sanki tuzlama yapılmış gibiydi. değerli yöneticilerimiz, bu stadın en azından sahasını adam etsinler artık. futbol oynamamaya yönelik bu sahada oftaş-gençlerbirliği ve ankaragücü'nden çok şey beklemek de yanlış oluyor. ama anlaşılan yöneticilerin de bu konuda gönlü yok. ne dersiniz sivas'ın kampanyası gibi sms ile para mı toplasak! gerçi para toplamakla da bitmez birilerinin karar alması gerek.
şubat'ın ilk 5 günü yurtdışında olduğum için transferi tam takip edememiştim. gençlerbirliği ilk 11'ine baktığımda tanıdık birini gördüm: hakan aslantaş. daha bundan 2 yazı önce de belirttim. sayın cavcav, bu oyuncuları verdi ama her an geri almakta çekince görmeyebilir diye. yahu tamam oftaş'ın buralara gelmesinde katkınız var. gençlerbirliği de zor durumda. ama o güzel takımı, oftaş'ı neden bozuyorsunuz sayın cavcav?...zaten sterjovski takımdan ayrılmış bir de hakan aslantaş gitti. o kanatta oftaş'ın alternatifleri vardı ama şu an o oyuncular, alternatifsiz kaldı. bu nasıl yöneticilik anlayışıdır! gerçi, aynı sezonda 5.hocayı getirerek türk futbol tarihine adını altın harflerle (!) yazdıran bir başkandan da bunlar beklenir zaten şaşırmaya gerek yok. mesut bakkal'a bol şanslar dileyelim. umarız görevde makul bir süre kalabilir!!!
bir diğer konu da ankaragücü'nün transfer anlayışına ilişkin. daha önce matheus, en son da paulauskas. tabi bu adamları ben alıp getirmedim ama bu takımda faydalı olmaları adına paulauskas için teşvik edici yazılar yazdım. lakin, galatasaray maçında sanki herkes süper oynadı da bir litvanyalı kötü oynamıştı. sarı-lacivertli yönetimde ve teknik kulübede fatura, her zaman olduğu gibi yeni gelen yabancıya kesiliyor. bu anlayışla bu takım ancak ligde kalmaya oynar. umarım, yeni gelen uruguaylı lamas da kısa süre içinde gitmez. kendisi ile ilgili maçta istatistik tutmaya çalıştım, belirteceğim.
futbola dönelim. ankaragücü sahaya, kalede serkan, defansta cem can, elyasa, yeni transfer lamas, ilkem, orta sahada kirita, murat erdoğan, ibrahim ege, gökhan, forvette bebbe ile diawara; gençlerbirliği ise kalede recep, defansta erhan, el-saka, traore, hakan aslantaş, orta sahada mehmet nas, engin, burhan, ferhat, forvette okan ile ısaac düzeninde sahaya çıktılar. ankaragücü, kirita'yı orta sahada kullanabilme özgürlüğüne nihayet kavuşmuştu. gençlerbirliği maça gayet istekli başlamıştı. 3 puana susamışlık kendini belli ediyordu. aman aman bir futbol sahada yoktu, o sahada olması da zordu. ankaragüçlü futbolcular ruh gibiydi sahada. ileride bebbe ve diawara, orta sahada murat erdoğan, kirita, ibrahim ege etkisizdi. gökhan bir şeyler yapmaya çalışıyordu. defansta ilkem ise bu kötü takımda parlıyordu. gençlerbirliği golü 19.dakikada buldu. kaleciden dönen topu ısaac'in tamamlayış arzusu bile her şeyi özetlemeye yeterdi. dakikalar ilerledikçe engin baytar, klasik şımarık ve huysuz futbolcu kimliğine bürünüyordu ve sarı kartını almayı ihmal etmedi! ankaragücü, koca bir 45 dakika boyunca sadece bir şut attı ve bir korner kullandı: şutun dakikası 43, kornerin dakikası ise 30! devre arasında taraftarın futbolcuları çağırıp “bu maçla ilgili bize söz verin” nidaları boşuna değildi.
ikinci yarıda oyunun hakimi ankaragücü oldu. hakan kutlu'nun doğru ve yerinde değişiklikleri ile jaba-engin oyuna girmiş, diawara-i.ege çıkmıştı. ankaragücü, daha istekliydi fakat futbolunda bir kalite yoktu. sadece gökhan'ın sağ kanattan zaman zaman yaptığı ortalar, deparları vardı. ama gelin görün ki, olgunlaşan bir atak yoktu. 76.dakikada olgunlaşabilecek bir atakta traore, bebbe'yi durdurunca gençler 10 kişi kaldı. bu dakikadan sonra futbolun yerini daha çok ankaragüçlü taraftarların yönetim istifa protestoları almıştı. nitekim maç bitti. gençler, rakibine göre daha çok arzuladığı 3 puanı aldı. maçın adamı mehmet nas oldu. ankaragücü'nde ise en iyi oyuncu, yüreğini ortaya koyan ilkem'di. lamas'a gelince maç boyu, 1 şut attı, isabetsizdi, 3 faul yaptı, 18 isabetsiz pas attı, bunların hatırı sayılır kısmını arkadaşları alamadı, 30 isabetli pas attı. genelde garanti oynadı. kafa mücadelelerinde etkiliydi. umarız kalıcı olur.
hakan kutlu, 9 maçtır galip gelemeyen bir takımın teknik direktörü olarak, ankaragüçlü olmasının, camiadan gelmesinin kıymetini iyi bilmeli. gidişatı iyi değil. anlaşılan motivasyon vermekte de sorunlar yaşıyor. böyle yönetmeye devam ederse, ankaragücü, bu sefer çekirge misali zıplayamayabilir! mesut bakkal'a da bir eleştirim var. traore atılmasa oyuncu değişikliği yapmayabilirdi. sahada tel tel dökülen ve her an 2.sarı kartını cebine alabilecek bir engin'e tahammül edebildi. rakip takımlara öneririm, engin baytar'ı biraz sinirlendirmeniz, onu oyundan attırmanız için yeterli. bir sarıyı siz aldırın diğerini o alır nasılsa(!) yıllardır turkcell süper lig'de yer alan bu oyuncu, futbolunun yanında kendine çeki düzen versin diye yazıyorum bunları! gençlerbirliği, sonunda potadan kurtuldu, zaten oraya hiç mi hiç yakışmamıştı! traore'nin yokluğu gelecek hafta kendini hissettirecektir!
evet maç bitti bitmesine de, neler oldu neler! ankaragücü tribünlerinde çıkan büyük kavga, atılan koltuklar! biz bunları yazmaktan bıktık. futbola gerçekten sevdalı birçok insan bunları görmekten bıktı. geçen hafta iskoçya'daydım ve iskoçya-fransa rugby maçı vardı. maçı fransa almıştı, glasgow'a dönerken trene iskoçlar ve fransızlar bindi. aralarında sohbet ediyorlardı. yanımda oturan fransızlar, diğer tarafta oturan ev sahibi rakiplerini ülkelerine davet ediyorlardı. şimdi ne alaka diyebilirsiniz ama olay şu kadar basit: bizim ülkemiz dışında neredeyse her yerde insanlar, spordan keyif alıyorlar. dostluk, muhabbet, keyif, iyi vakit geçirme, birileriyle tanışmak amaç. ama bizde ne oluyor, bırakın rakip takımla bile kavga etmeyi, didişmeyi, tartışmayı; iç hesaplaşmalar hakim. tribünlerin çıkarları var. çıkarlar çatışıyor. bir grup yönetime istifa diye bağırıyor. diğeri ise ona “ne diyorsunuz siz” diye bağırıyor. bir yandan koltuklar fırlatılıyor. neredeyse asırlık çınar güzide ankaragücü, ortada kalıyor. hep birlikte güzelliklere imza atmak yerine, hep birlikte birbirinize giriyorsunuz. yönetimi protesto etmenizi anlarım ki bu durumda son derece doğrudur ama, birbirinize girmenizi ve sahaya koltuk atmanızı hiçbir şekilde anlayamıyorum. bu görüntüleri sizlere yakıştıramıyorum, üzülüyorum. ayrıca, olaylardan sonra “yönetim bu senin eserin” diye bağrıldı. yönetimin oyunu varsa, oyuna gelmeyin, sizin içinize nifak tohumları atanları belirleyin, gözlerinizi açın! sağduyulu ankaragüçlü taraftarları, içinizdeki çürükleri ayıklamazsanız, 100.yıla gidişiniz iyi değil. ayrıca, atılan koltukların parası da hepimizin cebinden çıkıyor. vatanını sevmek, sadece düşmana karşı birlik olmakla olmuyor!
son olarak, ankara belediyespor'dan birileri bize, de nigris ve neca'yı kaça, hangi parayla aldıklarını açıklasa nasıl olur?
bu sezon yönetimin bitmek bilmeyen hataları yüzünden inanılmaz kötü bir sezon geçiren gençlerbirliği için ölüm kalım maçıydı bu maç. rize ve manisanın puan kaybetmesiyle 3 puanın değeri iyi ce artmıştı ama sonuçta rakip ankaragücüydü ve iki takımın ligdeki konumları ne olursa olsun maçlar hep kora kor geçerdi.
maçtan önce berna, erdem ve bizle ilk kez maç izleyecek olan hevalle birlikte kahvaltı ettik ve ardından yola koyulduk. açıkcası maç öncesi çok gergin ve heyecanlıydım çünkü puana çok ihtiyacımız vardı. maçtan önce mehmet çakır'ın sakat olduğu ve oynamayacağı haberini alınca biraz daha heyecanım arttı. son maçlarda ilk 11'den alışık olduğumuz kahe de sahada yoktu. yerinde okan öztürk sahadaydı. ayrıca genç sol kanat oyuncumuz ferhat kiraz'da ilk 11'de yer alıyordu.
maç başlar başlamaz takım ankaragücü üstüne baskı kurmaya başladı. hem pozisyon vermiyor hem de pozisyon kazanıyorduk. birkaç cılız atağın ardından isaac'in takipciliği ile golü bulduk. ferhat ve burhan kanatlarından sürekli ileri uç elemanlarına destek verip pozisyonlar yarattılar. maçın ilerleyen dakikalarında özellikle el saka'nin tecrübesiyle pozisyonları savuşturmayı başardık ve maçın sonlarına doğru 10 kişi kalsakta maçdan 3 puan çıkartmayı becerdik.
maç bittikten sonra stadtan önce ankaragücü taraftar ayrıldı. onlar stadtan ayrılırken gençlerbirliği'nin "yeni" teknik direktör mesut bakkal tribünleri dolaşarak alkış aldı. maraton tribününden "yönetimi sevmesek de sizi çok seviyoruz ve bu takıma başarılar, şampiyonluklar yakışır" sözlerine karşılık mesut bakkal, "daha iyi olması için çalışacağız, güzel başladık inşallah böyle de devam edecek" dedi.
maçın açımızdan en üzücü yanıda maçın ardından ankaragücü tribünlerinde büyük bir kavga çıkmasıydı. bir başka ankara takımı taraftarı olarak yaşanan olaylara üzüldüm. maçtan sonra hevalle park yerindeki arabamıza yürürken karşıdan gelen ankaragücü taraftarlarının bazılarının bizi tebrik etmesi de bence günün en güzel olayıydı...
ankaragücü taraftarı "yönetim istifa" diye bağırırken gençlerlilerin de onlara katılarak bu çağrıyı kendi yönetimlerine yaptığı ankara derbisidir. işte dostluk kardeşlik.
kale arkasının solundaki ankaragücü taraftarlarının maçın bitişi ile birlikte dalga dalga birbirine girerken, skorbordun altındaki gecekondu'nun "yönetim bu tablo senin eserin" diyerek tezahürat yapmasıyla aklımda kalacak olan, fero dayı tayfasının icraat siftahı ile tribündeki 'varoluş'unu ilan ettiği maç olarak da ankaragücü tribün tarihinde yerini alması muhtemel maç...
a happier man than i tonight is a happy man indeed
genclerbirligi 1 - 0 ankaragucu
this has been by far the worse season genclerbirligi have had since i started watching them in about 1998. so it was with trepidation that i went off to the match today. a loss and morale in the team would hit rock bottom and our chances of getting out of the relegation zone dashed.
but my wishes were granted.
instead of the usual dross we have seen this season we saw a genclerbirligi team come out attacking. we were stringing passes together and while there weren't all that many shots on goal we were definitely looking good.
but i'm getting ahead of myself a little. the chopin bar was were we met and it was good to see the regular gencler kankas in attendance. i think i counted 12 of us, and one lone ankaragucu fan, goalkeeper tansu. really, i took my hat off to the ankaragucu kankas last week who managed to get 30-odd people together but supporting a team is not about one offs, it is about going to all the matches, week in, week out.
off to the stadium and tansu made the lonely trek off to the away end and we found our places in maraton.
kick off and genclerbirligi were all over the ankaragucu lot. the singing from the ankaragucu away end was impressive but we also tried to make some noise. that noise got a whole lot louder in about the 20th minute when burhan took a pass down the right (it looked offside to me), he passed it into the penalty area where isaac promise had a go, ankaragucu's keeper serkan managed to stop the shot but it fell once again to mr. promise who this time made no mistake. it was a goal mouth scramble which was probably set up from an offside position, but were we complaining. no way.
the ankaragucu fans immediately started singing even louder to try and lift their team but it was to no avail. the rest of the half was ours and our new keeper recep is clearly a lot better than jesus.
half time and 1-0 up and we were pretty happy. second half though was a different matter.
ankaragucu were clearly told to go on the attack (and our lot were clearly looking to save the lead). a few times we put together some lovely strings of passes but i'm not sure we tested their keeper much at all.
then things got really scary towards the end. in the 76th minute our defender traore was sent off for what to me looked like absolutely nothing. afterwards maniac kanka harun told me he reckoned it was a clear red. but the point was we were down a man for the last 15 minutes or so. a quick substitution as okan ozturk came off so that defender mr. fish grape could come on. it was hearts in mouths times. ankaragucu played full on attack. our keeper was kept as busy as a human rights lawyer and the referee continued to make stupid mistakes.
when i say mistakes, these weren't absolute match-turners but they were as clear as day stuff: mistakes on throw ins, offsides, and much earlier in the match he probably should have sent off our no. 38, engin, for a kick on kirita.
it was scary stuff, especially when an ankaragucu player was about five metres from the goal and still managed to send his shot over the bar.
the last 10 minutes seemed like an eternity but the referee finally blew his whistle. phew!
match over and things started getting interesting. us genclerbirligi fans were singing away and applauding our team when we noticed that fights had broken out in the away section.
the vast majority of the ankaragucu fans were chanting for chairman cemal aydin to resign, punches were being thrown, chairs were being smashed and thrown onto the pitch and one bloke got stretchered off to hospital.
after heading off to the capadokia bar to say "gecmis olsun" to maniac kanka harun, rip off kanka erman and goalkeeper tansu we found out that the fight was actually between supporters of aydin and the true fans of the club.
coming for the next few weeks ankaragucu have got matches against trabzon, fener and sivas. not looking good.
as for genclerbirligi, today's win could well be a turning point. we played well, got the three points and showed we are not the sort of team that should be relegated. just how important was today's match? the players at the end celebrated as if we had won the league itself... and i have to admit, i was pretty damn happy too.
ps: i have subsequently found that i'm not as happy as spine who today saw gencler win and then shouted to the moon as manchester city beat united and then watched england beat italy in the rugby. as opposed to sir eski kanka who lost 2-0 to sarah in the darts on thursday, watched scotland lose to wales in the rugby and then suffered genclerbirligi's defeat of his beloved ankaragucu. there is a great german word for what i'm feeling, but i have no idea how to spell it.
edit: news reports of the post match press conferences are in. mesut baykal of genclerbirligi said all the cliches that you would expect and then ankaragucu's hakan kutlu gave a 30-second press conference in which he said nothing much except to apologize to the fans.
gençlerbirliği: recep öztürk, lamine traore, mehmet nas, okan öztürk (dk. 75 ayhan tuna üzümcü), burhan eşer (dk. 87 mehmet akyüz), abdel zaher ahmed mohamed hassan elsaka, promise isaac, ferhat kiraz (dk. 80 daniel addo), hakan aslantaş, engin baytar, erhan güven
yedekler: nicolas miroslav peric villarreal, ergün teber, carlos eduardo de souza floresta, adamu mohammed
teknik direktör: mesut bakkal
mke ankaragücü: serkan kırıntılı, abdullah elyasa süme, andres lamas bervejillo, bebbe mbangue gustave anicet, kirita giani stelian, kaba diawara (dk. 51 silvino joao de carvalho), ibrahim ege (dk. 51 engin aktürk), gökhan emreciksin, murat erdoğan (dk. 75 murat duruer), ilkem özkaynak, cem can