maçın 66. dakikasında hala futbol oynayana 1969 doğumlu fernando couto'nun attığı golle portekiz'in 1-0 kazandığı karşılaşmadır. golün ardından bir de takla atıp iyice sinirleri bozmuştur.
ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
ikinci maça ise pekâlâ iyi başladığımızı söyleyebilirim. üstelik rakip de "avrupa'nın brezilya'sı" diye övülen portekiz takımı dı. ilk yarıda yüzümüzü güldürecek bir hız vardı ay-yıldızlı onbirimizde... portekiz'den fırtına ataklar bekleyen ingiliz seyircisi, aksine türk hücumlarını görünce, biraz şaşırmıştı. ne var ki, yine koşuyor, çalışıyor ama yakaladığımız fırsatları degerlendiremiyorduk. kalecimiz rüştü, gol dışında bir tek tehlikeli pozisyon yaşamış, onu da başarıyla savuşturmuştu. maçı portekiz'e kazandıran tek golde ise, kalecimizin yapabileceği fazla bir şey yoktu. tam deyimiyle "pis bir gol"dü yediğimiz... bu arada başarılı oyuncularımızdan ogün'ün sakatlanması ikinci yanda aynı hızı devam ettirmemizi engellemişti. bunlara bir de macar hakemin, saffet sancaklının düşürülmesindeki açık penaltıyı vermeyişini eklersek... şansımız iyice azalmıştı.
1996'da tarihimizde ilk defa avrupa şampiyonası'na iştirak etmek için ingiltere'deyiz. hırvatistan'la oynadığımız ilk maçı son dakikalarda kaybettikten sonra iddiamızı devam ettirebilmemiz için portekiz karşısına hiç olmazsa bir puan alabilmek amacıyla çıkıyoruz. maçı yine uzun süre kafa kafaya götürüyoruz götürmesine ama ikinci yarının ortalarında, zaman zaman savunmadan ileriye çıkışlar yapmasıyla ünlü fernando couto'yu durduramıyoruz ve o golün sayesinde turnuvada yarışmacılıktan turist pozisyonuna düşüyoruz.
dört yıl sonraysa belçika'da işler bizim için daha iyiye gidiyor ve gruptan çıkıp çeyrek finale yükseiyoruz. o noktada portekiz'le yollarımız bir kez daa keşişiyor. lakin hevesimiz fazla sürmüyor çünkü maçın ilk yarım saatlik bölümü henüz dolmuşken alpay couto'yla dalaşıp kırmızı kart görüyor ve millilerimizi bir kişi ekik bırakıyor. couto bu hadiseyle takımıza belki de gol atmaktan çok daha fazla zarar veriyor. bir saat eksik oynamaya mahkum kalan milliler bu süre zarfında nuno gomes'ten yedikleri gollerle sahadan 2-0'lık yenilgiyle ayrılıyor.
ömür abimin arkadaşları ile birlikte evde maçı izliyorduk. televizyon'un figo'nun yüzünü zoomladığı bir anda alaaddin abi çok içten bir şekilde "bu figo türkiye'de olsa vermek için tüm hatunlar sıraya girerdi be!" diyşiyle kahkalar atmıştık.
"öyle bir söyledin ki en ön sırada sen olursun herhalde" diye uzun süre kafa bulmuştuk alaaddin abiyle :)
portugal get just reward against turkey published: monday 6 october 2003, 10.50cet
once again a joy to watch, portugal required the intervention of defender fernando couto to go top of group d and condemn turkey to an early exit.
less fluent than in their opening fixture, portugal nevertheless picked up their first victory of the tournament to climb to the group d summit and condemn turkey to an early exit.
antónio oliveira's team were hugely impressive against denmark but held to a 1-1 draw that did not do justice to their dominance. though not in quite as ebullient form this time around, their approach play remained a joy to watch – even if their cutting edge in the final third once again betrayed their splendid work in midfield. it was left to a defender, fernando couto – once again unyielding in his day job – to earn the three points with a 66th-minute volley.
despite being overshadowed by their opponents' splendid form, turkey showed flashes of their own; lacking subtlety in the final third, though, their forwards were left to feed on scraps. even hakan şükür, prolific in qualifying, lacked sharpness in front of goal and hastily shot wide in the first half having been taken by surprise after the ball landed at his feet.
sá pinto clipped wide when presented with portugal's first clear-cut opening, but his team had at that point seized the initiative. couto did the damage midway through the second half when a short corner was deflected his way and he volleyed low and hard through a crowd of players and past turkey goalkeeper rüştü reçber.