çamurlu bir sahada ve hafif yağmur altında oynanan bu maçta ilk gol 15. dakikada sanstebian’dan geldi. bu dakikada real madrid sağdan atağa geçti. ceza alanına ortalanan topu beşiktaşlı defans oyuncuları bir türlü uzaklaştıramayınca kale önünde topu önünde bulan santisteban yakın mesafeden takımının golünü attı. 0-1.
64. dakikada gelişen beşiktaş atağında topa en son dokunan kaya, beşiktaş’a beraberliği getiren golü attı. 1-1.
beşiktaş: varol ürkmez (gk), kamil üzülme, metin erman, faik solmaz, özcan esinduy, ahmet berman, alekos sofianidis, gürcan berk, kaya köstepen, recep adanir (c), ahmet özacar
teknik direktör: leandro remondini (ita)
real madrid: juan alonso (gk) (c), marquitos, josé santamaría, rafael lesmes, antonio ruiz, josé maria zárraga, josé iglesias, juan santisteban, raymond kopa, ferenc puskás, francisco gento
teknik direktör: luis antonio carniglia (arg)
goller: (0-1) dk. 13 juan santisteban (1-1) dk. 64 kaya köstepen
bugün oynanan beşiktaş - real madrid maçından sonra şehrimizde (eskişehir) koyu bir beşiktaş hastası olarak tanınan tekel bayii emiz çabukaş, yoldan gelip geçene muhtelif cinsten 350 paket sigara dağıtmıştır.
madrid maçının revanşı bugün saat 14'de mithatpaşa'da oynanıyor
"şampiyonlar şampiyon" seyirci ve saha dezavantajına rağmen maçın favorisidir
real madrid - beşiktaş maçı bugün saat 14.00 te mithatpaşa stadında oynanacaktır. bu müsabaka, avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ikinci eleme maçıdır. avrupa futbol birliği müşahit olarak yugoslav delegesi andreieviç'i şehrimize göndermiştir. müsabakayı italya federasyonuna mensup üç hakem, yonni, angeliniliero ve marongio carlo idare edecektir. maçı saat 14 ten itibaren istanbul radyosu nakledecektir. taraflar - son dakikada bir değişiklik olmadığı takdirde - şu tertiplerle çıkacaklardır:
real madrid: alonso — marquitos, lesmes — ruiz, santa maria, zarraga — joseito, santisteban, kopa, puşkaş (herrera). gento.
beşiktaş: varol - kâmil. metin - faik, özcan. b. ahmet - sofyanidis, gürcan, k. ahmet, recep, kaya.
evet... saha, seyirci ve sakatlık dezatvantajı içerisinde bulunan real madrid gene de müsabakanın şüphe götürmez favorisidir. çünkü bir gento ancak üç adamla marke edilebilecek bir oyuncudur. josetto ve herrera gibi futbolcular ancak yedek bekleyebilmektedirler. bu takıma layık olmadıklarından mı? hayır. fakat sırada o kadar büyük aslar var ki... şu halde herşeye rağmen gento bugünkü maçta yalnız kalacak değildir.
real madrid, madrid'de yaptığı tecrübeden sonra ilk onbeş dakikada herhalde bir netice almak için mucadele edecektir. bu bakımdan, beşiktaş defansına, demiyoruz, beşiktaş takımına müsabakanın başında ağır vazife düşecektir. öyle tahmin edilir ki. milyonerler takımı istanbul'da madrid'de olduğundun daha fazla zorlanacaktır. alonso, marquitos ve lesmes'ten müteşekkil müdafaa ise herhalde sahadan terlemeden ve yorultnadan çıkmayacaktır.
netice olarak, evvelce real madrid takımı hakkında yazdıklarımızın hulasasını burada tekrarlamayı lüzumlu bulmaktayız: real madrid, dünyanın en şöhretli ve en büyük takımıdır. modern futbolun temsilcisidir. santiago'nun taçsız kralları, şöhretlerine rağmen, sıradan futbolcular kadar mütevazi ve efendidirler. bunları mithatpaşa'da seyretmek istanbullu sporseverler için büyük bir şanstır. bu şansı iyi kullanmak ve takdir hükmünü, madriddeki müsabaka boyunca sportmenliği elinden hiç bırakmadığına şahit olduğumuz ispanyol seyircilerinden, spor anlayışı ttakımından aşağı olmadıkığından emin olduğumuz istanbul seyircisinden beklemek durumundayız.
bu yazı «milliyet» gazetesi için «real madrid kulübü başkanı don santiego bernabeu» tarafından kaleme alınmıştır
dostluğunuza layık olmağa çalışacağız
türk takımı kuvvetlidir. türk futbolcuları centilmendir, idarecileri de öyle. yazıya bu cümlelerle başlayışımı mazur görün. bende bıraktıkları tesir bu.
niçin samimi olmayayım? madriddeki maçta beşiktaş takımı taktik icabı müdafaaya ehemmiyet veren bir oyun oynamıştı. inatla, ısrarla doksan dakika bitmek, tükenmek bilmeyen bir enerji ile antrenörlerinin verdiği taktiği tatbik ettiklerine bizzat ben de şahit oldum. bu bakımdan beşiktaş muvaffakiyetli idi.
müsabaka gol atmak isteyenle gol yememek isteyenin mücadelesi idi. bu hal asabları gerdi, fakat ne kadar? son üç dakika içerisinde... ondan evvel spor anlayışını ihlal eden, sportif ahlaka aykırı düşen bir hadise cereyan etmedi. esasen edemezdi de. çünkü real madrid takımı da şöhretini gölgeleyecek ve dünya spor efkarındaki mevkiini sarsacak hafifliklerden kaçınmasını bilmektedir. nitekim üç senedir avrupa şampiyonluğunu kazanmış bulunuyoruz. hususi organizasyonlar da dahil bu zaman içersinde dünyanın birçok memleketlerinde muhtelif takımlarla muhtelif karşılaşmalar yaptık. hiç birinde nahoş bir hadise cereyan etmedi. her gittiğimiz memlekette daima iyi hatıralarla döndük.
ispanyolların türklere sevgisi ve dostluğa büyüktür. bunu yazımda belirtmeyi borç bilirim. nitekim beşiktaş takımı sahaya çıktığı zaman chamartin stadını dolduran yüz yirmi beş bin madridli ona çılgınca alkışlamıştı. hele kaleci varol'a... ben son yıllar içerisinde ispanyada bu genç kaleci kadar alkışlanan yabancı bir futbolcu hatırlamıyorum. varol şahsi gayreti ile o gün bizim bütün akınlarımın öldürdü. hâdiseler, diyoruz. bu, üzerinde daralmaya değer değildir. kitlelerin hadise çıkarttığına siyasi veya sportif dünyanın hiçbir yerinde ratlanmamıştı. hadiseyi daima bir şahış çıkartır. ve biz onu anlatırken veyahut tanıtmaya çalışırken işte hadisenin kahramanı o deriz. matlup olan, kitlelerin iyi anlayış göstermesidir. bu anlayışı madridde ispanyol seyircileri göstermiştir. burada da türk dostlarımın aynı hislerle meşbu olduğundan zerrece şüphem yok.
futbol, daha doğrusu spor, kitleleri birbirne yaklaştıran, milletleri birbirine kaynaştıran en büyük amil. onu bir harb kabul etmek hatadır. neticeyi mühimsemek hatadır. galibiyet vya mağlubiyet halinde taşkınlık göstermek de hatadır. çünkü çocuklar da top oynar ama biz mesul şahıslara düşen vazife, münasebetlere iyi istikamet vermektir.
birkaç günden beri güzel istanbulun misafiri bulunuyoruz. sevgili türl dostlarımızın bizlere gösterdikleri alaka ve muhabbet çok büyük ona layık olmaya çalışacağız. en büyük arzum ayrılırken de aynı hislerin devam etmiş olduğunu görmektir.
r. madrid namına türk halkını büyük sevgi ile selamlarım.
aradan tam on dört gün geçti. iki haftalık bir zaman bu. beşiktaş bu müddet içersinde dünyanın en büyük takımı real madrid ile ikinci defa karşılaşıyor. ilk maç 13 kasım perşembe günü madrid'in en büyük stadı chamartin stadında oynanmıştı. ikincisi ise, bugün mithatpaşa'da yapılıyor. o günden bu yana türk spor efkarı umumiyeti real madrid maçına ait pek çok şey duymuş, okumuş bulunmaktadır. duyulan ve okunanların birleştiği tek nokta, siyah - beyazlı onbirin yabana bir sahada, yabancı bir seyirci önünde ve dünyanın en büyük futbolcularının bulunduğu bir takıma karşı, hem de gece, iyi bir oyun çıkardığı, cansipârâne bir müdafaa yaptığı ve neticede az farklı bir mağlûbiyeti o chanartin stadını terkettiğidir. evet, beşiktaşlılar, o gün real madrid'in - di stefano da dahil -on milyonluk meşhur forvetini tesirsiz hmio getirmişler, insicamını dağıtarak onların her birini şahsî gayretleri ile bir iş başarmak durumunda bırakmışlardır. şahsi gayretlere karşı ise, kaleci varol, efsanevi bir oyunla karşı koymasını bilmiştir.
şimdi pek çok kimse «bugün real madrid ne yapacak?» diye değil, acaba «beşiktaş aynı müdafaa yolunu tutacak mı?» diye merak etmekledir. antrenör ve idarecilerin ifadelerin bakılacak olursa, beşiktaş müdafaa taktiğini tekrar edecektir. ama hücuma da ehemmiyet vererek... müdafaayı peşinen kabul etmek... bu, aynı zamanda da avrupa şampiyon kulüpler turnuasında elenmeyi kabul etmek olacaktır. işte bu sebeple bir tek büyük ahmet'i geri çekip müdafaanın tahkim edilmesi düşünülmektedir. sonra ileride kalan dört forvetle de kontr ataklarla neticeye gitmek...
bu fikre yalnız büyük ahmet'i geri almak şartıyla biz de iştirak etmekteyiz. fakat madrid'deki gibi diğer insaydı ve sağaçık sofyanidisi gento'nun karşısına kovmak ve hücumları ceza sahası dışında karşılamanın doğru olmayacağı kanaatindeyiz. kaldı ki misafir takımın madridde beşiktaşın bu taktiğini gördükten sonra elbette mukabil bir taktik hazırlayacağı şüphe götürmez. muannid müdafaaların gedik verip bir iki gol yedikten sonra çözülüp söküldüğü hatırdan çıkarılmamalıdır... beşiktaş, takım halinde müdafaaya çekildiği madrid maçında dahi kaleci varol harika bir oyun çıkarmasa idi en azından sekiz farklı bir mağlûbiyete uğrardı. saha avantajı bizde, seyirci avnntajı bizde. bu iki avantajla bizim çok kuvvetli rakipleri yendiğimiz malûmdur. esasen ümit kapısını da - ardına kadar demiyoruz - aralatan budur.
şöhretli real - madrid
evvelce kaleme aldığımız yazılarda takım oyununu ve yıldızlarını hususiyetlerini tanıtmaya çalıştığımız şöhretli real madridi bugün istanbullu spor severler de tanıyacaklardır. w.m. sistemini yerden ve havadan istediği şekılde tatbik eden real madrid takımını di stafano'nın yokluğu muhakkak ki kuvvet çlöüleri bakımından zaafa uğratacaktır. çünkü di stefano takımın nazımıdır. bütün toplar onda toplanmaktadır. tevziat da gene onun tarafından yapılmaktadır. bu yokluk, takımın beyninin yokluğu demek olacaktır. sonra kopa sakattır. puşkaş sakattır. bu iki futbolcunun oynamamak ihtimali vardır. bu ihtimal real madridli idarecileri haklı olarak endişeye sevketmektedir. kopa, puşkaş... spor dünyasının bu iki büyük ası, rakip müdafaayı çökertecek, dağıtacak kabiliyettedir.
di stefano'nun yerini bir kopa doldurabilir. puşkaş'ın yokluğu joseito veya herrera tarafından kapatılabilir. ama di stefano, puşkaş ve kopa üçü birden oynamayacak olursa bu yokluğı telafi etmek imkansızdır. bunun yanında real madridli idareciler son maçlarda formsuz gözüken rial'e takımda yer vermemek knrarındadırlar. bu vaziyette meşhur haf hattı bozulacak ve santisteban hücum hattına kaydırılacaktır.
(dünkü maçın yıldızlarını eşfak aykaç, gündür kılıç, halit kıvanç, namık sevik, necmi tanyolaç. kahraman bapçum'un müteşekkil ekip vermiştir. üç italyan hakeminin (****) alacağında ekip tam ittifaka varmıştır. metin, kaya, lesmes, zarraga'nın (**), ruiz, joseito, faik, sofyanldis (***), gürcan'ın da (****)değerinde oyun gösterdiklerinde de ittifak hâsıl olmuştur. diğer yıldızlar ise hayli münakaşa ve fikir teatisine yol açmış, neticede ekseriyetle verilen reyler, yıldızları tayin etmiştir)
goller: 1-0: 13 üncü dakikada joseito gerilerden aldığı bir topla şimşek gibi fırladı. aut çizgisine kadar sokuldu, havadan ortaladı. varol'la beraber sıçrayan santisteban kafa ile aşırıyor. varol havada bir yay gibi kıvrıldı. uzandı, bloke edilecek gibi değil, çift elle karşılıyor. ama uzaklaştıramadı. santisteban ve varol tekrar atak yapıyorlar. ama rakip varol dan daha çabuk... kaleye atıverdi. sol direk dibinde kamil karşılıyor, fakat zaten içeride...
1-1: 64 üncü dakika... real madrid müdafaasının sol tarafına sıkışmış olan oyunu, recep topu ters tarafa uzatarak açtı. tam penaltı noktası üzerinde sofyanidis stop etti. önünde yalnız santamaria var ve üzerine geliyor. sofyanidis, solunda bekleyen kaya'ya lopu yuvarladı. kaya aldı, düzeltti ve solunu patlattı. marquitos'un yanından geçen top allonso'yu da mağlup ediyor.
beşiktaş'ın golünü atan kaya köstepen: "chamartin stadında bir gol atmak isterdim. orada nasip olmadı. daha doğrusu ben geri oynadım ve böyle bir pozisyon elde edemedim. ama itimat edin bana, sahaya çıkarken içimde gol atacağıma dair bir inanç vardı. nitekim recep topu ortaladığı zaman, sofyanidis aradan fırlamış ve topu stop etmişti. bıraksa diyordum, bana doğru yuvarlasa topu... hayret! istediğim olmuştu. çamurdan seken top önüme yuvarlandı. karşımda marquitos vardı. alansı'nun hayal mayal köşeyi kapadığını hatırlıyorum. şütümü attım. evet boşluğa, alanso ile direk arasındaki... sonra kendimi arkadaşlarımın kucağında buldum. buna sevinmiştim. ama daha sonra kaçırdığım o büyük fırsata da üzüldüm. hala da üzülüyorum..."
maçtan sonra bir taraf güzel oynamanın, diğer taraf da tur atlamanın sevinci içindeydi. beşiktaş onbiri 1500 er lira pirim alacak
necati karakaya
real - madrid kulübü reisi santiago bernabeu, maçtan sonra: «istanbul'dan çok iyi intibalarla ayrılıyoruz. beşiktaş bizden iyidi. esasen bu takımı madrid'de de taktir edenlerdenim» demiştir.
bernabeu, müsabakanın çetin geçtiğini ifade etmiş, buna rağmen iki milletin birbirine yaklaştığını söylemiş. varol'un transferi ve beşiktaş'ın madrid'e daveti hakkında sorulan bir suali şöyle cevaplandırmıştır: «varol'u taktir ettim. o kadar... beşiktaş'ı madrid'e davet etmeyi ileride düşüneceğiz.»
soyunma odaları
avrupa şampiyon kulüpler turnuası şampiyonu real madrid ile berabere kalmağa muvaffak olan beşiktaşlıların soyunma odasında haklı bir sevinç vardı. ünlü real madrid'in odası ise siyah - beyazlılarınkinden farklı değildi. madridlileri memnun eden taraf mağlubiyetten kurtularak tur atlamış olmalarıydı. nitekim umumi katip calderon: «neticede memnunum. gayemiz tur atlamaktı buna da muvaffak olduk. beşiktaşı güzel oyunundan dolayı tebrik ederim. seyirci çok centilmenç türkiyeden son derecede dostane intibalarla ayrılacağız » diyordu.
menajer emil eustrecher de aynı şekilde konuşuyordu: «beşiktaşı çok beğendim. her iki takım da izerlerine düşen vazifeyi yaptılar. varol ve gürcan fevkaladeydiler.»
fransız asıllı kopa diyordu ki: «çok kötü bir sahada her iki takım da bundan daha iyi oynıyamazlardı. beşiktaş teknik olmamakla beraber çok enerjik bir takım» türk futbolunu iyi tanıyan puşkaş şöyle konuşuyordu: «sahanın bozuk olmasına rağmen maç iyi cereyan etti. beşiktaş madriddekinden daha iyi oynadı.»
kulübün melon şapkalı milyoner azaları neticenden memnun oldularını şöyle ifade ediyorlardı: «bir farklı yenilsek bile gene de tur atlayacaktık. türkiyede mağlubiyetimiz kulübümüz için çok, orjinal birşey olurdu. varol vo kaya'yı çok beğendik.»
karakartalların odasında gezinmek şöyle dursun nefes almak bile bir meseleydi. fevkalade bir oyun çıkaran gürcan'ı babası bir köşede öperken, idareci nazmi akbacı şöyle sesleniyordu: «futbolcu arkadaşlar beraberlik primi olarak 1500 er lira alacaksınız.»
real madrid umumi katibi calderon, beşiktaş soyunma odasına gelerek idareci ve futbolcuları tebrik etti. daha sonra bölge başkanı sait selahattin cihanoğlu ve federasyon resisi orhan şeref apak futbolcuların ellerini sıkarken, neticenin türk futbolu için başarı olduğunu bildirdiler.
reis enver kaya basın mensuplarına şöyle hitap etti: «oyunun cereyan tarzının sporseverlerimizi memnun ettiği muhakkaktır. takımımız hârika bir oyundan sonra bu neticeyi sağladı. bu muvaffakiyet avrupa da bomba tesiri yapacaktır.»
antrenör remondini görüşlerini şu sözlerle açıkladı: «bizim takım daha nefesli idi. beraberlik temin ettik. zira oynadığımız kasımpaşa değil, real madrid tir.»
iyi bir oyun çıkaran varol: «kopa ve gento'dan gol yemedim, memnunum» derken, gürcan: «türk futbolunu temsil edebildikse ne mutlu bize» şeklinde konuşuyordu.
maçın hakemi yonni yonni görüşlerini şöyle bildirdi: «çok çetin bir oldu. iki takım da başarılıydılar.»
hakem şu kadar yıldız: gento bu kadar; varol da o kadar... ve bu, bilmem ne kadar. . ya seyirci? işte burada, yıldız çerçevesine yerleştiremediğimiz bir hakkı teslim ediyoruz: seyirci (****).
her güzel hareketi alkışlayan muvuffak hakemi tebrik eden ve «sporculuktan» tam numara alan seyirci herkesten hatta santiagonun taçsız krallarına zaman zaman baş eğdirmeğe muvaffak olmuş beşiktaş'tan bile evvel takdire layıktı. beşiktaş golünden sonra sahaya girmeye teşebbüs eden bir kaç «yerini şaşırmış azgın» kendileri hesabına utandırıcı idiler...
beşiktaş kaç gol yiyecekti beş mi, altı mı? fakat siyah-beyazlılar daha oyunun başında gösterdiler ki bugün gene tarihi bir günleridir.
ilk aut birinci dakika dolmadan real madrid kalesinde... ilk tehlike de gene alonso'nun kalesine: 3. dakikadayız. sağdan götürülen bir akında recep topu sola geçiriyor. b. ahmet'in güzel ortası, alanso kesemedi... ama k. ahmet de yetişemiyor. ahmede yapılan şarj herhalde faul değil ama, bir fırsat kaçıyor. beşiktaş kalesi ilk topu 5 inci dakikada gördü. kamilin yaptığı bir faulde gento frikik çekiyor ve aut. dakikalar ilerliyor ve beşiktaş ezilmek şöyle dursun başabaş gidiyor. puşkaş solaçık yerinde nefis bir çevirişle topu kaleye gönderiyor ve varol ilk blokajını yapıyor: dakika 9.
evet dakikalar ilerliyor ve... ve felaket başlıyor. en büyük felaket: çamur... futbol sahasının en büyük san'atkarları yürümekte bile güçlük çekiyorlar, paslar yerini bulmuyor. real madrid'in asları topukla, burunla, içle, dışla birbirlerine verdikleri o nefis pasların çamura batıp kalışını seyrediyorlar. ama beşiktal da aynı sahada oynuyor. aynı dezavantaj onlar için de vardı. herşeye rağmen her iki taraf da biraz sonra daha da berbatşalan sahada gösterilebilecek en iyi futbolu gösterecekler. saha kötü, saha berbat ama rakip real madrid ve beşiktaş tarihi bir gününü yaratmağa başlıyor.
«madrid maçının adam»ı varol kendini göstermeğe onuncu dakikadan sonra başladı. kopa ve joseitonun müştereken götürdükleri bir akında joseito'nun nefis ortasını bloke ederken, «bir büyük kaleci» gibiydi. sonra özcan'ın bir geri pası çamura saplanıyor. puşkaş kovalıyor bu topu. ve yetişti de. ama varol tam ceza çizgisi üzerinde puşkaş'ın ayaklarına yatarak topu alıyor. beşiktaş iyi... daha da iyi olacak gibi... ama yazık ki, 13 üncü dakikada varol'un yapabileceği herşeyi yaptıktan sonra -daha çok şansızlıkla- yediği gol beşiktaşı bir müddet adeta durduracak...
işte bu sıralarda gento'yu seyrediyoruz: sahanın en iyisi olan gürcan'ı, kamil'i ve gerilerde çalışmağa başlamış sofyanidis'i bir geçişi var ki. ve varol 16 ncı dakikada gento'nun çektiği şütü öyle temiz bloka ediyor ki!..
yirminci dakikadan sonra oyun yavaşlıyor. duruluyor. top ortalarla dolaşıyor. ve 28 inci dakikada josito, kopa'dan aldığı bir pasla sü'atle inip, altı yarda köşesinden volesini patlatıyor. varol yükselerek attığı yumrukla bir aferin daha kazanıyor.
varol hakikaten iyi. saha çamur ve top elbette vıcık vıcık... lakin varol'un kurtarışları bitmiyor. 35 inci dakikada da büyük bir kurtarış yapacak. kopa'nın, faik'in başarılı markajından kaçarak gerilerde dolaştığı bir sırada solaçığa yuvarladğı pası, joseito aldı. durdu. döndü. yaydan çıkan ok gibi fırladı. yerden, sert güzel bir şüt ve kalesinden birkaç adım fırlayarak sağa yaptığı plonjonla topun üzerine kapanan varol... joesito ellerini açıp bağırıyor. ne diyebilir? onun ne diyebileceğini bir seyirci izah ediyor «allah» der.
oyun yeniden muvazene kazandı. beşiktaş müdafaaya sıkışmıyor. bunu biraz da real madridliler istiyor galiba. beşiktaşı açmak ve çullanmak fena fikir değil... fakat siyah-beyazlılarımız geriye kapanırken o kadar çabuk ve güzel ki... devrenin bitmesine 8 dakika kala b. ahmet'in soldan ortasına recep ve alanso sıçradılar, ikisi de vuramadı. top geriye gürcan'ın önüne düşüyor. hafif bir şüt. kale ağzuında sofyanidis var. durdurmadan çakabilir, ayak koyabilir. yazık... topun üzerinden atlıyor. aut. 40 ıncı dakikada real madrid kalesi önündeki uzun süren karambol ancak ezilen, sıkışan ve çırpınan bir takımın kalesinde olabilir. b. ahmet'in soldan kornerini alanso karşıladıktan sonra doğan bu kargaşalıkta çekilen birkaç şüt mudafilere çarpıyor. b. ahmedin yapıştırdığı o nefis solu, lesmes karşılıyor, tam kale içinde... bir fırsat daha kaçtı.
devre 1-0 biterken. ikinci devrede kopacak madrid hücum fırtınalından korkuyoruz.
hayır... bu fırtına ikinci devrede de kopamıyor. beşiktaş aynı beşiktaş. hızlı, girdin, takipçi, atak. ve bu vasıfları nisbetinde temkinli. sahada kuvvetli ve zayıf yok. sadece iki takım var: biri beşiktaş diğeri de şampiyonlar şampiyonu ünvanını dördüncü defa almak için hazırlanan real madrid. sahada iki futbol takımı var. bazan biri, bazan diğeri hakim... işte onbirinci dakikada b. ahmet daldı. ayağı kaydı düştü. kalktı tekrar topa hâkim oldu. bu işler on sekizin içinde oluyor. bir fırsat daha kaçtı. ve işte. 12 nci dakikada ceza sahasının hemen dışında hendbol. recep atacak. vaziyet 1-0 ve rakip real madrid... kaptan, belki de hayatının frikikini atacak. top baraja çarpıyor, yoksa recebin meşhur şütlerinden biriydi bu... beşiktaş öyle baskılı ki. puşkaş ve santisteban onsekiz içinden top açmağa uğraşıyorlar. nihayet 19 uncu dakika... kayanın golü. 27 bin kişimiz var stadta. daha fazla olmayışı yetersizlikten. 27 bin değil 150 bin de olsak tek ağızdan bağırabilirdik: «siyah beyaz çok yaşa» diye.
maçın son yarun saati, tıpkı daha evvelki gibi. iki takım var sahada biri gento'su, kopa'sı, puşkaş'ı, santameria'sı ve diğerleri ile üç yılın «şampiyonlar şampiyonu», diğeri beşiktaş... ve bâzan biri, bazan diğeri takdir topluyor.
biliyoruz saha çamur, misafirler böyle sahaya alışmamış ama bir bildiğimiz daha var: beşiktaş, dün real madrid'den daha iyi değilse onlar kadar iyi idi.
spor tarihimizin müstesna başarılarından biri... ama gönül istiyor ki sahamız olsa da bu «büyük» futbolcuları «futbol» oynarken seyredbilsek.
mükemmel bir seyirci, mükemmel bir hakem ve sportmence bir mücadele...
bence beşiktaş - real madrid mâçını bu çerçeve içeririnde mütalaa etmek yerinde olacaktır. madrid ve istanbuldaki iki müsabakayı da takip eden bir şahıs olarak şunu ifade edeyim ki, beşiktaş, burada bizden daha iyi oynadı. real madrid saha şartlarının kötülüğü yüzünden hakiki oyununu gösteremedi. buna, bir ispanyol olarak üzüldüğümü söyleyebilirim. real madrid'in şöhretli üç ortası, kendisinden bekleneni veremedi.
açıklarımızın temayüz etmesi - temayüz etmeleri demek doğru olmayacak, çünkü normakl oyunlarını oy nadılar- daha ziyada zeminin çimen olmasındandı. top kontrolünü çamur sahada kaybeden avrupa şampiyonu, mücadeleci beşiktş karşısında, istanbul'da pekala mağlup olabilirdi. bu bakımdan netice real madrid için iyidir.
hakem hakkında «fevkalade» cümlesi kullanacağım. iki tarafın futbolcuları da sportmence hareket ederek onun vazifesini kolaylaştırdılar. kaleci varol'a chamartinden sonra mithatpaşada da hayran kaldım.
istanbul güzel, seyirci centilmen ve beşiktaş canlı, mücadeleci bir ekip... madrid'e bu hatıralarla dönüyoruz...
evvela beşiktaş mütelea, edelim; maçın bilhassa ikinci yarısında çok iyi oynadılar ve şut pozisyonlarına girdiler. şayet forvet bu imkanları kullanabilseydi avrupanın en iyi takımı sahadan mağlup çıkardı.
real'e gelince: oyunun ilk yarısında iyi, sonra kötü oynadılar. forvette gento iyi, puşkaş bozuktu saha onlar için bir dezavantajdı.
hakemler mükemmel. fakat biraz mübalağalı jestler yapmasalardı, dada iyi olmaz mıydı?
dünkü maçtan sonra mithatpaşa stadını terkeden butun seyirciler sevinç ve gurur içindeydiler.
biraz evvel bir türk takımının şahane mücadelesini ve aldığı fevkalâde neticeyi seyretmişlerdi.. fakat asla körükürüne sadece kendi takımlarını tutmamışlar, misafir takımı kırmamışlardı. ilkönce oyuna iyi başlıyan, iyi hareketler, iyi kombinezonlar yapan real madridi beyenmişler, halta teşvik edici tezahüratta bulunmuşlardı... sonra da yavaş yavaş şahlanıp real madrid hücumlarını atlatarak oyunun inlsyatifini ellerine alan karakartalların takdirkarları olmuşlardı pek tabii... kısacası türk seyircisi dün fevkaladeydi.. dünyada pek az bulunan bu hakşinas kütleye haddim olınıyarak (****) yıldız vererek yazıma başlıyorum...
bundan günlerce evvel, daha herkez beşiktaşın real madrid maçlarında beş mi, sekiz mi, on mu gol ylyeceğini birbirlerine sorduğu zamanlarda. (milliyet) de içten gelme bir inançla «hayır! karakartaltar mithatpaşadan hiç kimsenin tahmin edemiyeceği bir sonuçla ayrılacaklar ve ben de o mağrur di stefano'dan eski bir hesap sormak için soyunma odasına koşacağım» diye yazmış bir spor yazarıyım.
işte allaha şükür o günleri gördük. fakat ne yapalım ki sinyor di stefano hazretleri yoktu burada... her halde takım arkadaşları türk seyircisinin asaletini türk futbolunun hiçde dudak bükülecek gibi olmadığını anlatırlar ona...
dünkü maç beni öylesine hislendirdi öylesine gururlandırdı ki kuru teknik izahata, futbol terimlerine dair birşeyler yazmak istemiyor bir türlü kalemim...
belki de dünkü maçı sadece bir futbol maçı olarak kabul edemediğimden olacak...
dünkü karşılaşma gurur ve tevazuun, varlıkla, darlığın, kafa ile kalbin, maddiyatla maneviyatın müeadelesiydi daha çok bence..
bu mücadelenin galipleri sayılması lazım gelen şanlı karakartallar var olsun sağ olun!....
dün «şampiyonlar şampiyonu» real madrid, ikinci golü atmak için değil, ikinci golü yememek için çırpınırken, «saha bozuk olmasa» deniyordu. evet, dün saha bozuktu. amma bundan bozuk sahada «futbol» oynayan varoş löbogo'ları, ujpestleri görmemiş miydik? realliler oynatmayan, sadece sahanın bozukluğu muydu? yoksa madrid'de cebe atılmış «2-0» ı düşünüp, milyonluk ayaklarını tehlikeye atmak istemeyen, bizzat kendi asları mı?... niçin beşiktaş, «türk futbolu» nu mükemmel temsil onbir gencin başarısını hesaba katmıyoruz? beşiktaş istanbul liginde yedincilikten altıncılığa yeni çıkmıştı, zor çıkmıştı. lâkin dün real madrid'in karşısında bir «şampiyon» gibi oynadı. hem bu beşiktaş istediğimiz, özlediğimiz beşiktaştı da... kalesi önüne toplanıp sadece «müdafaa» yapan bir takım değil şöhretli rakibine müşkül anlar yaratan hücumların kahramanı bir takımdı bu...
herhalde real madridliler bu sahada maç yaptıkları için «talihsiz» idiler amma bu maçta bu azimli, bu başarılı beşiktaşın karşısında sahadan mağlup çıkmadıkları için «talihli»...
ondört gün önce madrid'in chamartin stadında, sampiyonlar şampiyonu real madrid'in karşısında ciddi bir imtihan geçiren beşiktaş, dün mithatpaşa'da şöhretli rakibini sarsmış, hırpalamış ve berabere kalmıştır. netice tek cümle ile «mükemmel» dir. bunun, dünya spor efkarındaki reaksiyonu da elbetteki büyük olacaktır.
madrid'deki müdafaayı beşiktaş, dünkü maçta tekrar etmemiştir. madrid'deki diyoruz, zira beşiktaş, dün sahaya gene müdafaaya ehemmiyeti vererek çıkmıştır. fakat dakikalar ilerledikçe şöhretli rakibinin, karşısında tutunamadığını görmüş, anlamış ve yediği kaza golünden sonra da geriye çektiği insaytlerini ve haflarını ileriye sürerek hücuma geçmiştir. müdafaada olduğu kadar, hücumda da beşiktaş muvaffak olmuştur. eğer kaya, müsabakanın sonlarına doğru yakaladığı fırsatı değerlendirebilmiş olsaydı «beyaz şimşekler» sahadan mağlûp ayrılacaklardı.
real madrid kabul etmek lazımdırki dün oynayamamıştır. bunun sebepleri sıralnırken, di stefano'nun yokluğu başta gelecektir. sonra kopa ve puşkaş'ın sakatlıkları.. ve mithatpaşa'nın balçık hali. bilhassa bu son faktör real madrid için büyük bir dezavantaj teşkil etmiştir. çünkü beyaz şimşekler, rakiplerini teknik üstünlükleri, top hakimiyetleriyle ezerek mağlup etmektedirler. işte bunu, çamur sahada ve canlı beşiktaş karşısında yapamamışlardır. milyonluk yıldızların ise. haddinden fazla nazik oynadıkları ve topa girmedikleri gözlerden kaçmamıştır. doğrusu bu hareketlerini ihtiyat olarak değil, lüzumsuz bir ürkeklik olarak kabul etmekteyiz. zira maçın havası hiç de sert değildir.
sağhaf ruiz ve solaçık gento hariç, takımdaki diğer şöhretler alalade futbolcular olarak gözükmüşlerdir.
kısaca chamartin stadında gördüğümüz real madrid'i, mithatpaşa'da tanımakta müşkülat çektiğimizi söyleyebiliriz.
beşiktaş, alkışlanmaya, takdir edilmeye değer bir netice almıştır. türk futbolunu madrid'de ve istanbul'da layikiyle temsil etmiştir. bu maçlar onun şerefli tarihine ilave edilen bir yaprak olacaktır.
ligdeki durumunuza bakarak sizin için «beşiktaş türk futbolunu avrupada temsil edemez» demişlerdi. bir şütü birkaç bin liraya çeken, her golünü yeni bir otomobille kutlayan milyonluk rakiplerinizin karşısına, milli bir azimle çıktınız ve futbol oynayarak muvaffak oldunuz. 1-1'lik durum devam ederken, maçın bu netice ile bitmesini bekleyen siz değil, şampiyon rakiplerinizdi. hatta vakit geçmiyor diye üzüldüğünü hissettik.
futbol tarihi 1958 yılının avrupa şampiyon kulüpler turnuvasında türk futbolunu, real madrid gibi «ezici» bir kuvvet önünde «ezilmeden» temsil eden beşiktaş'tan «sportmen ve sportmenliği kadar da iyi futbol oynayan bir takım» diye bahsedecektir. başarınızı alkışlıyoruz ve unutmayacağız.
oyun başladı ve beşiktaş'ı, kuvvetli rakibi karşısında, müdafaada hiçbir zaman zayıf kalmamak düşüncesinden mülhem bir taktikle çalışıt gördük. on numarayı taşıyan gürcan puşkaşı, dört numarayı taşıyan faik kopayı, altı numarayı taşıyan b. ahmet santisteban'ı kontrolleri altında bulunduruyorlar, rakibin iki açığı da, beşiktaşın iki bekinden evvel, çok zaman, karşılarında sofyanidis ve kopayı buluyorlardı. bu keşif müdafaayı aşacak toplar için de, özcan, son adam olarak düşünülmüştür.
beşiktaşlıların büyük bir azim ve enerjiyle tatbik etlikleri bu müdafaa, rakibin hücumları beş forvetle devam ettiği müddetçe dahi, zaaf alaimi göstermeden dayandı. bu bütün kuvvetini teknik faikiyetinden alan real madridin, top kontrolünü imkânsız kılan çamur dolayısiyle hakiki seviyesine çıkamaması kadar. beşiktaşlıların, taktiklerini. «markaj» ın değerini bir an dahi unutmayarak tatbik etmelerinden ileri geliyordu.
real madrid, golü attıktan sonra, o âna kadar ileri geri çalışan sekiz numarasını daimi surette geri oynatmaya başladı. farklı bir galibiyet değil, şampiyon kulüpler turnuasında atlamak gayesini güttükleri anlaşılıyordu. bu anlardan itibaren, ve bütün ikinci devre boyunca, oyuna beşiktaş hâkim oldu. zira, fazla adamlı siyah - beyazlı müdafaa, bu şartlar altında, dört kişilik rakip forvedi rahat rahat durduruyor ve sekiz numaralarının yarattığı boşluğa yerleşen b. ahmedle, bugün fevkalâde bir oyun çıkartan gürcan, besiktaşın baskılı oyununu idame ettiriyorlardı. siyah - beyazlıların bu tazyiki netice olarak. ancak bir tanesi golle neticelenip bakiyesi kullanılamayan hayli fırsat yarattı. tazyikin had safhaya çıktığı zamanlar ise. real madridli futbol şuurundan uzaklaşan bir derbederlik hali içinde seyrettik.
istanbul seyircisinin çok daha zevkli bir maç seyretmesine mani olan çamurun real madrid aleyhine mühim bir faktör teşkil ettiğine kaani bulunmakla beraber, oyunlarının hakiki değerini bulamamasında, istedikleri hataların da rolü olduğua kaniiz.
bunların başında, sekiz numaralarını geri alarak, esasen müdafaada kapanmmağa kararlı rakibi kendi nefis sahalarına davet etmeleri gelmektedir.
kendilerine ifade edilecek ikinci hatâ da, bu çamur saha üizerinde tatbiki imkânsız kısa paslaşmalarda gösterdikleri ısrardır.
beşiktaşlılara gelince, kendilerini gerek ferden gerek takım halinde gösterdikleri başarıdan dolayı en hararetli ifadelerle tebrik etmek isteriz. şütör vasıflarıyla biraz daha temayüz edememeleri. takıma izafe edilebilecek tek noksandır.
avrupa şampiyon kulüpler turnuasının ispanyadaki ve buradaki maç vesilesiyle türk futbol ve sportmenliği hakkında pek kıymetli kanaatler uyanmasını sağlayan beşiktaşlı sporcu ve idareciler sağ ve var olsunlar.