tarih 1 aralık 1956 idi... ve mithatpaşa'da mevsimin büyük maçlarından biri daha oynanıyordu. bu oyunun neticesi ezelî rakiplerden birini ilk federasyon kupasının finaline götürecek ve şampiyonluğu iki takımdan birinin beşiktaş'la yapacağı mücadele tâyin edecekti. galatasaray sahaya «turgay - ergun, enver - coşkun, saim, ali - isfendiyar, metin, suat, kadri, güngör» tertibiyle çıkmıştı. fenerbahçe ise onbirini şöyle kurmuştu: «selâhattin - seracettin, basri - akgün, naci, necdet - lefter, şeref, şirzat, can, ergun.»
büyük maç bir yıldırım hızıyla başladı.
fenerbahçe henüz 5. dakikada can'ın golüyle 1-0 galip duruma geçiyor, bundan tam 5 dakika sonra kadri takımının beraberliğini temin ediyor ve şirzat, nefesleri kısan bu heyecan fırtınası altında tekrar galibiyet sayısını çıkarıyordu. bu, fenerbahçe - galatasaray maçları için alışılmamış bir skordu. ama, bu büyük maç 3 golle bitmeyecekti. oyunun en hararetli anında galatasaray'ın kazandığı penaltıyı değerlendiremeyen metin oktay, yıllar sonra, tekrar bir fenerbahçe maçının heyecanı başladığında «en unutulmaz hâtıram» diye bu hâdiseden bahsedecekti...
«... evet, 2-1 mağlûp duruma düştmüştük. 50. dakikada akgün, güngör'ün bir kafa şutunu eliyle kesti. penaltıyı ben atacaktım. attım da, fakat dışarıya... dünya başıma yıkılıyor sandım. o gün çektiğin üzüntünün izah edemem. devreyi 2-1 geride bitirdik. fakat, fazla ümitli değildik. üstelik ergun sakatlanmış ve solaçıpa geçmişti. bu, bizim için büyük bir talihsizlikti. açıkcası, hepimiz bir hezimetten korkuyorduk. rakibimizin de iyi günlerinden biriydi...»
galatasarayın o günkü toy delikanlısının unutamadığı fcnerbahçe maçını anlatmaya devam ediyordu...
- sonra?..
«- sonra... sakatlanan ergun'un berberlik golü oyunun kaderini değiştiriverdi. arkadaşımızın fedakârlığı hepimizi ayağa kaldırmıştı. bir gol arıyordum. fenerbahçe defansı önünde. nihayet beklediğim sayıyı buluyordum. geriden ortalanan topa kuvvetli bir vole yapıştırdığım, o kadar.. stadyum uğulduyor ve ben, yine dünyanın başımda döndüğünü hissediyordum. maçı 3-2 kazanarak finalist olduk. işte, galatasaray - fenerbahçe maçlarına dair büyük hatırım...»
«ezelî rekabet» le perçinlenen «federasyon kupası » dömifinali:
f. bahçe - g. saray karşı karşıya...
mithatpaşa stadındaki bugünkü mühim maça saat 13.30 da başlanacak
namık sevik
nakıs 15 derecelik soğuk, şiddetli fırtına ve hokey oynamaya müsait donmuş bir saha üzerinde kendilerinden katbekat üstün olan kuvvetli bir rakibe karşı birbuçuk saatlik çetin bir mücadele muvaffakiyetle sona ermiş, milli takım futbolcu ve idarecileri birbirlerini kucaklıyor, hararetle tebrik ediyorlardı. tam bu sırada bir futbolcunun sesi söyle yükseldi: «ee... bu iş de allahın izni ile bitti çocuklar. gelelim cumartesi günü istanbuldaki büyük maça…»
evet, o âna kadar - mustafa ve kasapoğlu hariç - milli takımı teşkil eden fenerbahçeli ve galatasaraylı futbolcular bugün mithatpaşa stadında oynayacakları maçı hatırlarından dahi geçirmemişlerdi. bu heyecanlı hava içersinde yükselen ses her iki takımın futbolcularını bir an düşündürdü.
«— zaten mühim olmayan maç yok ki. ama bu yorgunluğun üzerine hiç olmazsa bu maçı başka bir tarihte oynasaydık. çünkü taraftarlarımız muhakkak kazanmalarımızı arzu ediyorlar.» şeklinde devam etti.
bu sebeble otelin yolunu tutan futbolcular saat 22.30 da şehre inmeden, herhangi bir eğlence yerine gitmeden odalarına çıkıp istirahate çekildiler. buna yakından şahit olmasaydım ben de inanmayabilirdim. ama hakikat tıpatıp böyle idi. ertesi günü dokuz saatlik otobüs yolculuğu viyana'da yine futbolcuların otellerine kapanıp istirahat etmeleri ve tayyarede maç hakkındaki konuşmaları uzun senelerin renk mücadelelerinin futbolcular üzerindeki endişesi ve tezahürleri idi.
her iki takımın da milli kadroda bulunan futbolcuları muhakkak ki netice üzerinde en mühim değişikliği yapabilecek ve oyunun seyrine tesir edebilecek elemanlardı. iki milli maçta gördüğüm futbolcular form itibarile müsavi durumda idiler.
şimdi bu ölçüye dayanarak her iki takımı gözden getirip kısaca bir mukayese yapalım.
fenerbahçe takımının müdafaası galatasaray müdafaasına nisbetle daha ağır basmakta ve daha istikrarlı gözükmekte. gerek haf hattı, gerekse bek hattı bu avantajı saklamaktadır.
hücum hattında ise sarı - kırmızılı takım ezeli rakibine daha faik görünüyor. milli maçın en muvaffak futbolcularından olan kadri, metin, son zamanda form tutan suat ve seri açık isfendiyar bir müdafaa için kolay tutulan elemanlar değillerdir.
buna mukabil fenerbahçe hücum hattı da umumiyetle vazife görebilecek bir durumdadır. can. şeref ve ergun galatasaray defansını her an zorlayabilecek ve turgay'ı tehdit edecek kıvamdadırlar. lefter'in form durumu geçen zaman içersinde bilinmiyor. ama şarjlı futbol oynayan şirzat'ın da tehlikeli bir futbolcu olduğunu kaydetmek yersiz olmaz.
netice olarak ezeli iki rakibin - pragdaki müşahedelerimize dayanarak - denk kuvvetlere sahip olduğunu söyleyebiliriz. maç ortadadır ve takımlar sahaya ayni avantajlara sahip olarak çıkmaktadırlar.
ankara bölgesinden zülbahar sağnak'ın idare edeceği maça saat 13.30 da başlanacaktır.
ilk yarım saatte üstün oynayan ve devreyi 2-1 galip bitiren sarı - lâcivertliler, ikinci devrede g. sarayın canlı ve azimli oyununa mahkûm oldular.
namık sevik
dünya spor efkârının nazarlarının melbourne'a çevrildiği şu günlerde spor dünyamızda mühim bir yer işgal eden fenerbahçe - galatasaray rekabeti gene alâka görmüş ve 24835 meraklı gene mithatpaşa stadının yolunu tutmuştu. maçı müteakip stadı terkedenler içersinde sarı - kırmızılı renklere gönül verenler memnun, fenerbahçeliler ise müteessirdi. fakat futbolde ölçüsüz heyecan kovalamayan seyircileri üzen tek şey, ezeli rakiblerin her fırsatta birbirlerine ğirmeleri ve el, ayak şakalarına tevessül etmeleri idi. uzun senelerin efendice rekabetinin bu çığıra dökülmesi için doğrusu hiç de sebep yoktu.
g. saray tam bir kupa maçı oynadı
galatasaray takımı dun tam mânâsiyle ezeli rakibi karşısında bir «kupa maçı» havası içersinde oynadı.
sarı - kırmızılılar ilk yirmi dakikalık zamanda rakibinin üstün oyununu kabul ederek gol yememek için müdafaa taktiğine başvurdu ve diğer taraftan da oyunun sür'atini yavaşlatmak çârelerini aradılar. bu arada sertlik yoluna sapmaları dikkati çekti.
1 – 0 galip durumda olan ve iki muhakkak gol kaçıran bir takımın rakibinin hırçın hareketlerine kendisini kaptırmış olması elbetteki aleyhine olacaktı. nitekim oldu da...
sarı - lâcivertli takımın mağlûbiyetini müdafaası hazırladı. naci hariç vazifetini yapan bir tek futbolcu yoktu. buna misal olarak orta hafta sakatlanarak solaçığa geçen ergun’nun, ikinci golü atması ve metinin golünün de gene ergun’un pasından yapılmış olması gösterilebilir.
hücum hattında can. durgun ve istenilen hareketleri yapmaktan uzak. şirzat lüzumsuz derecede sert lefter sönüktü. ergun ve şeref. iyi not alan futbolculardı.
maçın cereyanı ve goller
oyuna saat 13.30 da galatasarayın vuruşu ile başlandı. ilk dakikalarda kombine akınlarla rakip kaleye yüklenen fenerbahçeliler, tam 5 inci dakikanın dolduğu bir sırada top lefter, şirzat ve can’ın ayakları arasında mekik gibi dolaştı ve neticede can'ın sert bir şütü ile galatasaray filelerini buldu.
bu golden sonra oyunda fenerbahçenin tazyiki artmıştı.
10 uncu dakikada şerefin çektiği şüt kaleye girerken şirzatın sırtına çarparak dışarı çıktı. akabinde lefterin çektiği şut direğe vurarak galatasarayı 2 - 0 mağlûp duruma düşmekten kurtardı.
fenerbahçe baskısından bir anda kurtulan sarı - kırmızılılar maçın 13 üncü dakikasında metinin sağaçık mevkiinden yaptığı ortayı takip eden kadrinin attığı şütle beraberliği temin ettiler 1-1.
bu golden sonra oyunda bir muvaveze hâsıl oldu. fakat bu, uzun müddet devam etmedi. fenerbahçeliler ergun'un şütunu bloke edemeyen turgaydan seken topa yetişen şirzat'ın plâs vuruşu ile ikinci gollerini kazandılar: 2-1.
36 ncı dakikada ise metinin kafa şütu kaleye girerken akgün topu eli ile tuttu: penaltı?.. penaltıyı metin mûtadı hilâfına fena bir vuruşla dışarı attı. ilk devre böylece 2-1 fenerbahçe lehine sona erdi.
ikinci devre
ikinci devreye galatasaraylılar hızlı bir tempo ile başladılar. fenerhahçeliler ise dağılmış ve hücum insiyatifini rakiplerine kaptırmışlardı.
8 inci dakikada ergun'un sakatlanarak solaçığa geçmesi oyunun seyrini değiştirdi. 15 inci dakikada kornerden gelen ve fenerbahçe müdafaasının bir türlü uzaklaştıramadığı topu ergun sakat ayağı ile fenerbahçe ağlarına gönderdi: 2-2.
bu golün yapılışından 14 dakika sonra yâni 32 nci dakikada yine sakat ergun'un yaptığı ortayı metin havada ters dönerek şahâne bir şütle fenerbahçe ağlarına gönderdi. doğrusu bu gol sahalarımızda ender rastlanan nefasette idi: 3-2.
gittikçe sertleşen ve hırçınlaşan bir hava içerisinde maç 3-2 galatasarayın galibiyeti ile sona erdi.
federasyon kupasında mühim bir engeli aşan sarı - kırmızılı takım böylece şampiyonluk yolunda hakiki söz sahiplerinden biri oldu.
maçın hırçın bir hava içersinde geçmesinde hakem zülbahar sağnağın rolü büyüktü. kasdi hareketlere seyirci kalması ve kara kaplı kitabın ihtiva ettiği hükümleri tatbikde tereddüt göstermesi lehine bir not olmadı. nâhoş hâdiselere sebebiyet veren futbolculara ise hak ettikleri cezayı seyircilerin vicdanları verdi.
federasyon kupası karşılaşmasında galatasaray, fenerbahçe’yi 3-2 mağlup etti. fenerbahçe’nin ilk golünü atan can bartu, sarı-lacivertli forma altında galatasaray’a ilk golünü atmış oldu.
1.aralık.1956 - 60 sene önce bugün, federasyon kupası 2.kademe maçında galatasaray fenerbahçe'yi 3-2 mağlup etti. inönü stadı'nda oynanan karşılaşmayı 24.835 biletli seyirci 45 bin 554 lira ödeyerek izledi. galatasaray'ın turgay şeren - ergun ercins, enver özdemir - coşkun özarı, saim tayşengil, ali beratlıgil - isfendiyar açıksöz, metin oktay, suat mamat, kadri aytaç, güngör okay, fenerbahçe'nin ise selahattin ünlü - seracettin kırklar, basri dirimlili - akgün kaçmaz, naci erdem, necdet çoruh - lefter küçükandonyaidis, şeref has, şirzat dağcı, ergun öztuna, can bartu onbirleriyle mücadele ettiği karşılaşmayı zülbahar sağnak yönetti. maçın daha henüz 5.dakikasında can fenerbahçe'yi öne geçirdi. 13.dakikada kadri'nin beraberlik golünden 3 dakika sonra şirzat sarı-lacivertlileri bir kez daha öne geçirdi ve ilk yarı bu sonuçla kapandı. 53.dakikada ergun maça tekrar dengeyi getirdi ve 67'de metin oktay galatasaray'a turu getiren galibiyet golünü attı. maçın sonucu: galatasaray: 3 - fenerbahçe: 2.