iki takım şeref stadı'nda karşılaşıyordu ve kadıköylüler 1-0 öndeydi. dakikalar 85'i gösterirken ikinci golü atmaya heveslenen fenerbahçe orhan ve ekrem'le atağa kalktı. ikili ceza sahasına girerken bir anda bir düdük sesi duyuldu. eğer bu düdüğü hakem çalmış olsaydı tarihe geçen bir an yaşanmayacaktı ama işin aslı öyle değildi; düdüğü saha kenarındaki bir polis çalmıştı! tüm galatasaraylı futbolcular ve ekrem oldukları yerde kaldılar ama fenerbahçe'nin diğer futbolcuları bağırarak orhan'a durmamasını söylediler. o yalancı düdük orhan'a fenerbahçe-galatasaray derbilerinin en kolay gollerinden birini attırmıştı.
“.......85. dakikada fenerbahçenin gene sola verdği uzun bir pasa orhanla ekrem beraberce ve avut çizgisinin üzerinde yetiştiler. tam o aralık bir düdük sesi işitildi. ekrem hakemin avut kararı vererek düdüğünü çaldığını zannederek mücadeleyi bıraktı. orhanla kale arasında bulunan reşad da topun üstüne gitmiyerek durdu. yalnız orhan bu arada içeri kaçarak avni ile burun buruna bir vaziyete geldikten sonra, düdük sesine ve rakiblerinin hareketsizliğine uyarak bir an için mütereddid vaziyette kaldı. fakat arkadaşlarının “ne duruyorsun” gibi ikaz yollu sözlerile topu kaleye soktu. meğer bu hakemin düdüğü değil, saha kenarında halkın intizamını temin etmek istiyen bir polisin çaldığı düdükmüş! galatasaraylılar hakemin gol kararı verip ortayı göstermesi üzerine “bu ne biçim goldür? biz düdük çaldın diye durduk.” diye çırpındılarsa da karar değişmedi.......” (28.haziran.1937-cumhuriyet)
ayrıca g.saray-f.bahçe maçından önce yine milli kümeye ait beşiktaşla güneş takımları şeref stadında, hakem said selâhaddin'in idaresinde karşılaştılar.
fenerbahçe: hüsamettin böke, lebip elmas, yaşar alpaslan, mehmet reşat nayır, esat kaner, yorgo angelidis, ali rıza tansı, orhan canpolat, naci bastoncu, fikret arıcan, niyazi sel
fenerbahçe: hüsamettin - yaşar, lebip - m. reşat, angelidis, fikret - naci, niyazi, ali riza, esat, orhan.
saat üç.. rüzgâra rağmen havada cehennemi bir sıcaklık var. “yalı stad,, da normal seyirci mikdarını fazla aşmış bir adet olmamakla beraber, o ne ömür haldi.. iyi kötü bir “sayedar,, olan tribün üstü kaldırılmış, davetliler saha çizgisi hizasında ayrılan yerlerde izaz ediliyor, duvarlar, delikler, kovuklar adam almıyordu. renk renk bay ve bayanlar grup halinde ve münferit tahminlerde bulunuyorlardı.
umumî intiba sarı - kırmızı lehine idi.
takımlar oyun yerine çıktılar. galatasarayın süleymandan ve umumi arzu ve israrlar hilâfına takımda gene yer almıyan nubardan ve hattâ danyaldan mahrum bir teşekkül halinde dizildiği görüldü. fenerbahçe de fikret gibi avrupanın en iyi sol açığını asıl yerinden almak tecrübesine girişmiş, fakat meselâ sağ bek oynatmak gibi gaflara girişmiyerek türkiyenin en kuvvetli haf hatını gene kurabilmişti.
çok fazla esen rüzgârı galatasaray arkasına almıştı. hemen parladılar. sağdan akınları lebibin bütün hızına rağmen tehlikeli oluyor. müdafaadan kopan uzun topları evelâ yakalamak sonra da forverde düşen işi görmek için, üç orta yavaş geliyordu. nedense mevsim başındanberi güzel tutturdukları w vaziyetinden de çıkmışlardı. binaenaleyh tehlikeli toplar yakalıyan iki açık ta bu sistemin icap ttirdiği şahsî dalıcılığı tecrübe bile etmek istemiyorlardı. işte sarı -lâcivert için bu en sıkışık anlar da yavas yavaş azalıyordu.
galatasaray korner kazandı. firikik kazandı. fırsat kazandı. fakat - çok mümkün iken - sayı kazanamadı. bu ilk devrede hâkim bir haf hatının müdafaa, markaj, oyun açış hünerile; mahkûm bir haf hattının, forverti takip etmeyişi, topu dağıtmayımelen gördükleri yardımlarla fener muhacımlan aramaya başladılar.
galatasarayın, necdet, eşfak, salim ve bülentten kaçan gol imkânlarını, arkadan mükemmelen gördüğü yardımlarla fener muhacımları aramaya başladılar
naci çok tehlikeli, esat iyi.. orhanın önü bomboş oldukça sarı - lâcivert için ümitler de artmış oluyordu. niyazi içte, ali riza ortada bocalamamış olsalardı sayı çıkarması işten bile değildi.
galatasaray, kaçırdı, kaçırdı, bir daha kaçırdı ve birinci devre bütün bu oyunu gören sarı - kırmızılılı tarafdarların dudak büküşleri arasında, bitti.
fener tabiatile sıkıştırıyordu. haf hattı randımanını arttırmak ister gibi, esadın da kıymetli yardımını temin etmiş, orhanı da, naciyi de birinci sınıf açıklar haline getiriyordu. ekremin artık itiyat haline gelen favllerinden biri onuncu dakikada tekerrür etti fikretin epey uzaktan kaleye dayandığı topu avni karşılayıp yere düştü. on sekizin dışına çıkan topu ayağında iyi ayarlıyan esat çok sıkı olmıyan bir vuruşla fenerin ilk golünü yaptı.
galatasaray forverti büsbütün durmuştu. bir tek gol belki ümitlerini kıracak ağırlıkta değildi. fakat haf hattının ademi mevcudiyeti genç enerjilerini baltalamaya kâfi geldi. fener hâkimiyeti de müdafaadan haf hattına geçiyor, bu hattan da forverde dağılıyor. ne çare ki forvert, gerinin bu üstünlüğünü bir arada idame ettiremiyordu.
nacinin içe geçmesi ile sağ taraf ta durunca gayreti sola yüklediler. küçük orhan yaşından ve tecrübesinden umulmıyan bir soğuk kanlılıkla fenerin yegâne randıman alacak elemanı haline gelmiş oldu.
orhan da avuttan içeri aldığı topu avninin karşısına kadar serbest serbest getirdi. durdu. avni çıkış yapacak diye bekledik. orhan da bekledi. avni de bekledi. tekmil müdafaa da bekliyordu. ve bekliye bekliye de nihayet beklenen akibet hasıl olmuş oldu. orhan: “eh ne yapayım?. düdük çalınmadı. üstüme haf gelmedi. bek çıkış yapmadı. kaleci de topu almak istemiyor, ben de bari içeri atayım,, dedi.ve fenerbahçe ikinci galibiyet golünü yapmış oldu.
galatasaray neden sonra gene çaktı. ve bülendin direği bulan bir sağ şütünden hemen sonunda ayni şekilde çok güzel bir şütle tek golünü atabildi. ve maç ta bitti.
maçı bir tek cümle ile hülâsa etmek icap ederse, dünkü oyunda fenerbahçe haf hattı, galatasaray haf hattını mağlup etmiştir, diyebiliriz .
hüsamettin: iyi. yaşar: çok iyi. lebip: gözükmedi. m. reşat: iyi. angelidis: çok iyi. fikret: fevkalâde. niyazi: fena. naci açıkta iken iyi. ali riza: çok fena. esat ve orhan iyi idiler.
avni: ilk gole kadar çok iyi, sonra gevşedi. reşat: o da öyle. lütfi: iyi. ekrem: fena. hüseyin: çok fena. suavi: çok fena. necdet: vasat. salim: vasat. eşfak: mevcut değil, haşim: o da öyle. bülent: ortada iken iyi idi..
fakat bütün bu iyilikler ve fenalıkların - başta da dediğim gibi - haf hatlarının tesirlerinden doğduğu muhakkak.
28 haziran 1937 tarihli kırmızı-beyaz dergisinden;
dünkü maçlardan sonra
vaziyette değişiklik yok
dünkü maçlar kat'i vaziyeti henüz söylemiş değildir. fenerbahçe elde ettiği avantajı önümüzdeki müsabakalarda da temadi ettirebilecek mi?.. galatasaray ve beşiktaş için de ayni suali müsbet olarak düşününce yeni bir şey öğrenmemiş olmuyoruz.
şampiyonun yüzü henüz buzlu camın arkasındadır. evet bir gölge farkoluyor amma henüz rengi belli değil.. bu belki de önümüzdeki hafta da böyle olacak ve son sözü son maçlar söyliyecektir.
27.haziran.1937 - 80 sene önce bugün, şeref stadı'nda, galatasaray ile fenerbahçe arasında oynanan milli küme maçının 85.dakikasında fenerbahçe, futbol sahalarında eşine zor rastlanan, ilginç bir gol attı. golün oluşumunu 28 haziran tarihli cumhuriyet gazetesinden bire bir aktarıyoruz: "......85. dakikada fenerbahçenin gene sola verdği uzun bir pasa orhanla ekrem beraberce ve avut çizgisinin üzerinde yetiştiler. tam o aralık bir düdük sesi işitildi. ekrem hakemin avut kararı vererek düdüğünü çaldığını zannederek mücadeleyi bıraktı. orhanla kale arasında bulunan reşad da topun üstüne gitmiyerek durdu. yalnız orhan bu arada içeri kaçarak avni ile burun buruna bir vaziyete geldikten sonra, düdük sesine ve rakiblerinin hareketsizliğine uyarak bir an için mütereddid vaziyette kaldı. fakat arkadaşlarının “ne duruyorsun” gibi ikaz yollu sözlerile topu kaleye soktu. meğer bu hakemin düdüğü değil, saha kenarında halkın intizamını temin etmek istiyen bir polisin çaldığı düdükmüş! galatasaraylılar hakemin gol kararı verip ortayı göstermesi üzerine “bu ne biçim goldür? biz düdük çaldın diye durduk.” diye çırpındılarsa da karar değişmedi.......”
nuri bosut'un hakemliğinde oynanan karşılaşmada, bu golle 2-0 geriye düşen galatasaray, 89.dakikada bülent ediz'in ayağından bir gol bulmasına rağmen ezeli rakibine 2-1 yenilmekten kurtulamadı.
27.haziran.1937 - 80 sene önce bugün, şeref stadı'nda, fenerbahçe'nin galatasaray'ı 2-1 mağlup ettiği milli küme maçının 85.dakikasında fenerbahçe, futbol sahalarında eşine zor rastlanan, ilginç bir gol attı. golün oluşumunu 28 haziran tarihli cumhuriyet gazetesinden bire bir aktarıyoruz: "......85. dakikada fenerbahçenin gene sola verdği uzun bir pasa orhanla ekrem beraberce ve avut çizgisinin üzerinde yetiştiler. tam o aralık bir düdük sesi işitildi. ekrem hakemin avut kararı vererek düdüğünü çaldığını zannederek mücadeleyi bıraktı. orhanla kale arasında bulunan reşad da topun üstüne gitmiyerek durdu. yalnız orhan bu arada içeri kaçarak avni ile burun buruna bir vaziyete geldikten sonra, düdük sesine ve rakiblerinin hareketsizliğine uyarak bir an için mütereddid vaziyette kaldı. fakat arkadaşlarının “ne duruyorsun” gibi ikaz yollu sözlerile topu kaleye soktu. meğer bu hakemin düdüğü değil, saha kenarında halkın intizamını temin etmek istiyen bir polisin çaldığı düdükmüş! galatasaraylılar hakemin gol kararı verip ortayı göstermesi üzerine “bu ne biçim goldür? biz düdük çaldın diye durduk.” diye çırpındılarsa da karar değişmedi.......”
9.000 kişinin, 3.917 lira ödeyerek izlediği ve nuri bosut'un yönettiği karşılaşmada fenerbahçe, hüsamettin böke - yaşar alpaslan, lebip elmas - mehmet reşat nayır, yorgo angelidis, fikret arıcan - naci bastoncu, niyazi sel, ali rıza tansı, esat kaner, orhan canpolat; galatasaray ise avni kurgan - reşat erkal, lütfü aksoy - ekrem kapman, "pilav" hüseyin şakir, suavi atasagun - necdet cici, eşfak aykaç, mehmet salim şatıroğlu, bülent ediz, haşim birkan onbirleriyle mücadele ettiler. sarı-lacivertlilerin gollerini 53.dakikada esat kaner ile 85.dakikada orhan canpolat atarken, galatasaray'ın golü 89.dakikada bülent ediz'den geldi.