diğerlerinden epeyce faklı bir deplasman. 17. deplasmanım.
bir suredir mali (aka lars fredik risp) epeyce yukleniyordu gidelim gidelim diye. biraz nazlansak da sonunda kabul ettik ve dorduncu olarak erdem'i (aka zeynel soyuer) de alarak sabahin kor saatinde yola ciktik. her ne kadar zeynep basta arabayi ben sureyim sonra sana birakirim dese de samsun'a kadar bir daha da vermedi ve kendisinin essiz kaptanliginda samsun'a kadar gittik.
tabi aralardaki molalari atlamamak lazim. oncelikle ilk molamizi kirikkale tsof tesislerinde corba icmek amaci ile verdik. corbayi sadece biz icerken bir baktik mali mukellef kahvaltisini donativermis. mali demisken adamdaki okuma askina hayran olmamak elde degil. gidis yolu boyunca elinden kitabini dusurmedi desem yeridir. arada ilgisini ceken yerleri bizle paylasmaktan da cekinmedi. ikinci molamizi ise gozlerimizin donmesine sebep olan baktat'da verdik. burada bir sure ajvar ve acuka alisverisi yaptiktan sonra ogle bir sularinda samsun'a girdik ve abreg ile bulustuk.
samsun'da her deplasman taraftari gibi ilk duragimiz bir sahil birahanesi oldu.benim de ilk dikkatimi ceken mekanin boslugu. sonradan farkettim ki saat henuz oglendi ve bizler sabahin kor saatinde yola ciktigimizdan bana vakit aksam gibi geliyordu.
oradan biraz yuruyuse ciktik. zeynep, abreg ve mali yuruyus esnasinda gozleme yemek isterken ben ve erdem sahilde bir iskeleye oturmayi tercih ederek biralarimizi yuvarlamaya devam ettik. donus yolunda da konustugumuz gibi bence deplasmanin en guzel anlarindan biriydi iskele zamani. sonrasinda amisos tepesi ve abreg'e gidis. bu arada abreg'in araba ile bizi atlatma çabası da takdire değerdi. bir de gerçekten abreg'in çevresi genişmiş samsun'da, bunu da gördük.
aksam abreg'in el yapimi muhtesem likorleri esliginde kaykiliverdik ve erkenden uyuduk. sabahin ve bir gun sonranin hayali ile.
sabah kahvaltidan sonra yola dustuk. fatsa'dan sonra eski yola girerek ilk molamizi bolaman'da verdik. sahilde caylar, lahana tursusu kavurmasi ve misir ekmegi ile degisik bir kombinasyon denedikten sonra yason kilisesini gezdik. bir yandan sisli kapali karadeniz havasi ile gercekten otantik bir gezi oluyordu. bir sis geliyor, bir hava aciyor ve biz ilerliyoruz. ordû'ya varmadan son duragimiz vona'li tursucu celal oldu. ozellikle zeynep ve erdem'in gozu donmus tursu alisverisinden sonra stada varabildik.arada bir de meşhur uzun saçlı'ya uğrasak mı diye düşündük ama rencide olmaktan korktuğumuzdan uzun saçlı'ya elleşmedik.
stada girdigimizde bizim tribunde iki taraftar daha vardi. pankartimizi actik, bayraklari astik, sonradan aramiz katilan bir taraftarimizla daha 8 kisilik dev taraftar toplulugumuzu tamamladik. bu arada maca girerken iceri pankarti o kadar rahat soktuk ki bu tur dertler sadece ankara'da var diye dusunmeden edemedik.
mac oncesinde yanimiza gelen bir taraftar tellerden bize bir orduspor cilginlar atkisi hediye etti. karsiligini da abreg'in yanina fazladan aldigi bir genclerbirligi atkisi ile gordu tabi. devre arasinda da bir baska taraftar tribune simit ayran gonderdi. polislerden de bir miktar gobit ekmegi arasi doner ve ayran gelince tribunde bir bufe olmamasi hic sorun olmadi.bir de tribüne son olarak giren önder abimizin cengaverce savaşarak elde ettiği çaylar var.
mac tamamen ordu insiyatifinde gecti. neredeyse pozisyonsuz olarak bitirdik maci. isin iyi tarafi gol de yemedik. mac cikisinda bize yemek gonderen polisin saskinligi hala suruyordu. polise bir turlu bizim gercekten ankara'dan bu maca geldigimizi anlatamadik. sonrasında çok da zorlamadık.
donus yolunda abreg'i samsun'a biraktik ve biz de cakalli melemen'i hayalleriyle yola devam ettik. ettik ama nasil? hatali sollama yapan bir tirin gazabindan santim farkiyla kurtararak cakalli'ya varabildik. neyse ki muhtesem melemenler travmayi hemen halletti ve yolun kalan bolumunu sakince gectik ve 02:30 sularinda ankara'ya vardik. hem gidis hem doneuste "bulutsuzluk ozlemi senfoni" albumu bizi yanliz birakmadi.
toplamda 1240 km ve muhtesem bir deplasman yolculugu. gitmesek eksik kalacakti gercekten. iyi ki mali gazi vermis ve yola cikmisiz. ve bir kez daha gorduk ki deplasman dedigimiz sey doksan dakikalik mactan cok baska bir sey. gidisi, donusu, yenilip icilenleri ile bambaska bir yolculuk.
maçtan sonra gittiğim deplasmanlarda ne yapmış takım diyerek bir baktım. ankaragücü maçları hariç toplam 17 deplasmanda 3 galibiyet, 11 beraberlik ve 3 yenilgi görmüşüm. fena değil aslında takımın genel istatistikleri ile karşılaştırıldığında.