bu sezon ankara’ya gidiş tarihlerimi maç haftalarına denk getirmeye ve en azından karadeniz deplasmanlarına gitmeye karar vermiştim. ilk hafta maçının samsun’da olması bu açıdan büyük bir şans oldu benim için. samsun deplasmanının tribünde olması garanti iki seyircisinden biri olmanın verdiği “sanki yılların alkarası’ymışım” duygusuyla bir hafta boyunca her gün abreg ç.’ye “kaç kişi geliyor?” diye sorarak yarattığım beyin terörünün ardından maç günü geldi çattı. stada gidip, abreg ve ankara’dan gelen mali, serkan, evren, özge ve fırat'la buluştum. içeri girmek için deplasman tribününe yöneldiğimizde, tahminimce “pek de gelen olmaz herhalde” düşüncesinin göstergesi olarak, içeri girmek için güvenlik kontrolü yapacak polisi beklememiz, ilk deplasmanımda biraz moralimi bozdu açıkçası. girişteki görevlinin biletleri atıp, alması gereken kısmı bize vermesiyle de kartpostallardan, öğrencilerin getirdiği çikolataların kağıtlarına kadar her şeyi ofisindeki panoya asan biri olarak, bundan sonra gerekiyorsa tartışarak biletimi almaya karar verdim. (ankara’da geldiğim ilk maçta turnikedeki görevlinin biletimi çöpe atmasına engel olamayacağımı henüz bilmiyordum tabii)
tam da bu noktada söylemek istediğim bir şey var. en az 10 senesi, neredeyse tüm maçları izleyip, pozisyonları, oyuncuları, maç istatistiklerini ezberleyecek kadar koyu olmak üzere yaklaşık 30 seneyi (net olarak 27) gençlerbirliği sempatizanı fenerbahçe taraftarı olarak geçirdim. son on yıldır da mecbur kalmadıkça futbol maçı izlemiyordum. geçen sene, fenerbahçe ile aramdaki ilişkiyi sonlandırıp, kendimi gençlerbirliği sempatizanlığından taraftarlığına transfer ettiğimde fark ettiğim ilk şey artık futboldan anlamadığım oldu. dolayısıyla samsunspor maçının ilk yarısı benim için maalesef yalnızca yediğimiz üç golden ibaret. ama ikinci yarı başlarken hissettiğim, “ilk 45 dakikada 3 gol yediysek, ikincide de en az 3 hatta 5 bile atarız” duygusu, bana taraftar olmayı tekrar hatırlattı açıkçası. ikinci yarı attığımız iki golden sonra üçüncünün geleceğine bence hepimiz inanıyorduk. neredeyse de oluyordu hani.
züğürt tesellisi olacak belki ama deplasman tribününün konumu ve saha seçimi açısından maçta atılan 5 golü de aynı açıdan izleme fırsatı bulduk. iyimser bir bakışla en azından görüş avantajı bizdeydi yani...