şampiyonluğa oynadığımız sezon. takım istanbul'da beşiktaş'ı o sağanak altındaki maçta uzatmada 4-3 yenmiş gelmiş. yorgun ve gururlu.
ankaragücü rahat bir sezon geçiriyor. iddiası yok.
ama tuhaf bir biçimde bizim deplasman kale arkası (saatli) biletininin fiyatını ateş pahası yapıyorlar. 50 lira, yanlış hatırlamıyorsam. bu durum ister istemez seyirci talebini kırıyor. girerken, parası çıkışmayanlara destek için fazladan bir şeyler veriyorum arkadaşlara. ama ne olursa olsun, epey azız.
ankaragücü tribünleri cacav'a küfürlü tezahürat yapıyor. o da kalkıp sağ kolunu el ayası yukarı gelecek şekilde açıp dirsekten büküp yumruk yapıyor, sol avcuyla bükülmüş pazusuna vurup yumruğunu kaldırmak suretiyle meşhur "geçirdim" hareketini yapıyor. televizyonlarda defalarca ağır çekimde gösterilecek.
hava pis, gri, sonra yağmur da yağacak.
maç uyuzdan başlıyor. bir karambolde topu altıpastan dürtükleyen veysel atıyor, öndeyiz.
derken "özel yetkili hakem" mutlu çelik sahne alıyor. önce ahmet hassan'a alakasız ya da faul bile olmayan bir faulden sarı kart, sonra o karta "eeee" deyip top elinden bıraktı diye ikinci sarıdan kırmızı. oyuncular koşup geliyor, itiraz ediyorlar, o ara itirazdan el saka'yı da atıyor. bir anda 9 kişiyiz.
mutlu çelik'in "olayı" bilindiğinden, ("özel yetkili hakem" dedik ya. mesela diyarbakırspor 1. lige çıkartılırken mesela, altay'ın doğrandığı meşhur maçın hakemi de oydu), açıkça tasfiyeye kurban gittiğimizi görüyor, ifrit oluyoruz. tepiniyonuz. yanımda bir genç koltuğu söküyor, sahaya fırlatmak istiyor, zor engelliyoruz.
ama takım gayet soğukkanlı. sanki böyle bir şeye hazırlıklı gibi. veysel stopere geçiyor. günün kahramanı zaten o galiba. çok iyi alan kapatarak, hemen hiç pozisyon vermeden oynuyorlar.
ikinci yarıda uzaktaki (gecekondu tarafındaki) kaleyi savunuyoruz. oyun hep uzaklarda. ama sağlam oyun devam ediyor. ceza alanına sokmuyoruz. ankaragücü çare bulamıyor süngüsü düşüyor. onlardan da yılmaz kırmızı görüyor, 9'a 10 oluyor denge. bu arada müthiş bir kontra çıkışımız var, ümit bozkurt kopmuş geliyor, 40 metre tek başına top sürüyor, arkasında sadece mutlu çelik koşuyor (başka çare kalmazsa ümit'in ayağına yatıp o mu engelleyecek atağı nedir!) ama ümit karşı karşıya bu 2-0 fırsatını kaçırıyor.
olsun, kazanıyoruz.
sevinçten sarhoş gibiyiz.
kaleci gökhan tokgöz bir gençlerbirliği bayrağıyla orta yuvarlağa koşup dikmeye yelteniyor (ilk devrede ersun yanal'dan intikam havasında geçen ve 1-0 yenildiğimiz maçtan sonra hakan kutlu orta yuvarlağa basbayağı sırmalı bir ankaragücü "sancağı" dikmişti! gökhan onun rövanşını almak istiyor gibi. nitekim ondan sonra adı "ulubatlı" kalacak. ama ankaragüçlü oyuncular saldırıyor, engelliyorlar.
bu eksik teşebbüs, ankaraçlülerin öfkesini artırıyor. küfür hakaret gırla. polis yarım saat kadar salmıyor bizim tribünü. ne gam. pür neşe bekliyoruz.
başlıbaşına değerli, gurur verici bir galibiyet.
"şampiyon yapmak istemeyenlere", komplolara karşı da durabildiğini gösteriyor takım. ama bu özgüven kalıcı olamayacak, sonraki çelme ve çelmeleri atlatamayacağız.