2000 senesi. sezonun ilk haftalarından biri. gece maçı. yazın sonbahara döndüğü, hava kararınca birden soğuyan günler.
maratondayız.
vasat bir sezon geçireceğimiz baştan belli. üstüne üstelik, o maça çıkarken bir yığın eksik var. antepspor'un ise tarihinin en kuvvetli kadrolarından biri, aslında birincisi. nitekim sezonu 3. sırada bitirecekler.
velhasıl, bir puan alsak kardır duygusuyla izliyoruz maçı. takım canla başla direniyor. direndikçe güven kazanıyor, ufak ufak hücumu yokluyorlar ama anca işte ufak ufak.
tribün de ufak ufak hareketleniyor, bir "helal olsun size" havası sarıyor herkesi, tezahürat canlanıyor.
derken, son on- onbeş dakikaya girerken, gecekondu tarafında kaleye doğru, ceza alanı çizgisine beş metre falan mesafeden, taç çizgisinin yakınından bir serbest vuruş kazanıyoruz. thomas zdebel geliyor, dolduruyor içeri, yüksek bir top, bizimkileri kafa vuramayacağı, kaleci ömer'in de erişemeyeceği kadar yüksek, süzülüp uzak doksandan kalenin içine iniveriyor! gökten düşen bir elma gibi, dilek tutsak bu kadar olurdu. coşuyoruz.
takım tabii telaşla geri çekiliyor, antep yükleniyor.
erkan goloğlu da yanımızda o gün, bir sessizlik anında gür sesiyle bağırıyor: "hoca şu maçı 85. dakikada bitirsen ne olur, hem bak bir ilke imza atarsın!" kahkahadan kırılıyoruz.
derken cümleten yüklenen antep savunmasının boş bıraktığı araziye açılan bir top. ikinci yarıda oyuna giren, paf'tan yeni devşirilmiş genç forvetimiz (ümit karan'ın yokluğunda fırsat buluyor), gökhan ünal diye bir çocuk!!, gidiyor, kaleciyle karşı karşıya, yanından yuvarlıyor: 2-0!
keyfimize diyecek yok. o vasat sezondan kalan en tatlı hatıralardan biri...