ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
yeni samsunspor sezona izmir'de altay mağlubiyetiyle başlamıştı. takım bir türlü istediği ahengi sağlayamamıştı. galatasaray ile ligin 14. haftasında samsun'da oynanan maç kırılma noktası olmuştu adeta, ilk 13 hafta itibarıyla samsunspor, küme düşme hattının hemen üzerinde yer alıyordu. galatasaray ise samsun'a namağlup lider gelmişti. üstelik o galatasaray'da iki eski dost ve şimdinin düşmanı tanju ile savaş vardı ve yine üstelik o galatasaray'ı samsunspor tarihi boyunca hiç yenememişti.
28 kasım 1987'deki maçtan önce en iyi dönemimizde bile yenemediğimiz galatasaray'ı yine yenemeyeceğimizi düşünüyorduk. maça ilgi yoğundu ve tanju ile savaş taraftar tepkisinden dolayı saha içinde ısınmaya çıkamamıştı. kıran kırana geçen bir oyunda dakikalar 8 1'i gösterirken mete adanır çıktı sahneye ve samsunspor 1-0 öne geçti. erman toroğlu uzattıkça uzatıyordu maçı. (aynı erman toroğlu sezon sonunda da çıkacaktı sahneye...) bugüne kadar galatasaray'a karşı çok talihsiz maçlar oynamıştı samsunspor. mesela bunlardan birinde, 1982-83 sezonunda yine 1-0 önde iken 97. dakikada (evet hayat spor bile dakika 97 yazmıştı) gelen golle 1-1 berabere kalmışlardı. ama bitti maç ve samsunspor kazandı. bir sezon geciken bir galibiyetti bu, yine de olmuştu işte.
maç sonunda golün sahibi mete, trt'nin genç muhabiri ercan taner'e konuşuyordu: "hatırlayabildiğim kadarıyla anlatayım; uğur arkadaşım soldan çok iyi bir şekilde gitti. ismail'i ekarte ettikten sonra ön direğe doğru çok güzel bir orta yaptı. bu benim koşu istikametimdeydi; top düşmeden sol ayağımla yarı vole şeklinde vurdum ve golü kaydettim. bu herhalde güzel bir gol oldu."
bu galibiyet samsunspor için yeni bir sayfa açıyordu. toparlanmaya başlayan takım, üst üste galibiyetler almaya başlar. ancak hasbi ağa'nın işlerinde bozulmalar baş göstermiştir ufaktan da olsa. yine de bu maçın galibiyet primi 600 bin liradır. özellikle içeride iyi sonuçlar almaya devam eden kırmızı-beyazlılar, galatasaray'dan sonra trabzonspor'u da yenip, beşiktaş ile iki maçta da golsüz berabere kalmıştır. fenerbahçe ise istanbul'da kaybedilen maça rağmen samsun'da yine mağlup edilmiştir. ligin ilk maçında mağlup olunan altay'dan rövanş 2-0 ile alınmıştı. o maçı ilginç kılan bir şey de maç içinde sahaya giren bir polis köpeği idi. top degaj yapmaya hazırlanan kaleci fatih'te iken sahaya bir polis köpeği girmişti ve topun peşine düşmüştü. ismi reks'ti bu kurt köpeğinin ve samsunspor'un bir kez daha türkiye gündemine gelmesini sağlamıştı; bu kez parlak bir sonuca bile gerek olmamıştı. aynı fatih, o sezon türkiye'de yılın en iyi kalecisi seçilmiştir.
hızlı bir yükseliş gösteren samsunspor, ligi yine üçüncü bitirecektir ama son hafta şampiyonluğu galatasaray'a kaptıran beşiktaş, malatya'daki maça asılmayıp farklı kaybedince üçüncü sıra malatya'nın, dördüncü sıra ise samsunspor'un olmuştur.
ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
ahmet gürdağ'ın "gurbette samsunsporlu olmanın dayanılmaz ağırlığı!" başlıklı yazısından;
benim için en unutulmayan sevinçlerden birisi de ilk galatasaray galibiyetimizdir. samsunspor, birinci lig'e çıktığı yıldan itibaren ligde uzun yıllar galatasaray'a karşı galibiyet alamadı... fener'e dört attığımız dönemler, beşiktaş'ı yendiğimiz maçlar oldu. ama bir tek galatasaray galibiyetinin bile olmaması içimde büyük bir yaraydı. ta ki 1987-88 sezonuna kadar. o sezon başında tanju, savaş, orhan, rıfat gibi yıldızlar samsun'dan ayrılmıştı. ve ligin ilk yarısında galatasaray ile oynadığımız maç, tanju'nun samsunspor'a karşı da doğup büyüdüğü kentte oynadığı ilk maçtı. radyodan dinlediğim o maçı mete'nin son dakikalarda attığı golle 1-0 kazandık. her halde uzatma bölümü o zamanlar için on dakika kadar sürmüş ve bana bir asır gibi gelmişti... ertesi gün samsımspor'un bana göre bu büyük zaferini doya doya okuyabilmek için ne kadar gazete varsa, hepsinden birer tane almıştım. bu örnek de gurbette bir taraftarın, takımına duyduğu özlemin ne derece büyük olduğunu gösteren bir örnek olsa gerek...