memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
ligde alınan kötü sonuçlara rağmen taraftarlar piontek'e büyük destek vermeye devam eder. piontek, bir maç sonrasında taraftarlara "bana verdiğiniz destek altında futbolcularım eziliyor. lütfen onlara sahip çıkın, onları destekleyin" açıklamasını yapar. kötü gidişe rağmen, seyirci takımı da yalnız bırakmaz. bursa'da oynanan dört maça toplam 63 bin seyirci gelir. bu, o dönemin normallerinin çok üstünde bir rakamdır.
fakat işler düzelmez, piontek de istifa noktasına gelir. istifadan bir hafta evvel yaptığı açıklamada şunları söyler: "normal olarak çok iyi idman yapıyoruz. kondisyon açısından da takım olarak bir problemimiz yok çalışmalarımızın yeterli olduğunu görüyorum. ancak, tüm bunlara karşın futbolcularım değişik görüntü veriyor. olaya asılmıyorlar mı, kendilerini mi vermiyorlar bilemiyorum. güçlerini yüzde yüz sahaya yansıtmıyorlar... sanıyorum beyinlerinde düşünsel olarak bir yanlışlık var..."
piontek'in istifası: medyadan futbolculara kına yakın önerisi
11. haftada bursa'da oynanan ve 1-0 kaybedilen samsunspor maçı sonrasında, stat dışında büyük olaylar çıkar. maçın bitmesinin ardından stat dışında bekleyen seyirciler, futbolcuları dövmek için stada girmek ister. futbolcular aleyhinde sloganlar atar, polisle çatışır. futbolcular ise bir süre statta mahsur kalır ve polis eşliğinde stattan çıkarılır. maç sonrasında piontek istifa kararı alır. yönetim, piontek'in kalması için büyük çaba sarf etmesine rağmen başarılı olamaz ve piontek'in mukavelesi karşılıklı anlaşılarak feshedilir.
murat gülez piontek'in istifa sürecini anlatıyor: "11. hafta sonunda istifa etti ama artık sinirleri dayanamaz bale gelmişti. en son istifa ettiğinde sol gözü kapanmıştı. göz tansiyonu yükselmişti. üçüncü maçta gaziantep'e 3-0 yenilmiştik. bir toplanuda yaptığı konuşma, gazetede bavulunu hazır şeklinde yansıtılmış. salı günü vakıfköy'e piontek'in yanına gittim, durumu sordum. sözlerinin yanlış yansıtıldığını, başarısızlıkların devam etmesi halinde teknik adamların ayrılmaya hazır olması gerektiğini ifade etmek amacıyla o sözleri kullandığını söyledi. 'lastik patladı, bazı şeylere vâkıfım, izleyeceğimiz iki yol var. gereken tedbirleri alalım, geniş kredin var, düşmeyiz ama küme düşeceksek de seninle düşelim' dedim. 'bekleyelim,' dedi. 'ben bir futbolcu grubunun organize bir şekilde hareket edeceğini düşünmüyorum ve böyle bir şey de görmüyorum,' dedi. 'bir insanın bunu yapabileceğine inanmıyorum' dedi. ben 'burası türkiye hâlâ bazı şeyleri öğrenememişsin,' dedim. benim operasyon yapalım, onun bekleyelim dediği dönemlerde oynanan gençlerbirligi ve sarıyer maçları kazanıldı. altıncı maçtan sonra bana, iki şeyi daha hesap edememişiz' dedi. 'milli takım'dayken iskelet kadrom vardı. formsuz olanı değiştiriyordum. burada öyle bir imkânım yok' dedi. 'ayrıca iki milli maç arasında aylar geçiyordu, her hafta bu strese dayanamıyorum' dedi. yedinci haftadan sonra ise 'galiba geç kaldık, operasyon yapılırsa takım küme düşebilir' dedi. ben 'operasyon yapalım' dedim. o yine 'bekleyelim' dedi. ligin 11. haftasında samsun maçı öncesi 'ben bu maçı alamazsak gideceğim,' dedi. 'maça çıkma o zaman,' dedim. 'eğer sen bu hisse girdiysen biz bu maçı kaybettik' dedim. 'bu haftaki idmanlarda durumu çok iyi görmedim' dedi, ilk yan 0-0 bitti. ikinci yarının başında golü yedik. maçı kaybettik. ben olacakları önceden gördüğüm için maçtan erken ayrılıp, vakıfköy'e gittim. maçtan sonra bir sürü olay oldu tabii. tesislere jandarmalar geldi, taraftarlar büyük olaylar çıkarmış. akşam piontek ile görüşmek istedim. 'o mu gelsin, ben mi gideyim?' diye haber yolladım. 'gelebilir mi?' diye rica etmiş. bir gittim, gözüne kan inmiş, gözü şişmiş, açamıyor gözünü. 'ben müsaade isteyeyim, bu işi bitirelim,' dedi. yoksa takım ikinci lig'e düşecek,' dedi sağlık sorunu da ortaya çıkanca 'peki' dedim, yapacak bir şey yok. tesislerden takım dağıldı, evlere gittiler. o gece beş futbolcuyu çağırdım ve çok sert bir konuşma yaptım. sonra nevzat güzelırmak ile anlaştık. nevzat hoca geldi, takım dört maçı kazandı. nevzat hoca her yönüyle mükemmel bir insandı. bursaspor'u çalıştırdığı önceki dönemde de çok başarılı olmuştu. nejat biyediç'i yardımcısı yaptık. nejat'ın gelmesi, futbolcularla diyaloğu iyi olan antrenör ercüment'in (şeftalioğlu) olması, nevzat hoca'nın babalığı, çalıştırıcılığı takımı toparladı. ikinci yarıda takımın artık küme düşmesinin imkânsız hale geldiği, hiçbir maçımızı alamazsak bile matematik olarak düşmeyeceğimiz bir ortamda, bir gece yarısı o meşhur, tarihi operasyon yapıldı. o günün gerçeği de doğrusu da oydu. öyle olması icap ediyordu. operasyonu yapmadan çok önce, yeni dönemde nasıl bir yapılanmaya gideceğimi de belirlemiş ve bazı isimlere futbolcu taramaları yaptırmıştım. operasyon kararını yönetime getirdim, yönetimde kararı aldık, sonrasında nevzat hoca'yı da ikna ettik."
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
piontek'in istifası üzerine bursa basınının duayen isimlerinden enver ayhan futbolcuları suçlayan çok ağır bir eleştiri yazısı yazar: "öneriyorum: futbolda yılın başarı ödülü, bursasporlu futbolculara verilsin. uluslararası üne sahip hocaların hocası bir futbol adamını yedikleri için! ve kendilerine ayrıca birer tutam da kına hediye etmeli: onu yakıp başarılarını kutlasınlar diye... biz, a. nail ve arkadaşları gider diye bekliyorduk, pino'yu gönderdiler! bunu başaran futbolcuları gelin de alkışlamayın şimdi!"