fransanın en büyük gazetesi «frence soir» evvelki gun oynanan fenerbahçe - nice maçının tafsilâtını dünkü nüshasında 8 sütun üzerine yaydığı «şerefiyle mağlup olan nice bir gol geride» başlığı altında vermiştir.
ikinci başlığında «fevkalade türk takımını yenmek için nice'in halletmesi gereken meseleler olduğunu» belirten france soir muhabiri eskennzi, türklerin peşte'deki galibiyetten daha iyisini nice'de de elde etmelerinin mümkün olduğunu belirtmektedir.
birkaç sene evvel ankarada oynanan hadisli fransız - türkiye maçını kasteden eskenazi, «istanbuldaki maç esnasında seyircilerin kendisine ankarayı unutturduklarını» da belirtmiştir. «çılgın ve ateşli fenerbahçe taraftarlarının insani ve centilmence tezahüratını da yazısında bilhassa belirten muhabir, «nicelilerin istanbulda fevkalade büyük dostluk gördüklerine» de tespit etmiştir, «fenerbahçenin orta avrupa sistemine» çok benzeyen bir futbol oynadığını ve avusturya takımlarından farkedilmeyecek derecede olgun olduğunu yazan france soir, bu türk takımının, türk millî takımından dahi çok taraftarı olduğunu garip bir şekilde iddia etmektedir.
santrhaf gonzales ile yaptığı bir konuşmayı da nakleden muhabir, «kötü bir saha üzerinde mükemmel oynayan fenerbahçe forvetinin nicedeki gibi iyi bir saha üzerinde fırtınalaşacağına» da temas etmektedir.
bilahare fenerbahçenin süratli ve atletik hücumlar yaptığını belirten eskenazi, . lefter'in zaman zaman şahsi oynamakla beraber, sürükleyici bir eleman olduğunu da belirtmektedir.
«fakat her şeye rağmen eski basketbolcu ve bugünkü genç türk futbol yıldızı can ustalığı ile harukülade bir futbolcu olduğunu gösterdi» diyen yazar, «halen askerliğini yapmakta olan can, vatani vazifesini ifa ettikten sonra her halde ispanya veya italyan kulüplerinin elinden kurtulamıyacaktır.» diye ilâve ile şöyle devam etmektedir: «kendi ağırlığınca «lokum»a bedel olan bu genç türkü 3 aralıkta diğer bütün türk futbol temsilcileri ile beraber nice'te zebkle karşılayacağız ve misafir edeceğiz herhalde.»
nice maçından sonra antrenör luciano'nun söylediği sözler kulağıma geldi. luciano, «üçüncü maç olmayacaktır» demiş. antrenör, fenerbahçe'nin zayıf taraflarını öğrendiğini de belirtmiş. dönükte takımına yeni bir taktik verecek ve fenerbahçe'yi yenmekte güçlük çekmeyecekmiş.
luciano'nun kıymetini takdir ederim. fakat luciano'ya, bir spor yazarı olarak söyleyeceklerim vardır.
sevgili arkadaşım,
her ikimiz de fransız futbolu hakkında birşeyler biliriz ve fransız liginde 4 üncü olan lens takımını yakından tanırız, lens, gününde olduğu zaman iyi mücadele eden ve bilhassa yabancı takımlara karşı güzel maçlar çıkaran bir ekiptir. işte türklerin fenerbahçesi de lens'e benzer. fenerbahçe'de can, lefter, naci ve gürcan gibi futbolcular vardır. hepsi avrupa'da her hangi bir takımda rahatça yer alabilirler. ve kendi mevkilerinin avrupalı en iyi dört oyuncusu arasında isimlerinden bahsettirdiler. enternasyonal tecrübeleri vardır. gürcan fransa'nın çok yerlerinde aradığımız ideal haftır. bunun için «fenerbahçe'yi nicede muhakkak yeneriz.» gibi sözler söylemek peşin hükme varmaktır.
antrenörler takımları mağlûp olduğu zaman senin gibi konuşurlar. rakip antrenörün ve rakip takımın üstünlüğünü kabul edemezler. bunun için seni anlıyor ve mazur görüyorum.
ikinci maç için kanaatime gelince; fenerbahçe nice'de yapılacak maçta da en az bizim kadar şansa maliktir muhakkak.
sarı - lacivertliler aynı kadro ile çıkacakları revanş maçı için 30 aralık'ta fransa'ya gidecekler
avrupa şampiyon kulüpler kupasının ikinci tur eleme maçında fransa şampiyonu nice takımını fenerbahçe nin 2-1 mağlûp edişi bütün yurtta büyük bir sevinç yaratmıştır.
muhtelif vilâyetlerden dün kulübe binlerce tebrik telgrafı gelmiştir. telgrafların ekserisinde sarı - lacivertli takımın buradaki başarısını, 3 aralıkta fransa'da yapılacak olan rövanş karşılaşmasında da devam ettireceklerine inanmış oldukları belirtilmektedir.
dün toplanan fenerbahçe idare heyeti nice'e 18 kişilik bir kafile ile 30 kasım akşamı hareket edilmesini kararlaştırmıştır.
idare heyeti evvelki günk maçtan elde edilen, teberru da dahil 465 bin liralık hâsılattan 105 bin liralık milli lig primi ile 3 er bin liralık csepel galibiyeti primlerinin verilmesini uygun görmüştür. 14 futbolcu, 2 idareci, 1 antrenör ile 1 menecerden müteşekkil kafile nice'deki revanş maçında tur atladığı taktirde dönüşte parite iki gün kalacaktır.
avrupa şampiyon kulüpler kupası karşılaşmalarının ikinci turunun ilk maçında fenerbahçe'ye 2-1 mağlûp olan nice futbol takımı dün sabah 5.30 da kalkan uçak ile fransaya hareket etmiştir
misafir kafileyi, yeşilköy hava alanında fenerbahçe adına kulüp müdürü fikret arıcan uğurlamıştır.
nice idarecileri, fransaya vasıl olunca derhal revanş müsabakası için hazırlıklara başlayacaklarını ve nicedeki ikinci maçında çok çetin geçeceğini ifade etmişlerdir.
fenerbabçe - nice maçından sonra yaptığı yorım saatlik neşriyatta monte carilo radyosu müsabakanın kritiğini vermiştir. spiker maçın çok çetin geçtiğini, fenerbaheçeye galibiyeti kazandıran gollerin lefterin korner atışlarından temin edildiğini bildirmiş ve nice defansının çok başarılı oynadığını ilave etmiştir. radyo, fransız santrhafı gonzales için «nice müdafaasının geçilmez adamı idi» tabirini kullanmıştır.
fenerbahçe nice maçının orta hakemliğini yapmış olan çekoslovakyalı coreleus, «- sarı-lacivertlilerin galibiyet golü nizami olarak atılmıştır.» demiştir. ankarada yapılan milli lig maçlarını idare etmek için davet edilmiş olan çek hakemi france-soir gazetesinin «gol faulle atılmıştır» iddiasını reddetmiş ve gazetedeki resim de görülen hareket gol atıldıktan sonra yapılmıştır. şeref düşmemek için kafayı vurduktan sonra eliyle ferry'e tutunmak zorunda kalmıştır, demiştir. coreleus ayrıca hiç bir gazeteye gol'ün yapılış tarzu hakkında beyanat vermediğini de sözlerine ilâve etmiştir.
fransa şampiyonu nice takımını güzel bir oyunla mağlûp eden fenerbahçe'ye, dün de yurdun muhtelif yerlerinden binlerce tebrik telgrafları gelmiştir. kulüp reisi erozan, telgrafların dışında buyük sayıda mektup aldıklarını ve telefonlarla da tebrik edildiklerini açıklamış «kulübümüze karşı gösterilen bu alâkadan dolayı duyduğumuz memnuniyet büyüktür, inşallah fransada da aynı başarıyı gösereceğiz» demiştir. kulüp reisi agah erozan, dünkü beykoz - hacettepe maçından evvel naci, avni, basri ve can ile bir konuşma yapmış ve hepsine «sizler takımın büyüklerisiniz. aynı başarayı devam ettirebilmek için hepinize büyük vazifeler düşüyor. bu sefer daha güç şartlar altında frasa şampiyonu ile karşılaşacağız. yendiğimizi
unutun ve sahaya en az buradaki kadar azimle çıkmaya çalışın» demiş ve fransızları beğendiğini sözlerine ilave etmiştir. kulüp reisi futbolculara yarın milli lig ve csepel maçlarının primlerini alabileceklerini söylemiştir.
yalnız naci'yi bu primlerin dışında 1.000 lira kaptanlık primi verilecektir.
fenerbahçe kulübü reisi agah erozan, fransız futbol oteritelerinin can'ı metheden makalelerinden memnuniyet duyduğunu ifade ederek şunları söylemiştir: «can bizim evladımızdır. onun bir yıldız olarak avrupada dolaştığını görmek beni memnun eder. fenerbahçe kulübü futbolcusunun istikbâlini ve yarınını düşünür. ona icabeden yardımı yapacağımızdan herkes emin olmalıdır.»
fenerbahçe ile mithatpaşa stadında oyandığı maçı 2-1 kaybederek memleketine dönen, fransa şampiyonu nice takımı, dün bordeaux ile yaptığı lig maçını 3-0 kazanmıştır.
roma ve lazio kulüplerinden sonra almanya ve hollanda da sarı - lâcivertliler ile maç yapmak istiyor fransa şampiyonu nice'i mithatpaşa stadında 2-1 mağlûp eden ve avrupa gazetelerinde günlerce isminden bahsettiren fenerbahçe, avrupa'da en fazla seyredilmek istenen takım haline gelmiştir.
sarı-lâcivertlilere muhtelif kulüplerden maç teklifleri yağmaya başlamıştır. bu arada dün akşam toplanan fenerbahçe idare heyeti, italyan'ın roma ve lazio kulüplerinin yaptığı teklifleri incelemiş ve italyanlara, yol masrafları hariç bir maç karşılığında 10.000 dolar istediklerini bildirmiştir. sarı-lâcivertliler, fransaya giderken roma'yı uğrayacak ve italyan idarecilerle bu mevzuda mutabakata varacaklardır.
nice istanbul'da, fenerbahçe karşısında oynadığı müdafaa oyunu ile muhakkak ki türk futbol severlerine fransız futbolunun hücum değeri hakkında hiçbir fikir veremedi.
nice müdafayı korku yüzünden tercih etti. luciano, türk futbolcularının fizik kabiliyetlerinden çekiniyordu ve fenerbahçe karşısında bir duvar örmek istedi. istanbul'daki maç nice antrenörünün aklını başına getirmiştir herhalde. luciano, fenerbahçe'nin futbolu hakkında en sağlam raporu yine kendi kendinden aldı. türk futbolcularının teknikleri kadar kafalı oyunlarını da tanıdı. luciano bu defaki maçta herhalde oyun stilini değiştirecek. nice on birinden, nice kalesi etrafında dört müdafi kalmak suretiyle daima hücum etmelerini isteyecektyir.
fenerbahçenin hücum hattı, takviyeli nice müdafaasında iki defa gedik açmaya nuıvaffak olmuştur. daha hafif bir müdafaa karşısında aynı fenerbahçe bir gol atmaya mutlaka muvaffak olacak ve can gibi bir genç ne kadar tutulura tutulsun herhalde bu golüğ atabilecektir.
buna mııkabil nice hücum hattı da fenerbahçe müdafaasını dağıtabilecek midir? bu sual nezaketini muhafaza ederken aynı hattın mithatpaşa'da ne dereceye kadar muvaffak olduğunu hatırlamak da isabet olur. faivre ve alba'lı forvet bir hattâ iki gol atmaya çalışırken kuvvetli bir avansa sahip olan fenerbahçe de bu avansı muhafaza için gayret edecektir.
bu yüzden 3 aralık'ta yapılacak maçın beraberlikle bitmesini ümit ediyor ve nice'in muzaffer olacağından şüphe ediyoruz.
geçen yıl avrupa şampiyon kulüpler turnuasının çeyrek ve yarı finalinde fransa'yı temsil eden reims, her iki maçında ikişer gol atmaya muvaffak oldu. bu maçlarda fransız takımının rakipleri fenerbahçe'nin stili ile oynayan takımlardı.
bu maçlarda reimse 2 sebepten itimat ettik:
1. rakip sahada reims körü körüne bir müdafaa oyununa kapılmamış. hücum etmiş, rakibini zorlamış ve bu şartlar altında mağlûbiyeti sineye çekmiş. yenilişi de vatan topraklarını müdafaa eden kahramanların mağlûbiyetindeki heyecan ile olmuştu.
2. reims herşeyden evvel bir «hücum takımıdır». rakibi, yoran bıktıran, bezdiren hücumlar tazelemekten hoşlanan birliktir. müdafaa oyununu, bir zamanlar macar futbolcularının bütün dünya futbolunu hor gördükleri şekilde, hor görür. istinkâf eder. reims'te 3 gol farkla kazanadığı müsabakalarda rakip müdafaya dikkat eden futbol mütehassızları, hattın adamlarında şuursuzlaşma reims'e bol bol gedikler veren bir açılma müsahade etmişlerdir. işte reims, rakibini bu hale getirebildiği anda, parlamaktaydı.
fakat nice, reims değildir. nice sadece müdafaa oyunundan zevk alır. hakimiyet altına girmeyi sever ve çekilmiş halde iken bir boksörün «kontr» yumrukları gibi hücuma kalkar.
istanbuldaki maçta nice'liler hoşlandıkları şekilde sahanın dibine tıkıldılar (korktukları da bir hakikkatti yal) ve neticede burunlarının ucunu göremediler.
(nice'deki fenerbahçe - nice maçını tâkip eden milliyet ekibinden halit kıvanç yazıyor)
1
jacqueline nasıl maskot oldu
21 yaşındaki güzel fransız kızı, otomobilinin direksiyonunu sola kırdı ve sonra da sert tavırlı trafik polisine sinirli sinirli hitab etti: «acelem var9 hava alanına gidiyorum.» polis kaşlarını çattı: «hay hayf ama bu yol kapalı.» cevabını verdi ve ilâve etti: «olanlardan haberiniz yok galiba!»
gerçekten jacqueline'in olanlardan haberi yoktu. o şimdi sadece ve sadece havaalanına bir an önce yetişmek istiyordu. eğer alana vaktinde yetişemez ve uçağı karşılayamazsa çok, ama çok üzülecekti. saatine baktı: üçe yirmi vardı. «eh» dedi yanındakilere «bu şıkışıklıkta zor yetişiriz» doğrusu cote d'azur 36 yıldır böyle hava görmemişti. milyonerlerin daimi yazlığı nice şehri şimdi devamlı yağmurdan iliklerine kadar ıslanıyor, her geçen dakika yağmur biraz daha felaket halini alıyordu. işte jaequeline otomobilini sürerken sık sık durmak zorunda kalıyor ve bu anlarda sağına soluna bakınca heyecanlanıyor korkuyordu. aman yarabbi! ne olmuştu buralara? sokaklar birer ırmak haline gelmiş, dükkanlara su girmişti. kadınlar, erkekler paçalarını, eteklerini sıyırmış, çıplak ayakla su içinde yürümeye çabalıyorlardı. jacqueline de bu ellim manzaraya rağmen bir an önce hava alanına yetişmek için çırpınıyordu. seller içinde beklemekten saat üç buçuğu bulmuştu. eyvah! yetişemiyecekti uçağın gelişine. uçak saat 4 de inecekti. bilmiyeceklerdi bakıp da meydanda onu göremeyince kabalığına vereceklerdi. halbuki ona istanbul'da ne kadar yakınlık göstermişlerdi. doğrusu jacqueline, türklerin bu misafirperverliğini ömrü boyunca unutamıyacaktı. bir an başını arkaya çevirdi ve otomobilinin gerisinde oturan bizlere. «neyse ki, dedi, %siz durumu görüyorsunuz. yetişemezsem bunun sırf yağmurdan, yolun sellerden tıkanmasından ileri deldiğini milliyet'e yazarsınız.»
ama jacqueline, her şeye rağmen saat tam 4ü 20 geçe meydana varmıştı. aynı anda kuyruğunda türk bayrağı taşıyan bir viscount ucağı da nice hava alanının pistine iniyordu. az sonra uçak duracak ve içinden sapsarı yüzlü yolcular çıkacaktı. bunlar, türk futbolunda isim yapmış tanınmış simalardı hep. roma ile nice arasındaki yolculukları pek sıkıntılı geçmiş, kara bulutlar arasında fazlaca sallanmışlardı. fakat nice hava alanı binasına girince bir an kendilerini toparlamak ve nezaket formülünü yerine getirmek zorunu hissettiler. işte karşılarında istanbul'da nice takımının maskotu olarak milli kıyafetiyle sahaya çıkan jacqueline richler vardı. hemen fenerbahçe kaptanı naci, güzel maskota uzanıyor, fakat aynı anda jacqueline richler'e «yooo», diyordu, «bu sefer öpmek yok... size uğur getiriyor her puse...» ama naci, hiç değilse güzel fransız kızının elini öpecekti. elini de olsa, bu öpme iki gün sonra fenerbahçeye yine bir gol getirecekti. ancak yanağından değil de elinden öptüğü için bu seferki gol penaltıdan olacaktı.
19 kasım perşembe günü mithatpaşa stadına gelenler, sahanın ortasında gördükleri maskot jacqueline için «aööa da maç hastası» hükmünü vermişlerdi. halbuki işin aslı tamamen başka idi. jacqueline richler, futbolu seviyordu. üstelik doğma büyüme nice'li idi. nice futbol takımını tutması da normaldi. lâkin gene kızın bu ilgisi fazla derin değildi hele takımın maskotu olacak dereceye asla varmıyordu. bütün hikaye bir akşam arkadaşlarının «türkiye'ye seyahat var. gider misin?» diye sormaları ile başlamıştı. jacqueline'nin mali durumu iyi idi. nice'in ba,lacuas caddesinde 10 numaralı apartmanın 5 inci dairesinde annesiyle beraber oturuyor ve müreffeh bir hayat sürüyordu. annesi, güzel kızının kaprislerine hemen her anne gibi boyun eğiyordu. «ama bu bir kapris değil» dedi annesine... en teresan bir seyahjat fırsatı idi. ve böylece jacqueline nice futbol takımının bulunduğu uçağa bindi. antrenör luciano, futbolcularının arasında genç kızın bulunmasından pek memnun olmamıştı. ve kendisine yol boyunca hiç de güler yüz göstermedi. nihayet uçak istanbul'a varmıştı. bu seyahati organize edenler bir fransız foto muhabiri jacqueline'e milli elbiseler giyirmiş ve onu istanbul'a öyle tanıtmıştı. genç kız önce bunun mânasını anlamadı. seyahate dünya kadar para ödeyerek katılmıştı. maksadı maç değil, sadece istanbulu görmekti. lâkin şimdi bir emrivaki karşısında kalıyordu. çaresiz kabul etti. hatta maç günü stadın ortasına çıkıp foto muhabirlerine poz vermeyi de kabul edecekti. ertesi günü istanbul gazetelerinde isminin ve resminin altında «nice'in güzel maskotu» ibaret ini görünce, kendisinin maskot olarak çıkarıldığını anlayacaktı. farkına varmadan nice takımının maskotu oluvermişti. halbuki mithatpaşa stdındaki 10 binlerce türk seyircisi onun nice takımının her zamanki maskotu olduğunu zannediyordu.
işte jacqueline'in şimdi istanbul'da gördüğü yakınlık ve ilgiye mukabele olmak üzere nice'de hava alanına fenerbahçelileri karşılamaya gelmişti. ancak işin garibi kendi futbolcuları tanımıyordu, hatırlamıyordu. aslında nice takımı futbolcularını da istanbul seyahatine çıkmadan pek tanımıyordu ya... hava alanında jacqueline, yanındaki türk gazetecilerine kapıdan giren futbolcuları gösterere:k «kaptan hangisi» diye soruyordu.
fenerbahçe: özcan arkoç, naci erdem, avni kalkavan, basri dirimlili, osman göktan, şeref has, lefter küçükandonyadis, yüksel gündüz, mustafa güven, gürcan berk, can bartu
teknik direktörü: ıgnace molnar
nice: georges lamia, alphonse martinez, andre chorda, alain cornu, cesar gonzales, jacques koczur ferry, françois milazzo, jacques foix, omar barrou, victor nurenberg, hector de bourgoing
teknik direktörü: jean luciano
gol: (1-0) dk. 37 can bartu (1-1) dk. 40 françois milazzo (2-1) dk. 80 şeref has
19.kasım.1959 - 57 sene önce bugün fenerbahçe, avrupa şampiyon kulüpler kupası 2.tur ilk maçında fransa'nın nice takımını 37.dakikada can ve 79.dakikada da şeref'in golleriyle 2-1 mağlup etti. konuk takımın tek sayısı 40.dakikada françois milazzo'dan geldi. mithatpaşa (inönü) stadı'nda 29.656 kişinin izlediği ve çekoslavak hakem vaclov korelus'un yönettiği karşılaşmayı sarı-lacivertliler özcan arkoç - osman göktan, basri dirimlili - gürcan berk, naci erdem, avni kalkavan - "mikro" mustafa güven, şeref has, yüksel gündüz, lefter küçükandonyaidis, can bartu onbiriyle oynadılar.