tribüne katıldığımdan beri "nasıl gençlerli oldum" başlığına hep bir şeyler yazabilmek için hikayemi kafamda toparlamaya çalıştım ancak aradan geçen yıllar sonra gayet sıradan bir şekilde gençlerli olduğumu kabul ettim. ama en büyük şansım tribünde direkt olarak alkaralarla tanışmak, kendimi grubun tam ortasında bulmak oldu. ilk evren’i tanıdım, akabinde serkan’ı. sonrasında bülent’i, erdem’i, necdet abi, ozan abi, hamdi abi derken kendimi kocaman bir ailenin içinde buldum.
babadan olma bir galatasaraylıydım. şimdi sevmediğim bir insanlık davranışı olan fanatiklik derecesinde bir taraftardım. odamdan posterler, sırtımdan formalar eksik olmazdı. yenildiğimiz maçlar sonrasında tahammülsüzlükle arkadaşlarla tartıştığımız olurdu. yıllar geçti, ankara’ya geldim. sonrasında bir dünya görüşü oluşmaya başladı. endüstriyel futbolla tanışıp, tuttuğum takımın bu endüstrideki en büyük çarklardan biri olduğunu fark ettim. o dönemde takımdan da soğudum, futboldan da. belki o dönem soğumamda mustafa sarp, ayhan, barış özbek bermuda şeytan üçgeni de etkili olmuştur. :smiley: tam bu dönemlerde emel vesilesiyle evren’le tanıştım. ertesi haftasında 19 mayıs’ta gençler-gs ile maçı vardı. evren’in kombine desteğiyle ilk kez tribünden maç izledim. o senenin yazında da bir akşam eskiyeni’de serkan’la tanışıp, onun davetiyle de tsyd maçlarına da geldim. akabinde kombine aldım, maçlara gelmeye başladım.
yalnız o zamanlar kendime hâlen “gençlerbirlikliyim” demiyorum; “gs’liyim ama gençleri de takip ediyorum” havasındayım. bu maça kadar da hissiyatım böyle devam etti. maç başında “lan şimdi kimi destekleyeceğim ben?” karamsarlığındaydım ancak sağ olsun gs futbolcuları ve taraftarları benim pamuk ipliğine bağlı olan bağları kestiler. o maçtan sonra kendime “gençlerbirlikliyim” demeye başladım.
babam da gs’li, ancak kendisi de eskisi kadar futbolla ilgili değil. maç oldu mu izler ama! kendisine “ben artık gençlerbirlikliyim” diyince, tek söylediği “sen bilirsin” oldu. sonraki dönemlerde fark ettim ki çaktırmadan gençler’i takip ediyor, seyrek de olsa, yendiğimiz hafta arayıp tebrik ediyor. sanırım 2012-2013 sezonunda ankara’ya geldiği bir hafta onu gençler-trabzon maçına getirdim. şans ya, 4-0 yenildik. “bu mu lan gençlerbirliği, daha trabzon’dan dört yiyorsunuz” diye dalga geçti. “sen bizi bir de şöyle gör!” dediysem de işe yaramadı. :) lakin kendisi şu an akçakoca’da olmasına rağmen her hafta gençler’in maç sonucu takip ediyor; bazen maç öncesi arayıp “maç ne olur?” diye soruyor. bahisle işi olsa kupon hazırlıyor diyeceğim ama öyle bir olayı da yok… :)