ispanya kabusumuz sürüyor! a milli futbol takımı'nın ispanya'ya karşı kazanamama serisi 8 maça çıktı. 18 haziran 2016 , 00:45
ispanya'ya karşı ilk ve tek galibiyetini 1954 dünya kupası elemeleri'nde 62 yıl önce alan ay-yıldızlı ekip, daha sonra yaptığı 8 maçı da kazanamadı. milliler, 12 mart 1954'te 1-0 kazandığı müsabakadan sonra ispanya ile oynadığı 8 mücadelede 3 beraberlik, 5 yenilgi aldı. a milli takım, bu maçlarda sadece 3 gol atarken, kalesindeki 13 gole engel olamadı.
"bize karşı fırsat bulamadılar" ispanya milli futbol takımı teknik direktörü vicente del bosque, 2016 avrupa futbol şampiyonası (euro 2016) d grubu'nda 3-0 kazandıkları türkiye maçında, çok iyi oynadıklarını söyledi. 18 haziran 2016 , 01:07
karşılaşmanın yapıldığı nice stadı'nda düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan del bosque, son 16 turuna kalmayı garantilediklerini vurgulayarak, "ilk hedefimizi gerçekleştirdik ve bir sonraki tura çıktık. çok iyi bir oyun ortaya koyduk. maçı 90 dakika kontrol ettik ve gerekli golleri attık. artık hırvatistan maçına hazırlanacağız. finale kadar ilerlemeye çalışacağız." diye konuştu.
del bosque, iyi başladıkları turnuvanın favorisi olduklarının hatırlatılması üzerine, "henüz hiçbir şey kazanmadık. sadece ilk aşamayı geçtik. önümüzde uzun bir yol var." ifadelerini kullandı.
d grubu'nda karşılaştıkları çek cumhuriyeti ve türkiye'nin kendilerine karşı savunma yapmak zorunda kaldığını aktaran ispanyol teknik adam, "bize karşı fırsat bulamadılar ve savunmak zorunda kaldılar. biz de geniş bir alanı savunmak zorunda kaldık. rakip sahada bazı formüller üretmeye çalışıyoruz." şeklinde görüş belirtti.
emre mor: "arda bir kral" a milli takımımızın genç oyuncusu emre mor, kaptan arda turan'a destek verdi.. 18 haziran 2016 , 01:14
ajansspor dış haberler - a milli takımımızın 18 yaşındaki yeteneği emre mor, ispanya maçında yuhalanan arda turan hakkında görüş bildirdi.
maçın ardından l'equipe'e konuşan ve arda hakkındaki görüşlerini açıklayan emre mor, "o bu muameleyi hak etmiyor. milli takımla birçok şey başardı, birçok maç kazandı ve sıklıkla belirleyici oldu. ülkesini seviyor. türkler, takımları umdukları gibi oynamadığı zaman duygusal tepkiler veriyor, üzüntüye ve sinire kapılıyorlar. arda halen takım için önemli, kızgın değil. bunu hak etmediğini biliyor. benim için, o bir kral" dedi.
mucize lazım! finallere hırvatistan yenilgisi ile başlayan ay-yıldızlı ekibimiz, grubundaki ikinci maçında ise son şampiyon ispanya’dan fark yedi. çekler’i yenersek, en iyi 4 üçüncüden biri olup turu geçme şansımız az da olsa var 18 haziran 2016 , 07:50
euro 2016 finalleri'nde çok şey beklediğimiz a milli futbol takımımız, bizi bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı. millilerimiz, turnuvanın favorilerinden son şampiyon ispanya'ya 3-0 mağlup oldu. ilk yarıyı 34. dakikada morata ve 37'de nolito'nun golleriyle 2-0 geride kapatan ay-yıldızlı ekibimiz, ikinci yarıya da gol yiyerek başladı. ilk golün sahibi morata, bu kez 47'de sahneye çıktı ve durumu boğalar adına 3-0'a getiren sayıyı kaydetti. bu golde ofsayt tartışmaları yaşandı.
artık mucize lazım skor olarak fark yediğimiz ispanya karşısında futbol olarak da ezildik. tıpkı 1-0 kaybettiğimiz hırvatistan karşılaşmasında olduğu gibi silik bir görüntü sergiledik. defansta berbattık. ispanya'nın hızlı pas trafiği karşısında çare üretemeyen ekibimiz, topa sahip olduğu anlarda ise üretkenlikten çok uzak kaldı. ilk tehlikeli atağı 52'de burak yılmaz ile geliştirdik, onda da kötü bir vuruş geldi. 88'de bu kez olcay gole yaklaştı ama onda da defans araya girip tehlikeyi önledi. bu sonuçla grubu en azından ikinci tamamlayıp direkt üst tura çıkma şansımızı kaybettik. çekler'i salı günü yenersek, en iyi 4 üçüncüden biri olup, turu geçme şansımız az da olsa var.
türkiye grupta nasıl en iyi 3. olur? ilk kez bu turnuvada, gruplarında 3. olan takımlardan en iyi dördü adını bir üst tura yazdıracak. 18 haziran 2016 , 08:45
euro 2016’ya çok iddialı gelmiştik. ancak turnuvada işler hiç de istediğimiz gibi gitmiyor. ilk maçta hiçbir varlık gösteremeden hırvatistan’a 1-0 kaybetmiştik. grubun favorisi ispanya önünde de değişen bir şey olmadı. yine kötü bir futbol sergiledik, sahadan 3-0 yenik ayrıldık. ilk iki maçta sıfır çeksek de hâlâ hiçbir şey bitmiş değil.
ilk kez bu turnuvada, gruplarında 3. olan takımlardan en iyi dördü adını bir üst tura yazdıracak. bu nedenle şansımız devam ediyor. bunu başarmak için 21 haziran’da oynayacağımız son grup maçında çek cumhuriyeti’ni yenmemiz şart. galibiyete ne kadar farklı uzanırsak, adımızı en iyi dört grup 3.’sü arasına yazdırma ihtimalimiz o kadar yükselecek.
en iyi 3.’lük için sırasıyla bakılacaklar:
en çok puan toplayana gol averajına atılan gol sayısına fair-play puanına 2015 uefa sıralamasına
fanatik
euro 2016’ya çok iddialı gelmiştik. ancak turnuvada işler hiç de istediğimiz gibi gitmiyor. ilk maçta hiçbir varlık gösteremeden hırvatistan’a 1-0 kaybetmiştik. grubun favorisi ispanya önünde de değişen bir şey olmadı. yine kötü bir futbol sergiledik, sahadan 3-0 yenik ayrıldık. ilk iki maçta sıfır çeksek de hâlâ hiçbir şey bitmiş değil.
ispanya arda'yı konuşuyor! ispanya'daki hemen bütün gazeteler maçla ilgili haberlerinde arda turan'ın yuhalanmasına geniş yer ayırdı. 18 haziran 2016 , 09:10
el mundo deportivo gazetesi, "kötü oynayan arda, taraftarları tarafından cezalandırıldı. ikinci yarıda sürekli protesto edildi" dedi.
marca gazetesi, türk taraftarların bugüne dek görülmemiş biçimde arda turan'ı yuhaladığına dikkat çekerek, "türk taraftarlar arda'ya büyük tepki gösterdi. o da el hareketleri yaptı" ifadesini kullandı.
as gazetesi, "arda'ya, taraftarları tepki gösterdi, ispanyollar alkışladı" başlığını atarken, sport gazetesi, "ıniesta'dan arda'ya destek. son düdükle beraber arda'nın yanına ilk koşan isim ıniesta oldu" dedi.
neden sonuç atahan altınordu | 18 haziran 2016 | socratesdergi.com
ispanya - türkiye maçı, skoruyla olduğu kadar tribündeki türkiye taraftarının tepkisiyle de gündem oluşturdu. peki bu tepkinin arkasında ne olabilir?
euro 2016, taraftarlık açısından rezilce başladı. sokakları çatışma alanına çevirenler, mülteci çocukları rencide edenler, sahaya girenler, attıkları maddelerle oyunu durduran ve böylece belki de takımının maçtaki üstünlüğünü kaybetmesinde pay sahibi olanlar… hepsine şahit olduk, oluyoruz.
turnuva elemelerindeki türkiye taraftarının verdiği sınavın sonucu da farklı değildi. her ne kadar ‘türk futbol ailesi’ adlı düzenin tüm parçaları “konya’daki örnek milli takım seyircisi” lafını yüksek sesle tekrarlayarak böyle bir mit (‘algı’ kelimesini öldürdüklerinden, onu da kullanamıyoruz artık) yarattılarsa da ankara’da yaşanan terör saldırısına verilen tepki pek kolay unutulacak bir utanç sayılmaz. en azından ülkenin hiç de az olmayan bir bölümü için. ne yazık ki aynısı daha sonra paris’teki saldırıda hayatını kaybedenler için istanbul’da da verildi. yine istanbul’da, daha önceki maçlarda yaşananlar da zaten hâlâ gündemden düşmüş değil. futbolcuların ailelerine uzanan küfürler -zaten çok kötü bir gidişatın içindeki- milli takıma zarar vermiş, hatta bu yanlışın ardından başarısızlığın sorumluları başarısızlığı taraftara fatura etmişti.
dün gece oynanan ispanya – türkiye maçında, milli takım taraftarı bir kez daha suçlu ilan edildi. turnuvada ikinci maçların yarısı geride kalmışken, kendi oyuncusunu protesto eden bir taraftarın daha olmadığı yazılıp çizildi. öncelikle şuna bakalım; fransa’da milli takım taraftarı ne yaptı? rakip taraftara mı saldırdı? mülteci çocuklarla dalga mı geçti? ırkçılık mı yaptı? oyunun durmasına mı neden oldu? hayır, hiçbirini yapmadığı gibi, avrupa şampiyonası’nın şölenini de sonuna kadar yaşadı. yenildiği maçtan sonra dahi rakip ülke taraftarıyla birlikte eğlendi türkiye taraftarı, tribünlere güzellik kattı. seversiniz sevmezsiniz, ya da bıkmış, tüketmişsinizdir ama bandosu bile vardı. uzun bir aranın ardından, uluslararası bir platformda türkiye, “en çirkin, en utanç verici kim olacak?” yarışında zirveye oynamadı ki bu bile sevinmek için yeterli bir neden aslında. bir de işte, arda turan’ı ıslıkladı.
geri gidelim. arda turan daha önce de iki defa kendi tribünleri tarafından ıslıklanmıştı. özellikle 2010 yılındaki diyarbakırspor maçında tüm galatasaraylı oyuncular protesto edilirken, aslında performansı takım ortalamasının gayet üstündeki kaptan arda’ya, -bugünün selçuk inan’ı misali- sadece ‘biz bu ülkede bu kadar sivrilen insanları sevmeyiz’ anlayışıyla, o dönemki kız arkadaşının üzerinden büyük saygısızlık yapıldı. atletico madrid’e transfer olduğunda takımı yarı yolda bırakmakla suçlandı, oysa yurt dışına gitmek istediğini önceden söylemişti. galatasaray taraftarının sevmediği kişilerle yaptığı arkadaşlık, bir başka tartışma konusu oldu yıllarca, sürekli bununla eleştirildi. aksini onlarca defa söylemesine rağmen sadece emre belözoğlu’nun yaşattığı trajedi nedeniyle hep bir ‘fenerbahçe’ye gidecek’ ithamıyla karşılaştı. sonra, “bu kulüp” meselesi var. bir televizyon programına telefonla bağlandı. galatasaray’la ilgili bir dolu olumlu söz söyledi ve onca cümlenin içinden bir tane ‘bu kulüp’ ifadesi cımbızla çekilerek arda bir kez daha hain ilan edildi. bunların hepsinde, haddini aşan taraf, taraftardı.
ahmet hakan ‘ama’sına geldik galiba. ‘ama’ kelimesini de öldürdüler. ama burada başka çarem yok.
aradan geçen zamanda, arda turan, başka biri oldu. başka tercihler yaptı. hak ederek kazandığı başarıların ardından, önünde iki yol vardı. geçmişle hesaplaşmayı seçebilir, uğradığı haksızlıklara cevap verme zamanının geldiğini düşünebilirdi. ya da büyüdükçe küçülüp, sahada işini yapmaya devam edebilirdi. her ikisinde de haklı olurdu. arda, üçüncü bir yol seçti. sadece çok iyi futbol oynamak gibi bir beceriye sahip olduğu için, kendini her konuda bir otorite gibi görmeye başladı. yüksek dağlardan konuşup durdu. kurduğu hemen her cümlede bir mesaj kaygısı vardı artık. o da ‘biliyorsunuz türkiye’de işler böyle yürüyor ama ben bunları aştım” mesajıydı. yine yanlış sayılmaz, türkiye’de işler gerçekten de ‘öyle’ yürüyordu. ama gerçekten aşmış mıydı arda? aşmış olsa sosyal medyada kendisi hakkında yazılanlara sık sık cevap verip, bunu tehdit etmeye kadar götürür müydü? sürekli türkiye basınına röportaj verip burada yaşananlar hakkında yorum yapar mıydı? arda’nın “ben bunları aştım”ı, nispetli türkçe pop şarkıları gibiydi. arda da bu aşkı unutmuştu, ama ne hikmetse hâlâ sürekli aynı şarkıyı söylüyordu.
hadi bu insanlık hâli diyelim. travmadır, aşılamamıştır, olabilir. ama arda’daki değişim bununla bitmedi. sahip olduklarıyla yetinemedi arda; milyonlarca kişi onun yerinde olmak isterken, o daha fazlasını istedi. daha fazla güç, daha fazla saygınlık… spor bakanlığına oynadığını düşünenlerin sayısı az değil. oysa dünyanın en büyük kulübünde futbol oynaması çok daha önemli bir paye değil miydi? yetinemedi işte. türkiye’nin siyasi atmosferi malum; ikiye bölünmüşüz, her iki yarımız da birbirine tahammülsüz, arda gitti taraf seçti. türkiye’de yapılan genel seçimlerin akşamında, sosyal medya beğenileriyle gündeme geldi. uzmanlık alanının hayli dışında bir açıklama yaparak faizlerin düşmesi gerektiğini savundu. atletico formasıyla uefa kupası’nı kazandıktan sonra ilk iş türkiye’de bir televizyon kanalına bağlanıp kupayı türkiye’nin karanlık bir siyasi figürüne armağan ettiğini söyledi. elbette hakkıdır, kimse karışamaz ama 25’inden sonra gollerini secde ederek kutlamaya başladı, bu da tam türkiye’de dinin konumunun yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı günlere denk düştü. her yere bir mesaj, her yöne bir sinyal, her köşeye bir alt metin sıkıştırdı arda. tüm bu süreçte iyi futbol oynamaya devam etti ama futbolunu konuşmaya sıra gelmedi bile.
turnuvada ikinci maçların yarısı geride kaldı ve türkiye taraftarı dışında kendi oyuncusunu protesto eden taraftar yok, evet. peki, bu cümleyi tersten alıp “arda dışında yuhalanan bir oyuncu yok” diye okumayı neden düşünmeyelim? her şeyden önce, milli takım yalnızca kötü futbol oynadığı için de ıslıklanabilirdi. dünyanın en büyük kulüplerinin statları da benzer protestolara sahne oluyor. ama arda’nın özellikle hedef alınmasında kendi tercihlerinin hiç etkisi olmadığını düşünmek zor. yaptığı tercihler, arda ismini en azından aşındırıyor. hangi takımın hangi oyuncusu arda’nın yaptıklarını yaptı ki? zlatan ıbrahimovic, siyasal bir kutuplaşmanın tarafı oldu mu? robert lewandowski, faizlerin düşmesi gerektiğini mi söyledi? cristiano ronaldo kendisini eleştirenlere tehditle mi karşılık verdi?
peki hangi ülkenin teknik direktörü, maçtan önce yaptığı açıklamada kendisini ve takımını eleştirenler için “inlerinden çıktılar” dedi? kendi vatandaşına bu kadar tepeden bakan kaç tane milli takım var dünyada? her şeyin başladığı yer de orası zaten. arda turan, sözgelimi arsene wenger’in yanında yetişse böyle biri olur muydu? her ne kadar zeki ve algısı açık da olsa, başkalarının etkisine çok daha açık bir profilden söz ediyoruz. birçok türk futbolcusu fatih terim’den; fatih terim de dönemin konjonktüründen etkilenir. ortaya çıkan, kendisinden yukarıdakilerin karşısında el pençe divan duran, kendisinden aşağıdakilere tepeden bakan karakterlerdir.
neyse tabii, biliyorsunuz türkiye’de işler böyle yürüyor. tabii arda’dan farklı olarak, biz aşamadık bunları. alışamadık. ama madem öyle, çıkarmayacaksınız inlerinden. çıkın, oynayın, oynatın. yapamıyorsanız, bu atmosferi siz yarattınız, sonuçlarına da bir zahmet katlanın.
fransa’daki a milli futbol takımı kampında neler oldu neler… 1-) euro 2016 için vaadedilen prim ortalığı karıştırdı. 2-) fatih terim’in trt’de bir programda söylediği sözler arda turan’ı yaraladı. 3-) selçuk inan’ın emre belözoğlu’na ‘arda seni takımda istemiyor’ dediği iddia edildi. 4-) gruplaşma başladı her şey yok oldu.
iki yenilgiyle paramparça olduk, umutlarımızı bağladığımız çek cumhuriyeti maçı öncesi adeta dibe vurduk… oysaki ne mutlu gitmiştik fransa’ya… hazırlık maçlarında iyi bir görüntü sergilemiş, başarılı bir dönem geçirmiştik… ancak, euro 2016’da işler daha grup maçlarını tamamlamadan tersine döndü… hırvatistan ile ispanya yenilgileri ve sahadaki perişan halimiz “ne oldu bizim takıma?” dedirtti…
fransa’da ise olaylar zirveye çıktı, bardak taştı, etekteki taşlar döküldü…
gelin kriz nasıl patladı hep birlikte bakalım, ay yıldızlı ekibin son halini ve bu hale nasıl gelindi sizlere anlatalım…
1-) tff’nin parası var, 500’er bin euro daha isteriz
– tarih 13 ekim 2015… yer konya… izlanda’yı, selçuk inan’ın son dakika frikik golüyle 1-0 yeniyoruz ve avrupa futbol şampiyonası vizesini mucizevi bir şekilde direkt alıyoruz.
– büyük sevinç yaşanıyor. fransa’ya gidiyoruz. ve türkiye futbol federasyonu başkanı yıldırım demirören, euro 2016’ya katılma primini açıklıyor; adam başı 500 bin euro… o gün açıklanan bu miktar yüzünden, bugünlerde prim krizi patlak veriyor.
– oyunculara grup elemelerinde kazandıkları maçlar için hak edilmiş 150’şer bin euro dağıtılıyor. ardından, fransa’ya gelmeden de futbolcuların hesaplarına 350’şer bin euro daha yatırılıyor.
– ancak kafalar o açıklanan 500 bin euro primde. bazı isimler ilave olarak bu parayı bekliyor. euro 2016 için de prim sisteminin belirlenmesi isteniyor. net bir açıklama yapılmaması nedeniyle bu durum olumsuz bir tablo yaratıyor.
– “tff’nin parası var” diye bu para talep ediliyor. uefa’dan gelen 8 milyon euro katılım parasının tamamı zaten oyunculara dağıtılmışken, arkadaşlarının “500 bin euro’luk prim” isteğini kaptan olarak arda turan yetkililere iletiyor.
2-) fatih terim’in o sözleri arda’yı bitirdi
– euro 2016 öncesi, türkiye futbol direktörü fatih terim, trt’de bir programa katılır. 19 mayıs tarihindeki yayında terim’in ağzından çıkan “arda, barcelona’da oynuyor olmanın egosunu ve hazzını milli takımda süremez” sözleri yıldız futbolcuyu adeta yıkar ve şoke eder.
– 20 mayıs sabahı kalktığında telefonunda onlarca mesaj vardır. “neden hoca senin için böyle bir şey söyledi. aranızda bir şey mi oldu” yazılı bir sürü mesaj gelmiştir. terim’in bu açıklamasını sabah telefonuna gelen mesajlardan öğrenen arda, demoralize olur.
– duygusal bir kimliğe sahiptir ve dostları arda’ya, “hocayla git konuş. böyle olmaz. senin yapın ortada” der. arda ise “hocaya sorsam ‘ben öyle demek istemedim’ diyecek. ama, benim ve insanların ne anladığı önemli” yanıtını verir ama hocasını içerlemiştir.
– kaptan arda ve fatih terim’in yıldızı barışmaz. arda, 28 mayıs’ta antalya’da terim ile katıldığı toplantıda son derece gergindir. kendisine yöneltilen soruya, “ben ne yıldız, ne de yıldız adayıyım” yanıtını verir. masadan kalkıp giderken hocası iki kez esprili şekilde “güle güle” der ama arda duymazlığa gelir.
– slovenya maçında oyundan alındığı için su şişelerini kenarda yere fırlatır. hırvatistan karşılaşmasında oyundan alındığında ise hızla çıkıp, hocasının elini sıkmadan direkt imparator’u pas geçip kulübeye gider, oturur.
– ispanya maçı öncesinde düzenlenen basın toplantısında da suratı asıktır. toplantı biter, idman öncesi sahaya çıkar ve tek başına yedek kulübesinde 10 dakika oturur. her hareketiyle mutsuzluğunu belli eder, yüzü gülmez. kampta da maçlarda da bu durum açıkça belli olur.
4-) ‘emre kaptan, arda seni takımda istemiyor’
– lig tv “maraton” programı yorumcusu şansal büyüka, ispanya maçı sonrasında ekranlarda, “takıma alınmayan, dışarıdan takımı karıştırmaya çalışan birkaç oyuncu var” deyince, tartışma başlar. bu sözlerin açılımı ise şöyledir…
– iddia edilen isimler emre belözoğlu, selçuk inan ve arda turan’dır. konuşulanlara göre ise emre belözoğlu, arda turan tarafından takımda istenmediği bilgisini alır. ve emre’ye bunu selçuk inan’ın ilettiği öne sürülür.
– selçuk inan’ın, eski kaptanı emre belözoğlu’na “kaptan seni milli takımda arda istemiyor. sen olursan sözünü takıma geçiremeyeceğini düşünüyor” dediği kulaktan kulağa yayılır. bu durumdan, antalya kampı öncesi arda turan haberdar olur.
– arda olayı duyar duymaz çok sinirlenir. selçuk’un, emre belözoğlu’na böyle bir şey dediğine inanmak istemez. hatta bazı takım arkadaşlarını bunun üzerine arar. ikilinin arası açılır. arda turan, selçuk inan’a gönül koyar.
5-) ‘ayaklarım gitmiyor, artık bırakma zamanı’
– son ispanya yenilgisi sonrası. protesto edilen, yuhalanan ve ıslıklanan arda turan, ay yıldızlı formayı bırakma noktasına gelir. esasında bu kararı daha önce almıştır. hedef haline gelmesi ise bardağı taşırır.
– sosyal medyada maç sonrası ve dün bir anda ona karşı linç kampanyası başlayınca, yakın dostlarını arar ve “ayaklarım sahaya gitmiyor. milli takım’ı bırakma zamanım geldi galiba” der.
– arda’nın milli takıma veda olayını, takım arkadaşları da dile getirir. ve şimdi herkes yıldız futbolcunun böyle bir karar almaması adına onu ikna etmek için seferber olur.
6-) küfürbazların üzerine damatlar fırladı
– ispanya maçında ise tribündeki üzücü bir kavga yaşanır. ilk yarıda peşpeşe yenen goller ve kötü oyunumuzun ardından taraftarlar takıma tepki gösterir. bir kaç kişi de fatih hocaya kötü sözler sarfeder.
– hemen o bölüme yakın yerdeki locada terim’in eşi ve kızları da oturur. fatih hocanın damatları da oradadır. alkollü olan ve ağır sözler sarfeden kişiler terim’e çirkin sözlerine devam eder.
– terim’in damatları volkan bahçekapılı ve ahmet baran daha fazla dayanamazlar ve yerlerinden fırlarlar. o isimlerin üzerine doğru yürürler. kavga çıkar ve araya girenler güç bela onları ayırıp, ortamı sakinleştirir.
5-) gruplaşma başladı, bütünlük yok oldu
– ispanya maçı sonrasında şansal büyüka’nın dikkat çeken bir başka ifadesi de “kadroda hocasına tavır alan oyuncu var. ve yanına yandaş toplamaya çalışıyor bu oyuncu” sözleridir. bu ifade de belirtilen futbolcu da kaptan arda turan’dır. iddiaların çıkış noktası da kampın içidir.
– arda’nın bazı takım arkadaşları ile, “bu takım yıldızlar takımı” diyerek fatih hocaya olan kırgınlığıyla konuştuğu iddia edilir.
– ve takım içinde böylece gruplaşmalar oluşur. özetle, ay yıldızlı ekipte takım bütünlüğü ortadan kaybolur. bu zaten net olarak sahada da görünür.