milli takımın, çek cumhuriyeti ile yaptığı karşılaşmasının son dakikasında kırmızı kart görerek oyun dışında kalan kaleci volkan demirel’e, uefa kontrol ve disiplin kurulu tarafından 2 maç oynamama cezası verildi.
volkan, hırvatistan maçının yanısıra milli takımın yarı finale yükselmesi durumunda yapacağı karşılaşmada forma giyemeyecek.
"uykusuz" mizah dergisi bu maçın ardından yayınlanan 42. sayının kapağında, hem bu maça hem de akp'nin kapatma davasına gönderme yaparak, başbakan ve akp başkanı tayyip erdoğan'ın milli takımızın başarılı savunma oyuncusu servet'e "servet, akp davasındaki savunmayı da senin yapmanı istiyorum!" dediği bir karikatür yayınladı.
bu maçta çek cumhuriyetinin giydiği beyaz formanın göğsünde maçın tarihi ve altında hem türk hem de çek bayraklarının olması çok ilgimi çekti. diğer maç fotolarına bakınca çek cumhuriyetinin şampiyonada oynadığı her maçta çek ve rakip takım bayraklarının ve maçın tarihi olan özel bir forma ile çıktığını gördüm. benim gibi koleksiyonerler için çok güzel şeyler bunlar :)
2008 avrupa futbol şampiyonası'nda geride kalan 30 maçın ardından, dünyaca ünlü televizyon kanalı eurosport 2008 avrupa futbol şampiyonası'nın "en"lerini seçti. bu maç eurosport'a göre turnuvanın hem "en güzel maçı" hem de maç 2-1'iken inanılmaz bir hata yaparak gol yiyen kaleci cech "turnuvanın gafı" seçildi.
işte "en"ler:
turnuvanın golü: wesley sneijder (hollanda-italya) turnuvanın kaçan golü: mario gomez (almanya-avusturya) turnuvanın en güzel maçı: türkiye-çek cumhuriyeti: (3-2) turnuvanın en kötü maçı: fransa-romanya: (0-0) turnuvanın en güzel kurtarışı: gianluigi buffon (italya-romanya) turnuvanın gafı: petr cech; türkiye maçı turnuvanın en iyi antrenörü: fatih terim turnuvanın hayal kırıklığı: fransa turnuvanın en iyi taraftarı: hollanda
beşiktaş'ın eski teknik direktörlerinden john b. toshack, avrupa futbol şampiyonası'nda en çok heyecanlandığı maçın türkiye-çek cumhuriyeti maçı olduğunu belirtti.
ispanyol marca gazetesinde avrupa futbol şampiyonası'nı değerlendiren bir köşe yazısı yazan toshack, türkiye'nin çek cumhuriyeti karşısında yenik durumu düştükten sonra öne geçmeyi başarmasında en önemli etkenin nihat olduğunu savundu.
galli teknik adam, yazısında nihat'a övgüler yağdırarak, şu sözleri kullandı:
“nihat 17 yaşındayken benimle beşiktaş'ta idi. onu real sociedad'a transfer ettiğimde bazıları (galli'nin kaprisi) diye yakıştırma yaptı. dizinden iki ameliyat geçirmesine rağmen nihat, oynadığı takımların feneri olmaya devam ediyor. ülkesinin kaptanı, yarı finalde almanya karşısında kaybettiklerinde, en önemli eksiklerden biriydi. real'de gol kralı ve lig ikincisi oldu, aynısını villarreal'de tekrarladı. ispanya'da hiçbir büyük takımda oynamadı ama formasını giydiği iki kulüpte şampiyonlar ligi'ne yükseldi. bunların hepsinde nihat'ın büyük katkısı var. en kısa zamanda iyileşmesini umut ediyorum.”
4 kasım 1992 tarihinde oynanan 7-1'lik sigma olomouc - fenerbahçe maçında oynayan oğuz çetin'le o gün sigma'yı çalıştıran karel brückner'i on altı yıl sonra karşı karşıya getiren maç.
bu maçı york'ta bi irlanda barı olan o'neills'da izlemiştik.
içerisi ingiliz doluydu. ve bu ingilizler ne hikmetse pek bi çek cumhuriyeti taraftarıydılar. gerçi biz 2 metre türk bayrağını duvara asarak bi nebze sempati toplamıştık ama sayıca onlar üstündü.
çeklerin iki golünde de, pek bi bağırarak sevinen ingilizler çok sinirlerimi bozmuştu.
tabi 5 büyük carling'in de etkisiyle nihat'ın maçı 3-2 yapan golünden sonra ingilizlere "where are you noow" diye bağırmışım :) ufak bi karışıklık oldu, sonra ortalık toparlandı yine...
daha sonra benim bu serzenişin çok geyiğini çevirmiştik:
canow canow canow işte meydanooow delikanlı çekleer where are you nooow, where are yoou now :)
3. ve son maç yine lodra sports cafe ama bu sefer türkiye'den hiçbir fark yok koskoca mekanda en az 1500 tane türk var inanılmaz bir kalabalık her giren evet klasik türekler işte diyor ingilizler bizi destekliyor mekana bakılınca herşey güzel ama dakika 70 skor 0-2 o andan sonra artık herkes maçı bıraktı muabbet başladı yok senin okul nasıl yok londrada yaşamak zor klasik londrada yaşayan türk muabbetleri dönüyor meşhur guinness ile beraber.. artık spikerin bile fazla sesi çıkmıyordu ki maçın tamamını türkçe spikerle de izledim yalçın çetin ile ömer üründül de maçı bırakmış genç bir takım olduğumuzdan bir dahaki turnuvada iyi işler yapabileceğimizden bahsediyorlarmış o sırada... bence gerisini anlatmaya fazla gerek yok bu andan sonrası herkes için asla unutulmicak efsane denen dakikalar olarak geçecektir bu andan sonra herkesin anısı kendine :)
yeni tasindigimiz amerikadaki evimizde henuz televizyon olmadigi icin, evin yakinindaki campus lounge isimli sports bara maci izlemeye gittim. barda 15ten fazla televizyon var ve herbirinde ayri bir spor yayinlaniyor.herneyse garsona rica edip bizim maci actirdim. koca barda benden baska kimse macla ilgilenmiyordu. ara sira amerikalilarin gelipte olimpiyatlar mi filan diyip beni sinir etmekten baska yaptiklari birsey yoktu.ceklerin golleride pes pese gelince sinir kupune donmustum tam cikip gidecekken ardanin hepimize umut veren golu geldi.kendi kendime cok mutevazi bir sevinc yasadim, gol atipta sevinmeden daha mac bitmedi dercesine topu kale icinden santraya goturen futbolcular gibi. baskimiz sonuc getirdi ve peter cech sagolsun nihatimizin golu geldi. bu sefer ki gol sevinci farkliydi ama etraftaki insanlari rahatsiz etmemek icin yine de istenen duzeye cikmamisti. oturdugum yerde kendi kendime garip inlemelerle seviniyordum allah kahretsin bagiramiyordum. garson yanima gelip sevinsene niye kendini sıkıyorsun dedi. kendi kendime ah be kardesim 2 dakika once soyleseydin mis gibi gol sevinci gume gitti derken nihatimiz ucuncuyu atmaz mi. allah! barda kimse beni tutamaz artik garsondan desturu almisim deliler gibi haykirdim gol diye 3 golluk sevinc yasadim. 2 saattir macla alakasi olmaya amerikalilarin hepsi televizyonun basina ususmustu. bardaki herkes gelip beni tebrik etti. birde volkan kirmizi gorup kaleye tuncay gecmez mi . hosgeldin kabus deyip ecel terleri dokmeye basladim. tum bar maca odaklanmis bana sorular soruyordu. ıclerinden biri bu cek cumhuriyeti futbolda cok iyi degil mi dedi. gururla biz cok daha iyiyiz diye cevabi yapistirdim. dakikalar gecmek bilmiyordu. ve son duduk geldi. hayatinda futbol izlememis amerikalilar bile son dudukle sevindi. tesekkurler milli takim on bin kilometre uzaktan gogsumu kabarttigin icin.
maçı 3 kişi izliyorduk. takım iyi istediğimiz gibi iyi gitmiyordu ne kadar kötü yorum yaptıysak tutmuştu susmaya karar verdik. maç iki sıfırken 75 e kadar gol atarsak bu maçı kurtarırız dedim nedense. diğer arkadaş olm fatih terim ballı adam ne olur ne biter biz bu maçı kurtarırız yine büyük hoca olur dedi. arda ve nihet derken 2-2 oldu. ev yıkılıyordu. yarım saat önce penaltılara fit olan biz olm bu maç bizim penaltılara kalamaz kalmamalı diyorduk. insanoğlu işte... sonra nihet tekrar sahneye çıktı. volkanın gördüğü kırmızı kartta evde volkana - sitemler diyeceğim artık- sitemler yükseldi. son dakikaları ayakta izledik ve bitişte kucaklaşıp zıpladık futbolcular gibi allah nicelerini yaşatsın bize
oradaydım...o tarihi zafer akşamında cenevre'de stade de genevé de tribünde yer alan 30.000 kişiden biriydim...belki de hiç kimsenin hayal bile edemediği bir maça tanık olmaktan son derece mutluluk duydum...tribünlere geldiğimizde herkes beraberlikte penaltılara gidilmesi ihtimali üzerinde konuşuyordu...tribünlerde çek cumhuriyeti taraftarlarının " çeki çeki" şeklindeki tezahüratı sayıca bizden fazla olmaları sebebiyle atmosferi değiştirmişti...maç başladı, ilk 15 dakikada iki stoperimize de çıkan sarı kart hakeminde objektifliği konusunda düşündürdü bizi. her şey ortada gidiyordu ki koller'in kafayla attığı gol geldi..beklemiyorduk açıkçası, devre arası fatih hocanın bir şeyler yapabileceği umudu konuşmalarımıza yansıyordu...ikinci yarının başında bir defans hatasıyla yediğimiz 2. gol bir anda şok etkisi yarattı hepimizde..tribünün en ütündeydim ve ayağa kalkıp allahıım bize bir mucize göster dedim...bir mucize olması lazım ki bu maçı çevirelim diye söyleniyordum.arkadaşlarım ne yaptığıma anlam verememişlerdi 76.dakikada bir anda topu filelerde gördük arda atmıştı bu bile bizim umutlanmamıza yetmişti... bir gol daha atar penaltılara götürürüz diye bağırıyordum...vakit daralıyordu atacağız ikinciyi mucizeyi yaşayacağız diyordum...hadi nihat nerelerdesin bir gol de sen at derken kaleci chech elinden kaçırıverdi topu ve orda biten nihat beraberlik golünü attığında kendimi nereye fırlatacağımı şaşırmıştım.. yan taraftaki çinli turistlerin üstünde buldum kendimi.. oldu işte oldu mucize oldu diye bağırırken tam önümde oturan bir arkadaşım döndü 3 ü de atarız dedi...skorboard'ta süre kalmamıştı nasıl atacaktıkki, penaltılara gitmesi bile büyük mucizeydi... bir anda top bize göre sol kanada açıldı nihat topun etrafında adeta dans etti önce, topu düzeltişi pozisyon alışı ve vuruşu tv görüntülerinde ağır çekimde izlendiğinde bile harikuladeydi.. ve top kale direğinin altına çarpıp içeri girdi...yıkıldı sandım stade de genevé...çek taraftarlar duvarlara vuruyordu kafalarını...bizim tarftarda ise çılgınca sevinç vardı herkes bir yerlere atlıyor zıplıyor ve boğazı yırtılırcasına sevinç çığlıkları atıyordu... istediğim o mucize gerçekleşmişti...70. dakikada türkiye'den arayan arkadaşlarım gittiğin maça bak, rezil olduk diye telefon etmişlerdi... son düdükten bir kaç dakika sonra ben aradım arkadaşlarımı ve onlara şunu söyledim : " şu anda her biriniz burada, bu stadda olmak ve yazılan tarihe tanıklık etmek isterdiniz eminim...ama bişte ben burdayım" o müthiş geceyi ize yaşatan ve isviçre'yi kırmızı beyaz türk bayraklarıyla donatmamıza imkan sağlayan o altın çocukların her birini alınlarından öpüyorum...teşekkürler çocuklar...
nasıl anlatılabilirki maça yenik başlayıp süpriz bir şekilde kazanıp tur atlıyorsun bundan daha güzel daha sıtresli daha sinirli bir maç izlemedim doğrusu orada olup o tribünde seninle beraber atan binlerce kalp...
czech republic: petr Čech (gk), zdeněk grygera, jan polák, tomáš galásek, marek jankulovski, libor sionko (dk. 84 stanislav vlček), jan koller, marek matějovský (dk. 39 david jarolím), jaroslav plašil (dk. 80 michal kadlec), tomáš ujfaluši (c), david rozehnal
yedekler: jaromír blažek (gk), daniel zítka (gk), radoslav kováč, martin fenin, václav svěrkoš, zdeněk pospěch, tomáš sivok, rudolf skácel
sarı kartlar: dk. 6 mehmet topal, dk. 10 mehmet aurélio, dk. 62 arda turan, dk. 73 emre aşık (turkey) dk. 80 tomáš galásek, dk. 90+4 tomáš ujfaluši (c), dk. 90+5 milan baroš (czech republic)
kırmızı kartlar: dk. 90+2 volkan demirel (gk) (turkey)
czechs floored by turkey turnaround published: monday 16 june 2008, 0.59cet
in an extraordinary climax, nihat kahveci scored two late goals to take turkey into the last eight.
by peter sanderson from stade de genève
two late nihat kahveci strikes booked ten-man turkey a place in the uefa euro 2008 quarter-finals in an exhilarating climax to their group a match against czech republic in geneva.
jan koller gave the czechs a 34th-minute advantage with a thumping header and jaroslav plašil turned in libor sionko's cross to double the lead two minutes past the hour. turkey gave themselves a fighting chance thanks to arda turan's low effort before nihat capitalised on a petr Čech mistake to level three minutes from time.
with spot kicks looming, nihat galloped clear to send turkey through with a spectacular finish, although there was still time for volkan demirel to be sent off for shoving koller. tuncay şanlı took the gloves as fatih terim's men set up a quarter-final against croatia.
the teams kicked off with identical records and a draw would have necessitated a penalty shoot-out to decide who took second place behind portugal – an outcome both coaches were anxious to avoid. karel brückner started with koller up front, and his height ensured the czechs had the better of the opening period, with tomáš ujfaluši launching long passes forward for him to knock down to libor sonko and plašil. such direct tactics nearly paid dividends as sionko headed marek jankulovski's free-kick wide.
koller was causing havoc every time the czech republic pushed forward, steering one header narrowly over before finding marek matějovský for an attempt that was well dealt with by volkan. turkey were struggling to get into the game but finally registered their first effort on goal when a tuncay strike fizzed wide of Čech's upright, although it was the czechs who continued to look the more likely to make the crucial breakthrough.
that opening goal eventually arrived in the 34th minute from a predictable source as zdeněk grygera escaped down the right to deliver a perfect cross for koller to nod his 55th international goal beyond the despairing dive of volkan and give his side a richly-deserved lead. if their first-half travails were not worrying enough for turkey, they also had the knowledge that the czechs had never lost a competitive match in which koller had scored.
that statistic seemed ever more relevant in the 62nd minute when plašil met another fine centre, this time from sionko, with a sliding first-time volley that volkan could not keep out. despite the increased deficit there had been hope for turkey, with nihat and tuncay going close after the restart as terim's team finally began to find their feet on a slippery surface.
in the countries' previous meeting, turkey had scored twice in the closing two minutes to earn a draw but such a scenario appeared a long way off as the czechs threatened again as jan polák rattled the upright. suddenly, however, turkey revived as hamit altıntop cut in from the right for a cross that found arda – the hero against switzerland – at the far post to halve the deficit.
the czechs still looked like holding on, until an uncharacteristic error from Čech shattered their chances. the no1 dropped another altıntop centre at the feet of nihat, who duly prodded in. two minutes later altıntop's pass sent nihat through and the turkey captain clipped the ball in off the underside of the crossbar under extreme pressure to take his side through. they will play group b winners croatia in vienna on friday, when mehmet aurélio will be suspended along with volkan.
evimiz ana baba günü gibi tüm bütün binadakiler bizim evde koguşlanmış durumdayız.
nihat 3. golü attı gol evde deprem etkisi yarattı.bir alt katta kadınlar toplanmış vaziyette erkekler ise benim evde balkona dahi sandalyeler atmışız.
hanım alt kattaki amcamın oglu adem'in evinden can havliyle cıkıyor nihatın golü alt katta infale yol acmış.eşim koşarak yukarı evine çıkıyor bu gol gümbürtüsü evimde hasara yol açtı galiba diyerek can havliyle maç izledigimiz bizim evimizeden içeri kendini atıyor.
eşim- ne olduuuuuuuuu.
ben - gol oldu.
eşim- ne golü yaaa
ben- nihat attı.
eşim- ya başlarım nihatada gole de bu evin hali ne?
ben - (bayagı bir mahcup şekilde) ne varmış evin halinde.
eşim- sinirlerim bozuldu yaaaaaa diyerek kahgalar atıyor.
evdeki tüm insanlar- eşime bakıyoruz.
eşim - sinirden gülüyorum.şu halime bakın ya
eşim- eyvahhh halıyıda yakmışınız.
ben_- yanmış halıya bakıyorum.
ben- hanginiz içti la bu sigarayı.
- sesziz lik.
ben- oglum ne ara sigra içtiniz kim içti.
adem--yen yen..yenge ben içtim ama ben yakmadım.
adem- ya arkadaş sadece benmi sigara içtim.
ben- ulan burada bir kackişi sigara içtide benmi anlamadım yagni.
savaş- sen heyecandan göremedin recep'te içti.
recep- lan ben 1 tane içtim oda yanan yerle alakası yok halı nerde yanan yer nerde ben nerdeyim.
eşim- sizin maçınızada sizede
ben- tamam be yandıysa yandı ne yapalım şimdi.
eşim- sadece halımı?
ben- ya ne?
eşim- oturdugun koltuga bakarmısın
ben- neyi varki koltugun
eşim - koltugun kolcaklarına bak.
gol anında sevinçten ne yapacagımızı şaşırmışken otudugum koltugun kolcagını kırmışım. haberim yok.
eşim- edem'e dönerek ulan edem şimdi sibele gidiyorum.(sibel((ademin eşi )sizin evdeki halıyı buraya getiriyorum bunuda sizin eve serecegim.
eşim oldukce kararlı görünüyor.
eşim - cekin ayaklarınızı halıyı topluyorum..eşim aynı anda bagarıyor....sibelllll bu halıyı size getiriyorum..sizin salondaki halıyı topla.
ben -şaşkın şaşkın eşimi seyrediyorum.
eşim- bakma öyle aval aval kalabalık dagılmadan herkes burdayken bu koltuk takımlarını binanın girişine indirin daha sonrada gecen gün begendigim koltuk takımını alacagız.
ben- hadi beyler sallanmayın indirelim şunları aşagıya.
türkiye çek cumhuriyeti maçının bana bayagı bir maliyetli oldu.oysaki eşiminde işine gelmişti bu gol bu golden bayagı bir nemalanmıştı eşim. bu gol sayesinde bir türlü bana söyleyipte degiştiremedigi koltuk takımını degiştirmişti bu tarihi gol
bu maç oynandığı yıl isviçre'ye yeni gelmiştim ve maç bitiminden sonra isviçre caddelerinde ki araç konvoyunu gördükten sonra bir an kendimi türkiye'de hissetmiştim