parma'yı ezberledik gençlerbirliği teknik direktörü ersun yanal, bugünün türk futbolu için büyük önem taşıdığını söyledi. yanal, ‘‘takımlarımız uefa kupası'nda tura yakın gözüküyor’’ dedi. sakat olan nihat'ın dışında tüm futbolcularının maça hazır olduğunu ifade eden yanal, ‘‘takım olarak bu maça hazırız. parma'nın ligde yaptığı maçların kasetlerini izledik ve analizini yaptık’ diye konuştu.
gençlerbirliği, italya'da 1-0 yenerek büyük avantaj yakaladığı parma'yı ankara 19 mayıs stadı'nda konuk ediyor. karşılaşma saat 17.45'te başlayacak. fransız hakem eric poulat'ın yöneteceği maçı trt-1 naklen yayınlayacak. gençlerbirliği, galibiyet yanında alacağı bir beraberlikle bile turu geçecek. parma'nın 1-0'lık galibiyetinde maç uzayacak. tek farklı da olsa gollü yenilgilerde gençlerbirliği elenecek.
25 bin taraftarının desteğiyle mücadele eden başkent ekibi, filip (pen.), ferrari (k.k.) ve ali tandoğan'la farka giderken, attığı kadarını da kaçırdı. parma, kaleci frey'in atılması nedeniyle 55 dakika 10 kişi oynadı.
gençlerbirliği, avrupa'da destan yazmaya devam ediyor. kırmızı siyahlı ekip, uefa kupası 3. tur rövanşında konuk ettiği italyan devi parma'yı bozguna uğratıp, adını 4. tura yazdırdı: 3-0. maçın tamamında oyunun kontrolünü elinde bulunduran gençlerbirliği, tempoyu istediği gibi ayarladı. deplasmandaki ilk maçta 1-0 yendiği rakibini yine hızlı hücumlarla şaşkına çeviren temsilcimiz, hak ettiği galibiyeti 3 golle aldı.
26. dakikada rossina'nın şutunu kaleci damir elinden kaçırdı. ancak, damir, gilardino'dan önce topu kontrol etmeyi bildi.
31. dakikada youla, kaleci frey'den sıyrıldı. topu boş kaleye göndereceği sırada parma kalecisinin müdahalesiyle kendini yerde buldu. ancak fransız hakem ne kırmızı kartı çıkardı, ne de penaltıyı gösterdi.
penaltı ve kırmızı kart
34. dakikada skoko'nun pasıyla ferrari'den sıyrılan youla, yine kaleci frey'den sıyrılamadı ve kendini yerde buldu. ceza sahasının dışındaki bu pozisyonu yardımcısının uyarısıyla poulat, ceza sahası içine taşıyıp penaltı noktasını gösterirken, kaleci frey'i de kırmızı kartla oyundan attı. parma teknik heyeti, carbone'yi çıkarıp kaleye amelia'yı geçirdi. penaltıyı kullanan filip, ilk yarının skorunu belirledi: 1-0.
81. dakikada damir'in degajında ferrari ters bir vuruşya topu kendi kalesine gönderdi: 2-0.
90+4. dakikada mustafa özkan'ın şutu kaleciden döndü. yetişen ali tandoğan, iğne deliğinden geçirircesine topu kaleye yuvarladı ve maçın skorunu ilan etti: 3-0.
stat: 19 mayıs
hakemler: eric poulat (5), nelly vıennot (5), bruno faye (7)
gençlerbirliği: damir (8)- erkan (7), ümit (8), el saka (8), deniz (7) (dk.78 baki)- ali tandoğan (8), skoko (9), serkan (7) (dk.70 m'bayo 7), filip (8)- mustafa özkan (8), youla (8) (dk.89 veysel)
gençlerbirliği başkanı ilhan cavcav, parma'yı 3-0 yenerek uefa kupası'nda 4. tura çıkmalarının çok gurur verici bir olay olduğunu belirterek, ‘‘ancak bundan daha gurur verici bir olay, maça gelen centilmen seyircimizin bize verdiği destektir. biz bu destekle kazandık. bundan sonraki maçlarda da seyircimizin desteğini bekliyoruz’’ dedi.
cavcav, ingiliz, portekiz ve italyan ekiplerini kupanın dışında bıraktıklarını ifade ederek, ‘‘futbolun 3 dev kulübünü uefa kupası'ndan eledik. sıra ispanya'da. bu turda bir ispanyol takımıyla eşleşip onları da elemek istiyoruz’’ diye konuştu.
milan, liverpool, sporting lizbon ve blackburn rovers kulüpleri, dünkü maça gözlemci göndererek, g.birliği'nden serkan, skoko ve youla'yı izletti. bu arada başkent ekibi, uefakupası’ndaki 6. maçında da yenilgi yüzü görmedi.
yanal: rakibe pozisyon vermedik
gençlerbirliği teknik direktörü ersun yanal, anadolu takımlarının başarısının türk futbolunun gelişimi açısından önemli olduğunu söyledi. futbolcularının parma karşısında sergilediği oyunun kendisini mutlu ettiğini belirten yanal, ‘‘rakibe pozisyon bile vermedik’’ dedi. parma teknik direktörü cesare prandelli de 55 dakika 10 kişi mücadele etmenin dezavantajını yaşadıklarını söyledi.
erdoğan: gençler turu hak etti
g.birliği-parma maçını başbakan recep tayyip erdoğan da izledi. kırmızı siyahlı kulübün başkanı ilhan cavcav, karşılaşmanın devre arasında, üzerinde ‘‘r.tayyip’’ yazılı 9 numaralı g.birliği formasını başbakan'a hediye etti. erdoğan, maç sonrası yaptığı açıklamada, g.birliği'nin net bir skorla avrupa'nın ilk 16 takımı arasına girdiğini söyledi. başbakan erdoğan, başkent ekibinin gayet iyi bir performansla ve kontrollü bir oyunla turu atladığını belirterek, ‘‘turu geçmeyi hak eden taraf gençlerbirliği takımıydı. temennim, 4. turda da bu başarılarını devam ettirip, ilk 8 takım arasına girmeleridir’’ diye konuştu.
gençler'in kura günü uefa kupası'nda kalan tek temsilcimiz g.birliği'nin 4. turdaki rakibi ile bu turu geçmesi halinde çeyrek final ve yarı finaldeki muhtemel rakipleri bugün isviçre'de çekilecek kura ile belirlenecek. uefa'nın isviçre'nin nyon kentindeki merkezinde gerçekleşecek kura çekimi saat 15.00'te başlayacak. 4. turun kura çekiminde 16 takım önce 8'erli iki gruba ayrılacak. daha sonra her gruptaki 8 takım kendi içinde puanlarına göre, seribaşı olanlar ve olmayanlar olarak 4'erli iki torbaya konacak. her torbadan birer takım çekilerek eşleşmeler gerçekleştirilecek. iki ana grubun nasıl oluşturulacağı ise uefa tarafından bu sabah açıklanacak. seribaşı olma ihtimali bulunmayan g.birliği'ni birbirinden zorlu rakipler bekliyor. çeyrek ve yarı final eşleşmelerinde seribaşı kuralı uygulanmayacak.
2003-04 sezonu uefa kupası 3. turu: ac parma mehmet ali çetinkaya 09/04/2013 mehmetalicetinkaya.com
(...)
ikinci maç
ankara’daki rövanş maçı öncesi yine turnikelerde mahşeri bir kalabalık vardı. saat 17:45’de oynanacak maç için şirketten bahaneyle erkenden kaçmış ve maratondaki yerimi almıştım. sahada ısınan parmalı oyuncuları izlerken daha önce görmediğim bir kaleci antrenmanına şahit oluyordum. sebastien frey, sahanın herhangi bir yerinde duran kaleci antrenörüne doğru degaj antrenmanı yapıyordu. çok hoşuma gitmişti!
maça gençlerbirliği inanılmaz bir baskıyla başlamıştı. peş peşe pozisyonlara giriliyor ve gol atıp erkenden turu geçme planları yapılıyordu. birkaç önemli pozisyonun ardından 31. dakikada frey, son adam olan youla’yı net bir şekilde düşürüyor ama hakem devam kararı veriyordu. penaltı o kadar netti ki, tribünde adeta tepiniyorduk! ama 3 dakika sonra garip bir şekilde pozisyonun karbon kopyasını yaşadık! ama bu sefer pozisyon ceza alanı dışında olmasına rağmen hakem günah çıkarırcasına hem penaltı, hem de frey’e kırmızı kart veriyordu. tribünler bayram yerini dönmüştü. hele bir de filip golü atınca, sormayın!..
ikinci yarı oyunun tek hâkimi yine kırmızı-siyahlılardı. peş peşe pozisyona giriliyor ama bir türlü ikinci gol gelmiyordu. derken damir’in yaptığı uzun bir degaja, birkaç yıl sonra beşiktaş’a gelecek olan ferrari’nin ters kafa vuruşu ile skor 2-0 oluyordu. artık işlem tamamdı ve son 16’ya kalmamız kesinleşmişti. ama ali tandoğan, trt’de maçı anlatan kerem öncel’in, “kaymaklı baklava tadında sayın seyirciler” diye anlatacağı golle maçı 3-0’da noktalıyordu.
bu sonuçla birlikte o sezon avrupa kupaları’nda yoluna devam eden tek türk takımı olarak uefa kupası’nda 4. tura yükseliyorduk.
gençlerbirliği, 3-0'lık bu galibiyetle, avrupa kupaları tarihi boyunca bir italyan takımına karşı en farklı galibiyet alan türk takımı oluyordu. 2006-07 sezonunda fenerbahçe, palermo'ya karşı aynı sonuçla galip gelip bu rekoru egale etti.
bu maçtan 3 gün sonra ankara’da hiç durmadan yağan kara rağmen, şampiyonluğa giden fenerbahçe ile süper lig maçına çıkmıştık. zemin bembeyazdı ve benim aklıma 2 hafta önce italya’da oynadığımız 1-0’lık parma maçı geliyordu. bu yüzden maçı garip duygularla ve bir yandan da donarak izlemiştim! kaptan ümit’in hatası ile golü yemiş ama ardından kar yağışı altında fenerbahçe kalesinde inanılmaz bir baskı kurmuş, 3-4 net pozisyon harcayarak ve van hooijdonk’un çizgiden çıkarttığı 2 topla sahadan 1-0 yenik ayrılmıştık…
ama kısa bir süre sonra sarı-lacivertlilerle türkiye kupası yarı finalinde, hem de kadıköy’de bir kere daha karşı karşıya gelecektik…
bir dip not olarak: parma sonraki sezon (2004-05) uefa kupasında çeyrek final oynadı.
saygısızlık, değerbilmezlik tanıl bora 06/03/2004 radikal.com.tr
avrupa kupalarında türkiye'den sadece gençlerbirliği kaldı.
bir ingiliz, bir portekiz, bir italyan takımını eleyerek uefa kupası'nda 4. tura çıktılar. ahmet çiğdem'in bu salı çıkan radikal futbol'da belirttiği gibi, 'saygı' gösterilmesi gerek bu takıma.
bu uefa çarşambası sonrasındaki gazetelere bakarsanız, evet, bir miktar saygı ve ilgi gösteriliyor.
ama geçen perşembe turun ilk ayağında yapılan bir saygısızlığı ben hâlâ unutmuyorum. türkiye futbol ortamının 'ötekilere' dönük genel saygısızlığının bir timsaliydi bu. üzerinden bir hafta geçti ama yanılmıyorsam kimse bahsetmedi, o halde bir kayıt düşmek üzerime borçtur.
parma-gençlerbirliği maçının kanal d'deki naklen yayınını izleyenler hatırlayacaklardır: maçın son beş dakikasında yayın kesildi, henüz başlamamış valencia-beşiktaş maçına bağlanıldı, sonra reklamlar, ardından valencia-beşiktaş maçıyla devam edildi. parma-gençler maçı ise ekranın sağ alt köşesinde, pul boyutlarında servis edildi meraklısına. o sırada gençler 90+'larda 1-0'lık skoru korumaya çalışıyordu ve siz gidişatı ancak oyuncuların beden dilinden takip edebiliyordunuz. bu önemli galibiyetin maç sonrası sevincine tanık olmak da mümkün olmadı, on saniyeliğine bile... henüz bitirmediğiniz tabağı önünüzden çekip alan kötü kebapçı garsonlarınınkine benzer bir tavırdı bu. valencia-beşiktaş maçının peşrev dakikalarını 'pullayıp' (mühim bir pozisyon olursa ekranı büyütmek üzere), gençlerbirliği maçını tamamına erdirmek, yapılamayacak bir iş miydi? galatsrayfenerbeşktaş dışındaki bütün takımları 'çerez sayarsanız, böyle bir yordam tasavvur bile edilemez tabii. sadece gençlerliler değil, çok sayıda futbolsever ekran başında deli oldu; gençlerbirliği taraftarlar derneği gayet kibar bir kınama mesajı yayımladı, medyada pul kadar bile yer bulmadı bu tepkiler.
parma-gençler maçının 'pullama' yapıldığı o sinir bozucu beş dakika, türkiye futbol ortamının utanç verici adaletsiz yapısının bir klibiydi âdeta. unutmayalım ve unutturmayalım.
* * *
televizyon ve futbol bahsinde, bir üzücü konumuz daha var: trt'de pazar geceleri yayımlanan spor stüdyosu'na kıyılması. gerçi 'spor stüdyosu' ismen ve idareten devam ediyor ama içi boşaltıldı. levent özçelik'in sunduğu, zeki çol ve ömer üründül'ün yorumcu olarak katıldığı, bildiğimiz 'öz' spor stüdyosu ise televizyonlardaki sayısız futbol programları içerisinde az sayıdaki doğru düzgününden birisiydi. üstelik, en kıdemlisi. 1974 yılından beri süren programı çok uzun süredir sunmakta olan levent özçelik'in, programın gelişmesinde çok katkısı vardı.
'trt ciddiyeti' denen şeyin umumiyetle sevimsiz, resmiyetten kasılmış bir yüzü vardır; bu programda bu ciddiyetin insana iyi gelen yüzünü görüyorduk. mesela maçların ilke olarak takımların puan cetvelindeki sırası izlenerek özetlenmesi gibi bir adaletli tutum, lig mefhumuna saygıyı ifade eden çok ama çok önemli bir ayrıntısıydı bu programın. bir başka önemli özelliği, futbol ortamını kirleten her olaya mutlaka tepki verilmesi, her 'düzgün' davranışın mutlaka altının çizilmesiydi. örneğin 2000 senesinde uefa kupası yarı finalinde galatasaray-leeds united maçı öncesinde taksim'de iki ingiliz taraftarın öldürülmesi olayına hiçbir kanal yeteri ciddiyetle eğilmezken, levent özçelik, olayın ağırlığıyla mütenasip bir dramatik dille buradaki vahamet üzerine uzun uzun konuşmuştu.
levent özçelik, dosyasına hakimdi. ayrıca yorumcularına bir rahatlık telkin ediyordu. böylece, zaten futbolu gerçekten analiz etme melekesine sahip yorumculardan olan zeki çol ve ömer üründül de, daha ferah bir üslûpla konuşur olmuşlardı zamanla. kışkırtıcı olmayan, racon kesilmeyen, seslerin yükseltilmediği, içi dolu bir futbol sohbeti izliyorduk.
bu program niye kaldırıldı? bunun, haluk ulusoy federasyonu'nun yaklaşan seçim işleriyle ilgili 'önlemleri' ile ilgili olduğuna ilişkin iddialar var. 18 şubat tarihli vatan'da zeki çol, federasyon ekibinin, metin tokat'ı türkiye futbol hakemleri ve gözlemcileri derneği'nin başkanlığından uzaklaştırmaya dönük bir çaba içinde olduğunu yazdı. o haftanın pazarında, 'spor stüdyosu' operasyonu gerçekleşti. belki de trt'nin spor stüdyosu'nun, bu programdaki eleştirilerden, yorumlardan 'kafası karışabilecek' delegeler üzerindeki etkisinden endişe edilmiştir. ahmet çakar'a yapılan saldırıyla bu programın kaldırılmasının ortak saiklere dayanıyor olabileceği sorusu takılıyor akla.
trt'nin levent özçelik'li spor stüdyosu'nu da unutmayalım ve unutturmayalım.
sadece bir hafta önce ziya adnan hocamın bir sözünü aklımın bir köşesine mıh gibi çakmıştım. tuttuğum takımın hiçbir zaman şampiyon olamayacağını hatta çocuklarımın-torunlarımın bile bunu göremeyeceğini sözlerinden sonra anlamıştım. yaşamam gerektiğini de biliyordum. bunları da ancak anılarımla yapabilirdim.
aslında her şeyin nasıl başlayıp nasıl geliştiğini, olaylarda benim ne rolümün olduğunu da bilmiyorum. sadece biriken muhasebe işlerinden dolayı "korona benden korksun" ayakları yaparak gittiğim iş yerimde önüme konacak birkaç kap yemeği almak için bile hareket etmeden evraklarla boğuşmam gerekecekti. evet yapmıştım. deli gibi çalışmanın verdiği sinir katsayısı ve bir şeylere olan özlem beni başka yerlere itiyordu. takımımdan uzak kalmıştım mesela birçok şeyden uzak kaldığım gibi. onlarca film arasından bir tane film bulamamak, okunacak onlarca kitap olan raftan bir kitap seçememek gibi bir seçeneğim de yoktu. zaten korkuyordum olası kötü sonuçlarla yine o travmayı yaşar mıyız diye düşünmeden edemeyecek, nordfeldt'in kurtardığı maçlara karışık rodallega'dan yediği gole sinirlenir gibi yapacak, deplasmanlar düşünüp belki de en kötü sonuçları alacaktım. zira istanbul deplasmanında flavio'unun şutu haricinde hiçbir şey seyretmeyip ikinci dakikada olmadık bir şeyden gol yedikten sonra hiçbir şey yapamamak ve üzerine 75. dakikada nadir'in girmesiyle tamamen maçın bitmesiyle arabamıza doğru gidip iki saattte istanbul'dan çıktığımızı hatırladıktan sonra neler yapabilirdim? gerginlik değil azıcık huzur istiyordum.
telefonum çaldığında odada kendimi yırtarak çalışırken ekrandaki ismin ibrahim kırkayak olduğunu gördüğümde şevkle telefonu açtım. yeni odanın yerini tarif ettim sonra da yanıma davet ettim. bütün bunlar olup kendi işini halletmeye çalıştıktan sonra da gayri ihtiyari söylemiştim. "ağabey. malum karantina var. eski maçları yayınlıyorsunuz. bizim maçlardan da yayınlar mısınız?" "tamam yayınlayalım seve seve." demişti. işte o anan sonra belki de yeniden yaşayabileceğim bir çocukluk anım, o günleri anmanın verdiği bir huzur içimde olacaktı. bir taraftan çalışırken yayınlanması muhtemel parma maçını düşününce kendi kendime adeta gülerken bir yandan da o anın hayaliyle uzun zamandan beridir olmamış duygularımı yeniden canlandırıyordum. her şeyin iyi olacağına inancım ise az daha inanmıştım.
günler böyle geçerken yayından önceki günün öğle sonrası tekrar aramak zorunda kalmıştım ibrahim ağabey'i yarım kalan işi için. konuşmamızın iş bölümü bittikten sonra utana sıkıla sormuştum "ağabey bizim maç ne zaman yayınlanacak?" ertesi gün yayınlanacağını duyduktan sonra içimde coşan kelebekler kendini daha bir belirgin hale getirmişti. bir taraftan diğer insanlara haber vermek için cep telefonuna sarıldım, bir taraftan akşam yayınlanacak maç için hangi formayı giysem diye düşünmeye başladım. ertesi gün ise haftada bir gün gittiğim iş yerine başka bir şevk ile gitmiştim. hayatımı kazandığım yer ile hayatımı verdiğim yer arasında bağ kurabilmiştim. bu benim için en önemli mutluluklardan birisi olacaktı. yoğun bir çalışmanın arasında ibrahim ağabey'in gelip maç hakkında konuşması da ayrı bir motive etmişti ve zar zor akşamı edebilmiştim. servis bile hızlı gidiyordu sanki şoför ile astral bir ilişkimiz başlamıştı ancak doğukent bulvarı'ın üzerinde olan kaza ve yaralı insanları gördükten sonra kaza olmaması için biraz daha dua ettim. eve gittiğimde ise serkan'ın formasını üzerime geçirmiştim ama ön moil baskısı neredeyse çıkacağından dolayı hemen üstümden attım ve yedek olarak beklettiğim sertan formasını üzerime geçirdim. maç başladığında ise apayrı bir duygu benimleydi.
seneler önce seyrettiğim maçlar geldi aklıma, oyunlarım, ödevlerim, bir şeyler için uğraşılarım belki de ilk defa sevmeye çalıştığım kızlar... onların bütün bir izdüşümü önümdeki beyaz camın üzerindeydi. goller ise beni yeniden bağlıyordu onlara, daems, ferrari, ali tandoğan. bu insanlarla yeniden hayata tutunur gibi sevinmiştim. ve biliyordum benimle birlikte birçok insan seviniyordu. onlarla birlikte ben bir kat daha seviniyordum. resim paylaşanlar, gollerin heyecanını yaşayanlar, parma'yı alaya alanlar, bekle bizi uefa diyenler...
oturduğum yerde kalakalıyordum. koltuk, iftar sofrası tekrar koltuk. kumandayı elimde tutuyordum başka birisi çevirmesin, büyü bozulmasın diye. bir saniyesini bile kaybetmek istemiyordum hiçbir anın. hatta daems golü atarken ışığı açmak için ayağa kalktığımda vuruş anını kaçırmıştım. şimdi yazmaya başlayınca ona bile üzüldüm.
spiker kerem öncel'in özellikle son dakikalarda takımımız adına sarf ettiği sözleri ise yeniden hatırlamaya çalışıyorum. o kadar güzel şeyler söylemişti ki sadece birkaç ay önce her maçı için bir şekilde yollara düştüğüm takımla bu takım aynı mı diye düşünmüştüm. içinden çıkamadım. elimden ise hiçbir şey gelmiyordu. oyunun kuralları oynanıyor ve ben anılarımın taraftarı olmaya devam etmeye çalışıyordum.
şimdi olan şeyler ile on beş sene önce olanlar... ben elimden geleni yapmaya çalışıyordum. iyi de ne içindi bütün olanlar? ben sadece anılarımın taraftarı mı olacaktım?
eğer böyle olacaksa... bilemiyorum. boşa mı kürek çekiyorum?
gençlerbirliği, ligde konyaspor'a 4-1 yenilirken rakibi parma'nın da evinde roma'ya aynı skorla kaybetmesi ilginç bir raslantı oluşturdu. tardini stadı'nda g.birliği'ne 1-0 mağlup olan parma'dan italyan basını adeta umudu kesti. çizme gazetelerinde sarı-lacivertlilerin uefa macerasından hemen hiç söz edilmemesi de dikkat çekiciydi. italyanlar, formsuz parma'nın tur atlamasına mucize gözüyle bakıyor.
gençlerbirliği kulübü başkanı ilhan cavcav, uefa kupası'nda parma ile oynayacakları 3. tur rövanş maçı için ankaralı sporseverlere çağrıda bulundu. türkiye'nin tanıtımına büyük katkı yaptıklarını belirten cavcav, "bu yüzden devlet tanıtım fonundan bize destek olmalı. ilk maçta 1-0 yendiğimiz parma ile bugün önemli bir sınava çıkacağız. ankaralı tüm sporseverler bayraklarını kapıp atatürk stadı'na gelsinler, bize destek olsunlar" dedi.
biletler 5, 10, 15 milyon gençlerbirliği-parma maçının bilet fiyatları da 5, 10, 15 milyon olarak belirlenirken, başkan cavcav tur primini 150 milyar lira olarak açıkladı. kırmızı-siyahlı ekipte cezalı oyuncu bulunmuyor, nihat ise sakat.
enzo palladini (stream tv) parma çöküşte parma maddi anlamda çöküşte. bu tabii ki takıma da yansıdı. ilk maçta g.birliği'nin hakkı farklı bir galibiyetti. gerçekten futbollarıyla bizi büyülediler. türk futbolu böyle bir takıma sahip olduğu için çok şanslı. gençlerbirliği'ne bir üst turda başarılar diliyorum. gaziantepspor'un roma karşısında aldığı galibiyet ise çok önemli. çünkü sarı kırmızılıların bileğini italya'da kimse bükemiyor. roma ligde oynadığı gibi oynarsa g.antep'in şansı yok. ama iki ekibiniz de gerçekten çok etkileyici ve göze hoş gelen futbol sergiliyor.
italyan parma'yı deviren g.birliği, uefa'da 4. turda
g.birliği, italya'nın parma takımını ankara'da 3-0 yenerek uefa kupası'nda 4. tura yükseldi. başbakan'ın da izlediği maçta golleri filip, ferrari (kendi kalesine) ve ali tandoğan kaydetti.
terim istifa ediyor beşiktaş valencia'ya yine mağlup oldu. g.saray yediği 3 golle avrupa'ya veda ederken, g.antep roma'ya 2-0 yenilerek 3. turda kaldı. bu arada fatih terim bugün istifa edeceğini açıkladı.
italya'daki 1-0'lık üstünlüğünü ankara'ya taşıyan kırmızı-siyahlılar, filip'in penaltısıyla öne geçtiler. ferrari'nin kendi kalesine attığı gol ve ali tandoğan,g.birliği'ne farklı galibiyeti ve 4.turu getirdi.
türk futbolu, dünya üçüncülüğünü yakalarken takımdaki oyuncuların büyük bölümü yurt dışında forma giyiyordu. açıkçası korkmuştuk ligimiz için. acaba lejyonerlerimiz çoğalırken ligimizin kalitesi düşüyor muydu? gençlerbirliği sağolsun korkularımızın boş olduğunu bize gösterdi. premier lig'den blackburn ile başladığı seriyi portekiz ligi'nin zirvesinden sporting lizbon ve serie a'da milan, roma, juventus ve lazio'nun hemen arkasında 5.sırada olan parma ile sürdürdü. darısı ispanya ligi'nin başına artık. parma'daki galibiyetin ardından ankara'da herkes zafer bekliyordu. politika dünyasının tepesindeki isimlerin 19 mayıs stadı'ndaki varlığı bunun habercisiydi. çünkü başarı, herkesi bir mıknatıs gibi çekiverir kendine.
parma'ya bombardıman karşılaşmanın ilk dakikasından itibaren rakibini sahasına hapseden gençlerbirliği, turun bir kazaya kurban gitmesini istemiyordu. youla, parma savunmasının arasından bir tren gibi geçiyordu. 31.dakikada kaleci frey'in ceza alanı içinde youla'ya yaptığı hareketi penaltı olarak değerlendirmeyen fransız hakem poulat, aynı ikilinin ceza alanı dışındaki pozisyonuna penaltı vererek hatasını affettirdi (!). 37.dakikada filip'in kullandığı penaltı, turun sahibini belirliyordu. frey, kırmızı kart görmüş ve takımını 10 kişi bırakmıştı. ikinci yarıda olgun ve turu sahiplenmiş bir oyunla sahadaydı g.birliği. parma'nın gol atabilecek gücü yoktu. 81.dakikada kaleci botonjiç'in uzun vuruşunda ferrari'nin ters kafası bu tezi de çürütüyor ama kalenin yerinin yanlış olması farkı ikiye çıkarıyordu: 2-0. ali tandoğan'ın +92'de attığı 3.gol, çok önemli bir şeyi belgeliyordu: finalin oynanacağı göteborg, o kadar da uzak değil
g. g.birliği başkanı cavcav, "ingiltere, portekiz ve italya ligleri'nden takımları eledik. 4.turda ispanyol ekiplerinden birini istiyoruz" dedi.
g.birliği başkanı ilhan cavcav, maçtan sonra yaptığı açıklamada, "centilmen seyircimizin verdiği destek müthişti. futbolun 3 dev kulübünü uefa kupası'ndan eledik. ingiltere, portekiz ve italya'dan sonra sıra ispanya'da. bu turda bir ispanyol takımıyla eşleşip onları da elemek istiyoruz. sezon başında standart bir prim belirlemiştik. ama futbolcularımızın türkiye'ye yaşattıkları bu mutluluktan sonra yönetim kuruluyla görüşüp istisnai bir değişiklik yapacağız" diye konuştu. uefa kupası'nda parma'yı devirerek 4.tura yükselen g.birliği'nin taraftarları, maçtan sonra hep beraber kızılay'a yürüdü. aydın kutladı soyunma odasına inen başkan cavcav, futbolcuları tek tek kutladı. a.gücü başkanı cemal aydın da, "bu sonuç, g.birliği'ne ve ankara'ya armağan olsun" dedi. maçın ikinci yarısında deniz'in yerine giren baki mercimek de maçın son 2 dakikasını omzundaki sakatlık nedeniyle zor bitirdi.
g.birliği, bir zafere daha imza attı. ersun yanal, parma'nın kendi sahasında 1-0 yenilmesiyle tüm riskleri alacağının hesabını iyi yapmıştı. 4'lü savunma, onun önünde 5'li orta saha bloğu, ileride ise sadece youla'yı kullanmak istiyordu. amaç orta saha egemenliğini ele almaktı. bunda da başarılı oldu. orta alanda yer alan futbolcular, gerek hücumda gerekse savunmada iyi işler yaptılar. forvette youla'nın bitirici deparlarına orta alandan çıkan sürpriz isimler de katılınca parma kalesinde tehlikeli pozisyonlar üretildi. youla'nın 31.dakikada düşürülmesi kesin penaltıydı. kaleci frey'in kırmızı kart görmesi gerekirdi. ancak fransız hakem, bu olaya fransız kaldı. 34.dakikada aynı pozisyonun tekrarı vardı. ama bu kez fransız hakem, penaltı noktasını gösterdi. frey'i de kırmızı kartla oyun dışı bırakınca parma'nın tüm umutları da yok olmuştu.
g.birliği, kendi oyun anlayışını sahaya yansıttığı zaman işi kolaylaşıyor. sağ ve sol kulvarlarda iyi top kullanan oyuncuların olması, ortalarda ise skoko'nun beyin görevi yapması g.birliği'ne dünkü zaferi getirdi. kaleci damir öyle bir atış yaptı ki kendi futbolcusu değil ferrari topu kendi kalesine gönderdi. maçın skorunu g.birliği'nin sürpriz golcüsü ali tandoğan noktalarken 19 mayıs stadı'ndaki 15 bin kişi, "dağ başını duman almış" marşıyla coşuyordu. dün gece her şey mükemmeldi. g.birliği'nin güzel futbolunu keyifle izledikçe 19 mayıs stadı'nı ilk kez dolduran seyirci, bu coşkuyu birlikte yaşıyordu. böyle maçlarda ortaya konan futbol değil, tur önemlidir. g.birliği, skora oynamadı, futbolunu ortaya koydu, futbolcular yürekleriyle mücadele ettiler. avrupa'da "benim" diyen ülkelerin takımlarını tek tek ipe dizer gibi ezip yoluna devam ediyor. dün herkes kusursuzdu. kusur aramaya da gerek yok. ben hepsini alkışmıyorum. zaten başbakan ve bakanlar da alkışlarını esirgemediler.
g.birliği hedefleri olan bir takım. ligde görünümleri iyi değil ama avrupa'da çok iyi işler yapıyorlar. inançları devam ettiği sürece neden final oynamasınlar? g.saray'ın 4 yıl önce yaşattığı uefa sevincini yaşatmamaları için hiçbir neden yok.
g.birliği teknik direktörü ersun yanal, "oyunun hakimi bizdik"dedi.
g.birliği teknik direktörü ersun yanal, maçtan sonra yaptığı basın toplantısında anadolu takımlarının başarısının önemli olduğunu belirterek, "bu tür zaferler, türk futbolunun gelişimi açısından önemli. oynanan oyun da beni memnun etti. rakibe pozisyon vermedik. oyunun hakimi bizdik" dedi. başkent ekibinin forvet oyuncusu mustafa ise uefa kupası'nda yenilgi yüzü görmediklerini ifade ederek, gerekirse finale kadar gidebiliriz" şeklinde konuştu. parma teknik direktörü cesare prandelli, "10 kişi kalmanın dezavantajını yaşadık. ama oyuncularımın performansını beğendim" yorumunu yaptı.
gençlerbirliği'nin parma'yı farklı devirdiği maçı bakanlarıyla birlikte izleyen başbakan recep tayyip erdoğan, "bu başarının devamını bekliyoruz" dedi.
g.birliği'nin parma'yı 3-0 yendiği karşılaşmayı başkan ilhan cavcav ile birlikte başbakan recep tayyip erdoğan, başbakan yardımcısı ve spordan sorumlu devlet bakanı mehmet ali şahin, adalet bakanı cemil çiçek, gençlik ve spor genel müdürü mehmet atalay, ankara büyükşehir belediye başkanı melih gökçek ve futbol federasyonu başkanı haluk ulusoy da izlediler.
erdoğan'a özel forma maçın devre arasında cavcav, üzerinde "r.tayyip" yazılı 9 numaralı g.birliği formasını başbakan erdoğan'a hediye etti. recep tayyip erdoğan, maç sonrasında, "turu geçmeyi hakeden taraf gençlerbirliği takımıydı. temennim, 4.turda da bu başarılarını devam ettirip ilk 8 takım arasına girmeleridir" şeklinde konuştu. tribünleri tıklım tıklım dolduran seyirciler arasında ankaragücü taraftarlarının da bulunması dikkat çekiciydi.
avrupa'daki tek temsilcimiz gençlerbirliği bir övgü de uefa'dan aldı. yarın valencia ile karşılaşacak ankara ekibi uefa tarafından avrupa'da haftanın takımı seçildi.
***
avrupa'nın gözdesi
parma'yı eleyerek büyük sükse yapan g.birliği, uefa'nın internet sitesinde haftanın takımı seçildi. başkent ekibi için sitede övgü dolu ifadeler yer aldı.
italyan parma karşısında aldığı 1-0 ve 3- 0'lık galibiyetlerle uefa kupası'nda 4. tura yükselen gençlerbirliği, uefa'nın resmi web sitesinde haftanın takımı seçildi. sitede "türkiye'nin bayraktarı" başlığıyla yer alan tanıtım yazısında, 4. tura geçmeyi başaran tek türk takımı olan gençlerbirliği'nin, parma'yı saf dışı bırakarak avrupa futbol kamuoyuna "konuşma konusu verdiği" belirtildi. gençlerbirliği'nin başarısının, türkiye'nin geleneksel futbol devleri galatasaray, beşiktaş ve fenerbahçe'yi gölgede bıraktığı belirtilen yazıda, "avrupalılar için gençlerbirliği, adı telaffuz edilmesi zor bir takım. son sonuçlar gösteriyor ki adının telaffuzu kadar sahada yenilmesi de zor bir takım" ifadesi kullanıldı.