beşiktaş başkanı yıldırım demirören, tff'yi seçime çağırdı. demirören "gerekirse verilen önergeyi geri çekelim, seçim kararı alalım" çağrısında bulundu. demirören, sarı kırmızılı takımın ankaragücü'nü 8-0 yendiği tartışmalı maçı hatırlatarak, "şerefli ikincilik şampiyonluklardan daha değerlidir" dedi.
demirören kürsüye çıktığında herkes ne diyeceğini merak ediyordu. ancak o ilk oku galatasaray yöneticilerine gönderdi. beşiktaş başkanı, sarı kırmızılı takımın temsilcilerinin gözünün içine baka baka adeta şike suçlaması yaptı..
demirören, "süleyman seba, "şerefli ikincilik" lafını 8-0'lık galatasaray - ankaragücü maçından sonra söyledi. ben konuşmayacaktım ama altay kulübü başkanı'nın sözlerinden sonra konuşma kararı aldım. dur kardeşim, dur ve yerini bil.. 3 temmuz'u kimse beklemiyordu. o günlerde murat özaydınlı, aydınlar'ı arayıp işin gecikmesini rica etti olmadı. kimse olacakları beklemiyordu. hepimizin hedefi en kısa sürede karar almaktı. alınacak karar kişileri memnun etmeyebilirdi. maalesef fenerbahçe'mizin adı bu olayda herkesten çok geçiyor. çünkü reyting adına oluyor bunlar. hayır, 8 takım bu sürecin içinde. bugünü milat olarak görmeliyiz. başkan ve yönetim kurulu bugünlere iyi niyetle geldi. ancak verilen önerge doğru bir önerge değil. gerekirse verilen önergeyi geri çekelim, seçim kararı alalım. çocuklarımız neden hala kavga bitmedi diyecek. bu sürecin doğrusu mahkeme sürecini beklemektir. adli sürecin sonucu beklenmelidir."
galatasarayın 8 gol atması gerekirken 8 gol attığı maç..1987'nin tekrar oldu...yazıklar olsun. başka da bir şey söylemeye gerek yok 100 yıl geçse de unutulmayacak maç. uğur dündarın meşhur lafını bu maça uyarlıyorum..gelecek nesiller sizlerim mezarına tükürecek..
cnn türk'te yayınlanan "aykırı sorular" programına katılan fenerbahçeli eski futbolcu kemalettin şentürk, gençlerbirliği'nde oynarken 1992-1993 sezonunun son haftasındaki beşiktaş maçı öncesi galatasaray'dan teşvik primi aldıklarını iddia etti.
söz konusu maçı beşiktaş 3-1 kazanmıştı. aynı anda oynanan galatasaray-ankaragücü karşılaşmasını ise sarı-kırmızılı takım 8-0 kazanmış ve averajla şampiyonluğa uzanmıştı.
bu bilgi yazılana kadar 1. futbol liginde sadece 1 kez yaşanan ve evsahibi takımın gol atamadığı, deplasman takımının ''8'' gol attığı yani ilk ''0-8'' lik skorun yaşandığı ilk maç bu maçtır.
miras ali murat hamarat 30/05/2014 11:11:00 am birgun.net
adam hasta manchester unitedlı’ydı, arsenal bir nevi kumraldı. tabii ufaklık gitti, liverpool’u seçti. bir gün yatak döşek yatan babasının karşısına camianın efsanevi hocaları bill shankly, bob paisley ve joe fagan ile dikildiğinde, oğlan henüz 16 yaşındaydı. baba ispanya’da real madrid’i seviyordu, çocuk barcelona’da karar kıldı. almanya’da bayern’e karşı onun sağlığında bir takım bulamadı. zaten sonrası da...
“sizin hiç babanız öldü mü? benim bir kere öldü, kör oldum,” diye başlar ya cemal süreya’nın unutulmaz şiiri, işte böyle bir gün 30 mayıs benim için. evde hâlâ durur 31 mayıs 1993’ün gazetesi, arkasında galatasaray’ın şampiyonluk haberi, ortasında bir cenaze ilanı…
evet birçoklarınızın sarı-kırmızılıların ankaragücü’ne deplasmanda sekiz gol attığı gün olarak anımsadığınız, zalad üzerinden espriler yaptığınız 30 mayıs 1993’ü hiç unutamadı bu satırların yazarı. zira hasta galatasaraylı babası can çekişirken gelen şampiyonluk haberine son bir tepki gösterdikten kısacık bir süre sonra gözlerini kapatmıştı, bir daha açmamak üzere.
ne rüyasında görse inanmayacağı uefa kupası’nı yaşadı, ne oğlunun bir yazısını okuyabildi. tek gördüğü çocuğunun kendi gönül verdiği takımlar dışındakilere meyil etmesiydi. tabii delikanlı liverpool’dan önce manchester united tarihini okuyup hatmetmişti.
oğlunun adını metin oktay koymak isteyecek kadar taçsız kral’a aşıktı fakat lefter’e pek hayrandı. baba için rakip öteki değil, sahadaki oyunun anlamıydı. ordinaryüs’le büyükada’da futbol oynadığını ağlayarak anlatmıştı. kim bilir, ufaklık o öyküyü kaç kere dinlemişti. ama söylemeye gerek yok, o da en çok hayatta babasını sevmişti.
george best’i sahada izlediği günü saniyesi saniyesine hatırlayacak kadar bu oyuna aşık bir babanın uzaktaki çocuğuyla iletişim kurma biçimiydi futbol. birbirlerini sadece tatillerde görebiliyorlar, penaltı çekişiyorlardı. nedense hep oğlan kazanıyordu...
noktasızlığı coşkusundan, içeriği derinliklerden menkul cümlelerin idrak edilebileceğinden bir an olsun şüpheye düşmeksizin, o kadar öykü anlatıyordu ki oğluna, o çocuk için giderek meşin yuvarlak bir yaşam biçimi halini alıyordu. ufaklık daha ilkokulda rüyalarını süsleyen metin, lefter, puskas, best, matthews, garrincha gibi devlerin peşine düşüyordu. birçok hikâye kaybolsa da bazıları birikiyor; biriktikçe sapılan başka patikalar bambaşka diyarlara götürüyordu...
bir gün önce yeni sincanspor sahasında nevşehirspor'u bileğinin hakkı ile yenip 3. lig şampiyonu olmuştu.şike iddialarının kol gezdiği o günlerde kale arkası gecekonduda sarı lacivert bayraklarımızla tribündeki yerimizi almıştık. bu maçta şımarık galatasaray'a ders verip puanı yada puanları alıp cebimize koyacağımıza emindik. kalede zalad oldukça güven veriyordu.... o da ne maç başlar başlamaz gs atakları sağlı sollu bizi bunaltmaya başladı. derken diğer şampiyonluk adayı bjk istanbul'da kendi seyircisi önünde 1-0 yenik duruma düşünce gs iyice iştahlandı. maçta goller leblebi gibi gelmeye başladı. ilk yarı 5-0 bitti. o yıllarda yayın hayatına başlayan ilk özel televizyon olan interstar'ın itici sunucusu bülent karpat maç esnasında gecekondu tribinü önüne röportaja gelince kafasına yağan plastik su şişeleri ile dumura uğradı... maç, hayatımda en berbat anlardan biri olarak hâla hafızamda tazeliğini korur...