bu maçın skoru kadar benim macın oynandığı gün ve o günü takip eden günlerde yaşadıgım anlarda kendi acımdan ilginçtir.
ramazan ayına girmeden önceki son pazar günü oldugundan ablam rahmetli babama press yapmıştı ve hafta sonu piknige gitme konusunda babamı ikna etmişti o yıllarda keçi besledigimiz için babam mactan bir gün önceki cumartesi günü gazel (yaprak) toplamamı istemişti pazar günü piknige gidecegimizi ve hayvanların ac kalmaması için bunu yapmam gerektigini söyledi babama tepki gösterememiştim ama ablama bayagı bir kızmıştım.
kagıthanede bulunan levazım okulunun orada bir kaç cuval gazel(yaprak) toplayıp kerdeşimle beraber eve geri dönmüştük.
pazar günü belgrat ormanında piknik yaparken radyodan herkez mac dinliyordu galatasary 4-1 öne gecince cok sevinmiştim .fakat daha sonra fenerbahçe macı 4-4 yapmıştı ve inanılır gibi değildi.
akşam eve döndügümüzde arkadaşların örnektepede yeni acılan yazlık sinamaya gideceklerini duydum bende gitmek istedim babam izin vermedi fakat ben ne yapıp edip akşam sinamaya gittim yazlık sinemada bile bu macın muhabbeti vardı saat gece yarısını gecmişti ve tam 9 arkadaştık eve kadar yürüyemecegimizi ve bir taksiye binmemiz gerektigini ve kendimi iyi hissetmedigimi söyledim 9 kişi tıkış tıkış bir taksiye bindik adete taksinin içinde nefes alamıyorduk bizi 9 kişi o taksiye bindiren taksi şöförünün anlayışını hala unutmam.
eve geldigimde nasıl uyudugumu hatırlamıyorum bile anında uyumuşum sabahleyin işe gidecektim fakat gün boyu piknik birde üzerine yazlık sineme derken üşütmüşüm ve hastalandım 3 gün evde hasta yattım.
evde hasta yatarken o,yıllarda trt radyosunda sabah saat 10,da radyo tiyatrosu vardı ve hasta yatagımdan saatleri ayarlama enstitüsü diye bir radyo tiyatrosu dinlemiştim.
daha sonraki günlerimde işe gittigimde iş yerindekiler bana 4-1 den 4-4 dönen maça dayanamadıgımı ve maçın beni hasta ettigi konusunda benimle maytap gecmişlerdi.
dün dört dörtlük fenerbahçe - galatasaray maçı eski istanbul'un geri gelmez güzelliklerinin içinden fışkırmış bir yeni klasikti.
hangi tenkitle bu lezzeti bozmaya çalışırsanız çalışın,pazar günkü maç bana 30 yıl öncesinin tramvaylı yürüyen yemyeşil bir istanbul'un usta futbol örneklerini anımsattı.
iki takım kalecisinin kabul günü düzenlediklerini diyene eyvallah, stankoviç'in defansta "adam adama markaj" gibi türkiye'de hiç oynanmaması gereken bir ateşle oynadığını vurgulayanlara peki, f.bahçe'nin maç sonuna kadar saha içinde bu yanlıştan uyanmasını ileri sürenlerin öfkesinede kabul.
bu olunca yanlışlıklarla dolu maça, maşa tutup hep hata kaldıranlara karşılık ben gollü müsabakalar susuzluğuna yakalanmış biri olarak 30 yıllık banyosuzluğumu giderdim.
nasıl o cenlet topkapı'yı,nasıl o benzersiz carpıcı mesire yerini, fabrikaların,e-5 yolunun betonuna gömmüşsek,nasıl silivrikapı'nın av tepe'nin o inçirli-üzümlü dünyasını tuğla ile bombalamışsak,doğa ile arsa ile birlikte maharetini ve vuruculuğu türlü çeşitlisini kaybetmiş insan ayaklarından da golle tanışmayanları yıllar yılı futbolcu yapmıştık.
işte pazar günkü maç o vuruş beceriksizliğini,o şut at atma açemiliğini o topa vurma güvensizliğini kaybetmiş futbolumuzdan açan bir eski istanbul maçı idi.
o vuran ayaklara sağlıklar dilerim.isterdim ki maçtan sonra fenerbahçeli taraftarlarla galatasaraylı taraftarlar kol kola girsinler,mecidiyeköy'den taksim'e kadar kendi hırslı sloganları yerine futbolun müşterek şarkısını söylesinler.çiçek pasajında bira bardaklarını,her hıncı stadda bırakarak sevecenlik ve insan kokan bir inançla kaldırıp birbirlerine vursunlar.
olmuyor...yeni istanbul'da tek tük eski istanbul maçları oluyor da yeni istanbul'da o eski istanbul'daki taraftar ve insanlık beraberliği kurulamıyor.
demek mecidiyeköy'de eski dutluklar ve inçir ağaçlarıyla birlikte eski insanlar da kesmişler,yazık...
özkan sümer’in galatasaray’ı bıraktığı haberini okurken içimizin burkulduğunu itiraf etmek isteriz. aynı saatlerde istanbul'un çok başka bir semtinde biz bir basın toplantısı yapmak zorunda olduğumuz için bu veda anında bulunamadık. bulunsak, bunları sümer’in yüzüne söyler, yanaklarından öper. «güle güle hocam. ama bir gün gene bekleriz» derdik.
özkan sümer galatasaray’dan gitmesi gerektiği için gitti. ama bu bir gün geri dönmeyecektir anlamına gelmez. gelecektir ve geldiğinde galatasaray’ı en büyük zaferlere koşturacaktır. buna yürekten, inanıyoruz. çünkü, bundan önce de defalarca yazdık, pasaportunda «türk vatandaşı» yazan futbol hocalarının içinde özkan sümer’in yeri 1 numaradır. bir koca sezon boyu hatalarını durmadan yazdık. artık dönülmez noktaya geldiğini gördüğümüz için ayrılmasını istedik. istedik ki, «güle güle» dediğimiz zaman ardına «gene bekleriz»i yürekten ekleyecek halimiz olsun. hoca ilk kez en doğru kararı verdi ve işi uzatmadı.
toplantıda söylediklerini gazetelerde okuduk, izleyen arkadaşlardan dinledik. sanırız yaptığı tüm hataları kendisi de anlamış ve kabullenmiş bulunuyor. galatasaray’a ilerde bir gün gene gelirse, artık o küçük kasaba hocası değil, büyük takımın büyük teknik direktörü olarak görev yapabilir. öfkelerine, inatlarına yenilmekten kurtulduğu, futbolcuları aşağılayıp, daima kendisini öne çıkarmak arzusunu yendiği ve büyük takımın ancak büyük ve yaratıcı oyuncularla doğabileceğini gördüğü gün (ki bugün artık bu gerçeği kabullendiğine inanıyoruz), galatasaray kendisini daima zaferden zafere götürecek bir teknik adama kavuşacaktır.
çünkü özkan sümer, futbolu en iyi bilen ve öğreten adamlardan biridir. rakibinden yerli yersiz korkmadığı zamanlarda verdiği taktikleri ve bu taktiklerin sonucu galatasaray’ın oynadığı seyrine doyulmaz avrupa futbolunu yakından biliyoruz. orta üçlüden kaçan bir adamın eklenmesi ile dörtlenen forvetin, tıpkı voleyboldaki gibi dönerek oynayışının rakip savunmayı nasıl aciz hale getirdiğini kaç kereler gördük.
özkan hoca kendi yarattığını kendi yıkmak yanlışına düşmeseydi, bugün galatasaray hem türkiye liginde açık puan farkı ile şampiyon, hem de avrupa kupasında en az yarı finalistti.
sümer, 1982 - 83 sezonunun analizini başından sonuna çok sakin bir kafa ile yapar, hatalarını ve sevaplarını birbirinden ayırmayı başarır ve hele hele bu hatalardan kendisini arındırabilirse, türk futbolu avrupa takımlarının bile peşinden koşacağı bir hocaya sahip olur. biz sümer’in bunu başaracağına da inanıyoruz.
«güle güle özkan hoca. fazla gecikmeden gene dön.. seni özlemle bekleyeceğiz inan!.»
5.haziran.1983 - 34 sene önce bugün fenerbahçe, 4-1 geriye düştüğü lig maçında galatasaray ile 4-4 berabere kaldı. ali sami yen stası'nda, 35.503 biletli seyircinin 10.670.300 lira ödeyerek izlediği ve yusuf namoğlu, yüksel okçuoğlu, sabri çelik hakem üçlüsünün yönettiği karşılaşmada ev sahibi galatasaray, haydar erdoğan - raşit çetiner, ali çoban, mustafa ergücü, ahmet ceyhan (dak.46 ahmet keloğlu) - cengiz yazıcıoğlu (dak.47 bahattin saykaloğlu), cüneyt tanman, bülent alkılıç - mirza sejdic, sinan turhan, tarık hocic; fenerbahçe ise yaşar duran - erdoğan arıca (dak.52 sedat karaoğlu), alpaslan eratlı, onur kayador, cem pamiroğlu - osman denizci, müjdat yetkiner (dak.50 mustafa arabacıbaşı), mehmet hacıoğlu - arif kocabıyık, selçuk yula, özcan kızıltan kadrolarıyla mücadele ettiler.
maça galatasaray golle başladı ve sarı-kırmızılılar 10.dakikada mirza sejdic'in golüyle 1-0 öne geçti. 14.dakikada özcan kızıltan skora dengeyi getirdi. ancak sahada fırtına gibi esen ve ezeli rakibini adeta sahadan silen galatasaray, 16.dakikada bülent alkılıç, 29.dakikada sinan turhan ve 48.dakikada da tarık hocic'in golleriyle 4-1 öne geçti. ali sami yen stadı tribünlerini dolduran 20.000 ve maçı radyodan dinleyen milyonlarca fenerbahçeli taraftar şoktaydı. o yıllarda derbilerin 0-0, 1-0, en fazla 1-1 bittiği göz önüne alınırsa, maçın bitmesine 42 dakika kala yakalanan 4-1'lik skor, sarı-lacivertli taraftarları haliyle ürkütüyordu. bu arada galatasaray tribünlerinde fenerbahçe bayrağına sarılmış bir tabut, elden ele dolaştırılmaya başladı.
her şey sarı-kırmızılı takımın lehine giderken, maçın bitmesine yarım saat kala onur kayador'un golü bir anda işleri tersine çevirmişti. 67.dakikada özcan kızıltan, 71.dakikada da mehmet hacıoğlu'nun golleri galatasaray tribünlerinde soğuk duş etkisi yaratmıştı. hele son dakikalarda bir fenerbahçe akınında top üst direğe çarpıp sekmeseydi, tarih bir başka hikayeyi kaleme alıyor olacaktı....
maçtan sonra galatasaray teknik direktörü özkan sümer istifa ettiğini açıkladı.