istanbulda 1907 yılında kurulan fenerbahçe spor kulübünün forması san - lâcivert olup, türkiye liginde 4 defa 1959, 1961, 1964, 1965 yıllarında şampiyon olmuştur. fenerbahçe, ayrıca istanbul amatör liginde 1912, 1914, 1921, 1923, 1930, 1933, 1935, 1936, 1937, 1944, 1947, 1948 yıllarında, istanbul profesyonel liginde 1953, 1957, 1959 yıllarında, amatör türkiye şampiyonasında 1933. 1935, 1944 yıllarında. amatör milli kümede 1937, 1940, 1943, 1945, 1946, 1950 yıllarında şampiyon olmuş. amatör istanbul şildini 1930, 1934, 1938, 1939 yıllarında. amatör istanbul kupasını 1944 yılında. amatör başbakanlık kupasını da 1945, 1946, 1950 yıllarında almıştır.
fenerbahçe, avrupa şampiyon kulüpler turnuasına türkiye şampiyonu adıyla 3 defa katılmış ve şu neticeleri almıştır:
* 1959-60 da csepel (macar) 1-1, 3-2 yenerek tur atladı. ogc nice (fransa) 2-1, 1-2, 1-5 yenilerek elendi.
1964-65 de dws (hollanda) 1-3, 0-1 yenilerek elendi.
fenerbahçe ayrıca 1 defa 1963-64 yılında türkiye kupa finalisti adıyla avrupa kupa galipleri turnuasına katılmış ve ilk turda petrolul ploesti (romanya) 4-1, 0-1 yenerek tur atlamış, ikinci turda f.c. linfield (irlanda) 4-1, 0-2 yenerek yine tur atlamış, üçüncü turda mtk (macaristan) 0-3, 3-1, 0-1 yenilerek elenmiştir.
anderlecht
brükselde 1906 yılında kurulan royal sporting club d’anderlecht'in forması mor -be beyaz olup, belçika liginde 11 defa 1947, 1949, 1950, 1951, 1964, 1956, 1956, 1659, 1962, 1964. 1965 yıllarında şampiyon olmuştur.
r.s.c. anderlecht, avrupa şampiyon kulüpler turnuasında belçika şampiyonu adıyla 5 defa katılmış ve şu neticeleri almıştır:
* 1955-56 ilk turda mtk (macaristan) 3-6, 1-4 yenilerek elendi.
* 1956-57 ilk turda manchester united (ingiltere) 0-2, 0-10 yenilerek alandı.
* 1959-60 ilk turda glasgow rangers (iskoçya) 2-5, 0-2 yenilerek elendi.
* 1962-63 ilk turda real madrid (ispanya) 3-3, 1-0 yenerek tur atladı, ikinci turda cdna (bulgaristan 2-2, 2-0 yenerek tur atladı, üçüncü turda f.c. dundee (iskoçya) 1-4, 2-2 yenilerek elendi.
* 1964-65 ilk turda bologna (italya) 1-0, 1-2, 0-0 kur'a neticesinde tur atladı, ikinci tur da liverpool’a 0-3, 0-l yenilerek elendi.
stad ilgililerinin bulunamaması yüzünden elektrikler yakılmadı. antrenör sinibaldi: «her halde fas ayarı bir futbolunuz var galiba» dedi
togay bayatlı
fenerbahçe’nin rakibi anderlecht dün gece mehtap ve kâğıt meşalelerin altında antrenman yaptı.
saha kenarında belçikalı ve türk basın mensuplarının esprilerine sebep olan bu antrenmanda sahada futbolcular birbirlerini bulamadıkları gibi saha dışında bu işin mesulü de bulunamadı. gerek fenerbahçe ve gerekse stad ilgililerini aramak için belçikalılar gazetelere ilân vereceklerini bildirirlerken sanki bu durumun sorumluluğu üzerimizdeymiş gibi biz bütün türk gazeteciler de stadın karanlığı içine kaybolduk, gömüldük adeta...
ancak bu maçın ön cephesinin bir başka enteresan tarafı daha vardı. o da anderlecht'in mağrur antrenörü sinibaldı’nin türk futbolünü fas futbolu ile hem ayar tutan şu sözleri idi: «türk futbolünü pek tanımasam da fas ile ayni klâsda olduğunuzu tahmin ederim. fenerbahçenin ise ingiliz antrenörüne rağmen pek başarılı futbol oynamadığını biliyoruz. mevsim başında form tutmuş olmamız sebebiyle bu maçın favorisi sayılırız.»
acı espriyi yapan mithatpaşa stadının karanlığından sıyrılıp da alelacele soyunma odasının yolunu tutan misafir futbolculardan biri hayatında belki ilk defa ayışığı altında antrenmana çıkan anderlecht'in gözlüklü kaptanı jurion'du.
kendisine soruyoruz: «yarın gece fenerbahçe'yi yenecek misiniz?»
«buradaki umum kanaat fenerbahçe'yi yeneceğimiz merkezinde galiba, öyleyse yarın gece galip geleceğiz demektir. yalnız fenerbahçe'nin çok meşhur futbolculara sahip olduğunu duydum. şeref, yaşar, birol gibi. onlar oynamıyorlar mı yoksa?» diyor jurion.
aklımıza gelmişken sormaya devam ediyoruz: «gözlük takmadan bir maça çıkabilir misiniz?»
«tabii. pek çok maça gözlük takmadan çıkarım.»
«ya maç esnasında gözlükleriniz düşüp kırılırsa?»
«gözlüklerimin motorsikletçi gözlüklerindeki gibi bağları var. düşmelerine imkân yok.»
«pekiyi hayatınızda kafa ile gol attığınız oldu mu?»
«pek çok maçta kafa ile gol attım. ve gözlüklerime de hiçbir şey olmadı.»
diğer arkadaşlarının aksine çok mütevazı görünen kaptanla soyunma odasının kapısına kadar gelmiş oluyoruz bu arada. müsaade istiyor jurion. son bir cevap diyoruz. «yarın gece fenerbahçe’ye siz da gol atacak mısınız?»
gülümseyerek cevap veriyor: «şayet ışıklar yanarsa.»
hava raporları dehşet veriyor herkes «eyvaaah!» diyor: belçika’dan fırtına geliyor... şimşek gibiymiş hafları, yıldırımmış ileri safları, real'i bile elemişler, «istanbul'da cami sayısınca gol atarız» demişler... okutmuşlar demek ki, minarelerdeki paratonerleri.. nasıl da çekmişti toprağa, puşkaş'ları, bozsik'leri!.. daha daha niceleri.. çekemez miyiz şimdi de ayni çimsiz toprağa, anlı şanlı anderlecht'leri? geçmiş zaferler misâli. düşünüyorum da mithatpaşa’da bu geceki hâli coşkun tempolarla yerden arsa iş bakar baştaki bir marşa... ercan keser, şükrü vurur. ismail de var ziya atar. şeref sürer. ogün ortalar. hazır ol gole nedim! azmedersek yeneriz, dedim. evet, inandık. inanıyoruz olmaz’ı olur'a çevirmeğe.. mithatpaşa'da reklâmı bol anderlecht‘i devirmeğe... sağdan pas, soldan orta, kaleye yol... bir kafayla, bir voleyle, bir de bomba sol... alkış için bekliyoruz fenerbahçe'yi... haydi şenol, haydi birol, haydi
fenerbahçe antrenörü oscar hold, kulüp başkanı ismet uluğ'a bir mektup göndererek görevine müdahale edildiğini bildirmiştir.
7 maddelik bir muhtıra halindeki mektupta holl, «geçen seneki yetkilerin kendisine tanınmasını istemekte ve müstakil olarak çalışmama imkân verilmezse, gazetelere ilân verip bir antrenör arayınız» demektedir.
hold, dış tazyikler karşısında rahat çalışmaya fırsat bulamadığını da kaydetmiş ve bütün durum de değişmediği takdirde fenerbahçe’deki görevine yeni bir antrenör bulununcaya kadar devam edebileceğini ve memleketine döneceğini açıklamıştır.
yetkili adamlar, haftalardır devam eden anlaşmazlığın su üstüne çıkışı karsısında demeç vermekten kaçınmış ve karışıklığın anderlecht maçından sonra kesin bir hal çâresine bağlanacağını söylemekle yetinmişlerdir.
anderlecht takımının canavar gibi bir sağbeki, fırtına gibi iki açığı, dinamo gibi iki insaydı ve balyoz gibi vuran bir santrforu var.
bunu, hold'un getirdiği anderlecht - espanol maçının filminden öğrendim. 4-2-4'ü tribünden bakınca görülebilecek kadar hakikaten güzel tatbik ediyordu belçikalılar. hele, ikinci yarıda mozambikli sağhafın yerine giren hanon yok mu, felâket bir şeydi. bütün akınları o tanzim ediyor, gözlüklü jurion ile birlikte rakip defansı hallaç pamuğu gibi atıyordu. ingiliz hoca, elbette ki, talebelerine anderlecht için gereken reçeteyi vermiş olmalı. kezâ filmi defalarca seyreden fenerbahçeli futbolcuların herbiri de rakiplerini tanımışlar ve nasıl hareket edeceklerini kafalarına yerleştirmişlerdir. artık anderlecht onlar için yabancı bir rakip değildir.
işte hakikaten zor bir rakibe karşı bugün de fenerbahçe bütün varını yoğunu ortaya koymak zorundadır. son haftalarda dökülen sarı - lâcivertlilerin enternasyonal temaslarda akılları durduracak kadar güzel oyunlar çıkardıkları bir vakıadır. bunun tekrarını beklemek hepimizin arzusudur.
- ya sen, ya siz, ya sizler hangi taraftansınız hemşehrim?..
- vefa’dan, topkapı'dan, istanbulspor'dan, izmir'den, ankara’dan, hasköy'den, beykoz'dan, anadolu’dan veya ayvansaray'dan... yenibahçe’den, paşabahçe'den, ama bu gece hepimiz fenerbahçe'den...
........................
...«ve bizler mi? gözümüz açtığımızda sevdiğimiz, geçtiğimiz sarı - lâcivertteniz. bizler de fenerbahçe'den geldik» diyeceklerdir.
anderlecht belki bin tane van hirst, bin tane jurion, bin tane heylens bulur. ama, değil, milyonları. milyarları dökse bu seyirciyi, bu seyircinin tekini bulamaz!..
fenerbahçe, fenerbahçelilerin değildir. her alanda olduğu gibi, sporda da bâzı kurumlar bir yere varınca artık kendi kendileri olmaktan çıkar ve «millileşirler».
fenerbahçe, ister şampiyon olsun, ister olmasın, türk sporunda hepimziin olmuş birkaç kurumdan biridir. eee!.. bir de şampiyonluk ünvanını ve göğsünde temsilcilik ay-yıldızını taşıyorsa...
kafalarına şişe atmamızdan korkanlar, camilerimiz kadar gol atacaklarını söyleyenler bilmelidirler -ve bilmiyorlarsa bu akşam öğreneceklerdir- ki: fenerbahçe bu akşam türkiyedir. zorlanmadıkça kural dışına çıkmayan türk, evinde misafire hakeret etmez ve kendisiyle alay edildiğini hissederse gücünün sınırı yoktur.
bugün bunların hesabını çıkararak değiliz. söyleyeceğimizi söyledik...
bu gece tepeden tırnağa, sırılsıklam fenerbahçeliyiz hepimiz... ne bir kartal, ne bir kaplan yok içimizde. yalnız kanaryaların tatlı sesini duyacağız. bence talihsiz bir takım anderlecht... fenerbahçe ile, beraber bütün türkiyenin kalbiyle oynayacak bu akşam... tek kalb, tek renk .. fenerbahçe ve sarı - lâcivert...sizlere güveniyoruz... her zamanki gibi yüzümüzü akçıkaracaksınız. o kadar. haydi fenerbahçe!
belçika şampiyonunun uyutucu oyun taktiğine kendini kaptırsan sarı - lâcivert'liler iki büyük fırsatı da kullanmayınca galibiyeti kaçırdılar. sahanın en iyi oyuncuları f. bahçe sol hafı a. ihsan ve ismail'di...
kahraman bapçum
hareket halinde onbir adam... topu aldığı zaman güç hareketleri çabuk ve kolay yapabilen onbir adam... top tutan, top tutarken inanılmaz rahatlık içinde olan onbir adam... istanbul'a defans yapmak için gelmiş onbir adam... ve defansın «oynayarak zaman çalmak» olduğunu bilen onbir adam».
ilk devredeki anderlecht bu idi.
durum ikinci devrede biraz değişecekti. işin bitmekte olduğunu acı acı gören fenerbahçe için yapılacak tek şey vardı. oyunu rahat bir tempo ile yürüten rakibi didikleye didikleye saldırmak. bastırırken bile adam adama mücadeleden kaçmamak. işte ikinci devrede bu çareyi şuurlandırmış gibiydi fenerbahçe... ama teknik üstünlüğü altedecek fizik de yoktu ki türkiye şampiyonlarında... sadece «birşeyler yapmak» gerektiğini bilen ama yapamayan onbir adamdı fenerbahçe...
kim kazandı?
simdi tartışmak boşunadır: acaba dün gece fenerbahçe bu takımı yenemez miydi? ama reddetmek imkâm yoktur: 90 dakikanın 70 dakikasını misafir ayakları arasında geçirdi top.
fenerbahçe gol atmak, skor farkı alabilmek için çıkmıştı sahaya: başaramadı... anderlecht, zaman çalmak için çıkmıştı sahaya: zamanın çoğunu ustalıkla, bir kısmını da fenerbahçenin acemiliği ile kaptı gitti...
maçın temelinde yatan gerçek bundan ibaretti.
oyun...
top daha çok orta sahada oynanıyordu. jurion, kialunda ikilisinin dikkati çeken yumuşaklığı ile bu bölgeye anderlecht hâkim olmuştu fenerbahçe'nin saldırdığı ikinci devre başlarında oyun anderlecht kalesine doğru yatacak, bu defa da ortadaki alanda ali ihsan parlayacaktı. oyun böylece boşlukta sallanan bir balon gibi kaldı.
ve top, kaleleri o kadar az ziyaret etti ki... 10 uncu dakikada aydın’ın sıyrılıp yuvarladığı topu, nedim'in ortaya atışı. şenol’un kafasını buluyor. ama kaleye kadar gidemiyordu.
anderlecht kalecisi ancak 40 ıncı dakikada göründü: birol’un sağdan yaptığı endirekt vuruşla. ileri deplâse olmuş ercan yükselerek kafa şutunu atıyor, şandellenen topu trappenlers kornere yumrukluyordu.
ikinci devrenin dördüncü dakikasında aydın, 10 uncu dakikasında nedim sadece yavaşlıkları yüzünden iki fırsatı kullanamadılar.
70 ve 82 nci dakikalarda ercan kalecisine iki «belâ» hediye etti. lüzumsuz, zamansız ve beceriksiz bir geri pasına hâzım atik davranarak fırlıyor ve stockman'dan önce yetiniyordu. bir de ters kafa vuruşu yaptı ercan, hâzım onu da stockman’ın ayakları arasından aldı.
fenerbahçe bu maçı kazanamaz mıydı? bu konuyu ortaya koyarken anderlecht'in, düşündüğü herşeyi yapmış olduğunu, unutmamak lâzım.
neticeye sevinen anderlecht'lilere mukabil çok üzgün görünen f. bahçe'liler, "iki mühim fırsatı kaçırmasydık, belki de galip gelirdik" dediler
«brükselde en az iki golle fenerbahçeyi eleyeceğiz.»
bu sözleri söyliyen anderlecht'in avrupa çapındaki soliçi van himst soyunma odasında bütün diğer arkadaşları gibi memnun ve mes'ut giyiniyordu.
takımın şöhretli antrenörü sinibaldi ise «bu tam istediğim bir netice oldu», derken maç hakkındaki düşüncelerini de şöyle açıkyordu:
«anderlecht hiç de başarılı bir oyun oynamadı. fakat bunda en büyük rolü sahanın kötülüğü oynadı. maçın son onbeş dakikasında türklerin kondisyon durumu zayıfladı ama bu bizim rizikoya girip ofansif oynamamızı icap ettirmezdi. ancak brüksel'de fenerbahçe hanon'lu anderlecht'i karşısında bambaşka bulacaktır. bizde verbiest sizde ise ali ihsan sahanın yıldızları idi».
kulüp başkanı albert rowens «bu işi burada bitirdiğimizi zannediyorum.» derken takım kaptanı jurion ise «burada gol atmak nasip olmadı. ama brükselde bol gollü bir maç bekliyorum. fakat bizim gol adedimiz söz veriyorum, fenerbahçeden daha fazla olacaktır» diyordu.
f. bahçe’de üzüntü
fenerbahçe antrenörü oscar hold, maç hakkında fikrini soranlara, «çok fena, çok fena» diye cevap veriyordu.
ingiliz hoca yine futbolcularından şikâyetçi, yine isteğinin yapamadığından dertliydi. hold, «iştediğim gibi topa girmediler, istediğim gibi ver-kaç’lar olmadı. bunun sebeblerini bir türlü anlıyamıyorum, iki mühim fırsatı kaçırmasaydık netice hepimizin yüzünü güldürecekti. ali ihsandan memnunum» şeklinde konuştu.
soyunma odası oldukça kalabalıktı. bazıları beraberliği kutluyor, bazıları da brükseldeki maçı şimdiden düşünüyordu. brükseli düşünenlerin çoğunluğunu futbolcular teşkil ediyordu. sakat olduğu için oynayamıyan kaptan şeref, üzüntülü üzüntülü. «anderlecht'in iyi futbol oynadığı belçikada işlerinin zor olduğunu» söylüyordu.
maçın 73. dakikasında anderlecht solbekini ekarte ederek gol pozisyonuna giren fenerbahçeli ogün bir elle kasığını tutuyor, bir eliyle de başına vuruyordu. ve sonra. «ah ah su kasığım beni mahvetti.» diye şikâyet ediyordu. ogün, bu fırsatı «maç sırasında artan sancısından istediği gibi ayağına hükmedemediği için kaçırdığını» sözlerine ekliyordu.
doğrusu gerek fenerbahçe ve gerekse türk seyircisi bizi utandırdı.
fenerbahçe'nin hırçın, sert ve faullü oynadığını, türk seyircisinin ise hiç de centilmen olmadığını söylemişlerdi bize... oysa sahada gördüğüm fenerbahçe onbiri çok teknik ve ne yaptığını bilen futbolculardan kurulu idi. hele topla yaptıkları şahsi hareketler parmak ısırtacak kadar güzeldi. türk seyircisi ise, belçika’da bile rastlanmıyacak kadar futboldan anlayan centilmen bir topluluk.
maça gelince: fenerbahçe forvetleri şayet topa ne zaman ve nasıl vurulacağını bilselerdi, sahadan galip ayrılmaları pek kolay olacaktı. işte, fenerbahçeliler bunu başaramadılar... orta saha hakimiyetini anderlecht'e kaptırdıkları gibi onların oyununun da tesiri altında kaldılar.
ancak, türk sporseverleri dün gece hakiki anderlecht'i seyredemediler. sarı - lâcivertlileri belçika'da bekliyecek anderlecht şüpheais bu kadar beceriksiz ve ağır olmıyacaktır.
sözün kısası, anderlecht istanbul'da tur atlamıştır.
galata kulesi gibi gözlerimizde büyülttüğümüz anderlecht takımı meğer bostan kuyusuymuş... o fırtına gibi iki açık, o jurion, van himst insayd ikilisi, sağbek heylens yok oluverdiler sahada. belki toprak zemini beğenmeyecekler, belki ışık tertibatına lâf atacaklar. ama ne olursa olsun ayni takımda ayni forma altında bir santrhaf verbiest seyrettik ki, değme gitsin..
anderlecht, kabul etmek gerekir ki, beraberlik için sahaya çıkmış. topla friz yapmaları ve kendi ceza sahası içinde dolaşmaları, pek ender kontrataklarla netice aramaları, bu görüşümüzü teyid eder saırız. gerçekten belçika şampiyonu ateşli seyirci karşısında bu yolu tercih etmekte haklıdır. kupa maçında, hele yabancı bir sahada beraberlik almak, ikinci turun eşiğine adım atmak demektir. ancak, şunu kaydedelim ki, anderlecht takımı biç bir zaman yıllarca evvel seyrettiğimiz ne bir real madrid, ne bir inter ve ne de bir milân... avrupa'da birinci sınıf değil, üçüncü sınıf bir ekip. f. bahçe son haftalardaki dökülüşüne kıyasla bu karşılaşmada daha iyi oynadı. iki ağır adam nedim ile şenolun yan yana konuluşu, birol'un lüzumundn fazla fantaziye kaçışı. aydın ogün'ün işletmeyişi ve «pıt... pıt..» futbole dönüşleri rakiplerinin işini kolaylaştırdı. fener defansının başarılı gözükmesi, anderlecht'in müdafaa oyununa başvurmasından ileri gelmiştir. anderlecht antrenörü sinibaldi ayağının tozu ile hava alanında «herhalde futbolunuz fas futbolünden ileri değil» demiş. bu acı fakat gerçeğe yakın bir söz. ama belçika futbolu da o gözlerde büyültülecek «ahım şahım» bir futbol mu? snibaldi eğer bunu böyle kabul ediyorsa biz de kendisine son günlerde moda olan ismet paşa’nın şu sözü ile cevap verelim: «hadi canım sen de...»
banı kalırsa, fenerbahçe galibiyeti kaçırdı... anderlecht gözlerde haddinden fazla büyütülmüş bir takım. saha ortasında van himst ve jorion güzel birkaç hareket yaptılar. ama o methedilen korkunç solaçık puis ve hollanda’dan transfer ettikleri bergholz ne yaptılar? hele stockman bir tek şut dahi atamadı. italya’da bunca lig maçı seyrettim. inter, milân ve hattâ bologna sahaya bir futbol koyar. bunlar ise, 4-2-4'ü âdeta resim çektirmek için tatbik ediyorlar. kanaatimce, fenerbahçe - anderlecht karşılaşması, arzulanan bir maç olmadı. heyecansızdı, zevksizdi. ve kaybeden de, bizdik.
iyi, güzel ama, fenerbahçe'yi aylardır korkudan iliklerine kadar titreten o büyük takım hali var mıydı anderlecht'te?
fenerbahçe’nin dörtte üçü yoktu dün gece sahada. ve dörtte birini ancak oyuna verebilen bir takım zaman zaman galibiyeti sağlayacak imkânlar elde etti. her şey bir tarafa. fenerbahçe maçı 2 farkla alabilirdi...
anderlecht elbette fenerbahçe’den daha güçlü bir takımdır.
bunun aksini iddia etmek hafiflik olur.
bir fırsat kaçırdık... yok, yok galibiyet fırsatını değil, anderlecht’i seyretmek fırsatını.»
anderlecht’in bir tarafını takdir etmemek haksızlık olurdu. aklını... fenerbahçe’yi aklıyla idare etti.»
* içinden peyniri düşmüş sandviç ekmeği gibi bir maçtı işte... «avrupa kupası» heyecanına duyulan açlıktan, o yavan ekmeğin kenarını, köşesini bile lezzetti bulduğumuz, ya da bulmağa çalıştığımız anlar oldu. hepsi bu kadar.
* fenerbahçe, önceki kötü maçlarındaki kadar kötü değildi, önceki iyi maçlarındaki kadar iyi olmadığı gibi... hani tam günün politik modasına uymuş, ne ortanın solunda, ne ortanın sağında, ne kalenin önünde, sadece ve sadece sahanın ortasında vardı sarı - lâcivertli takım...
* anderlecbt ise, «büyüklüğünü güzel oynamakla değil. istediği sonucu almakla gösterdi. brüksel rövanşına rahat çıkmanın, mithatpaşa’dan kazâsız çıkmağa bağlı olduğuna inanmış belçika şampiyonları, kendilerinden emin bir tempo içinde, arzularına ulaştılar.
* maç öncesi demeçlerini düşünüyorum da.. anderlechtin gol tabelâsı «0»ı gösterdiğine göre, onların hesabınca istanbul'da hiç cami yok demek ki... ama eğer fenerbahçeliler şut atmayı, gol atmayı unutmamış olsalardı, belçika’da çalmadık kilise çanı bırakmayacaklardı dün gece...
13 gazeteci - radyocudan 8'i anderlecht'in revanşı gol yemeden kazanacağı görüşünde. 7 kişiye göre fark "ikiden aşağı düşmeyecek"
"f. bahçe elenecek"
anderlecht takımıyla birlikle şehrimize gelmiş olan belçika spor basını mensupları, dün hareketlerinden önce brüksel rövanşı hakkındaki tahminlerini «milliyet» e bildirmişlerdir.
buna göre, gazeteci veya radyocu 13 belçikalı da, gelecek çarşamba brüksel'de oynanacak maçın anderlecht tarafından kazanılacağından emindirler. içlerinden 8’i, anderlecht'in karşılaşmayı gol yemeden galibiyetle bitireceğini belirtmiş, 5'i ise l'den fazla gol yemeyeceğini öne sürmüştür. gene 13 basın mensubundan 2 sine göre anderlecht maçı 2 farkla kazanacaktır. 3 ünün tahminince fark 2 yi aşmayacak, 2 sine göre l farktan öteye geçmeyecektir.
işte belçikalı 13 spor basını mensubunun tahminleri:
«het nieuwsblad» gazetesinden l. verhoeven, «het laatste nieuws» gazetesinden c. baete, «het volk» gazetesinden r. depestel, belçika televizyonu'ndan a. vaillaut: 2-0 anderlecht kazanacak.
belçika radyosundan p. thys, «la derniere heure» gazetesinden r. de somer, «la lanterne» gazetesinden h. guldemont: 3-1 anderlecht kazanacak.
belçika televizyonundan r. de saedeleer, belçika radyosundan l. varenne: 3-0 anderlecht kazanacak.
«les sports» gazetesinden m. de. leener: 1-0 anderlecht kazanacak.
«les sports» gazetesinden k. anwera: 2-1 anderlecht kazanacak.
«le soir» gazetesinden j. thibaut: 4-0 anderlecht kazanacak «gazet van atwerpen» gazetesinden r. robberechts: 4-1 anderlecht kazanacak.
anderlecht'in genel sekreteri «beraberlik bekliyorduk» dedi
mişel perlman brükselden bildiriyor
anderlecht’in şöhretli genel sekreteri eugene steppe fenerbahçe maçı için, «bu neticeyi bekliyordum. hayal kırıklığına uğramadım» demiştir.
avrupa futbolunda, «mister anderlecht» ünvanı ile tanınan mister steppe, istanbuldaki maça gidemediğini belirtmiş ve milliyet'e şu demeci vermiştir: «herşeye rağmen, brüksel’de kalan bir anderlecht’li olarak maçın sonucunu, heyecanla beklediğimi saklayamayacağım. beraberlik istiyorduk. hayal kırıklığına uğramadık. bilâkis bu beraberlik revanş maçının ilgisini genişletmiş ve artırmıştır. bu sebeple de sevinçli ve memnunuz. ancak şunu da belirteyim ki. brüksel’de anderlecht'in kazanması normaldir.»
f. bahçeden aldığı beraberlikle tur atladığına inanan
anderlecht zafer sevinciyle gitti
sinibaldi'nin bbrüksel'deki kozu: hanon - jurion'un göğsündeki fenerbahçe rozeti - «bir de futbol sahanız olsa...» - belçika'nın amigoları - güneşe hasret kiaulunda istanbuk'da kongo'yu yaşadı
halit kıvanç
1-0, 2-0, 3-0 değil, belki 5-0, hattâ 10-0 kazanmış bir takım sevinci içinde gitti anderlecht...
yöneticiler gülüyor, futbolcular seviniyor, taraftarlar zafer şarkısı söylüyorlardı. «gol atmadık ama, ayağımızı ikinci tura attık» dercesine güven içindeydi hepsi...
antrenör sinibaldi, memnunların başında geliyor ve «bir lig deplasmanında amaç, puan almaktır» diyordu. «işte takımım da istediği puanı aldı. avrupa kupası’nda rakibinin sahasında oynayan her takım için durum böyle. puan uğruna mücadele sırasında ise, elbette üstün kalitede futbol olmuyor. istanbul’a özel bir dostluk maçı için gelirsek, o zaman da futbol gösteririz.»
anderlecht antrenörü, mithatpaşa’da «müdafaa»ya dayanan bir taktik kurduğunu açıklıyor, bu sebeğle «defansif» kialunda'yı oynattığını sözlerine ekliyordu: «brüksel'de ise galibiyete gitmemiz şart. orada da hanon gibi bir kozum var.»
anderlecht'in dünyaca ünlü, gözlüklü, aynı zamanda sevimli ve terbiyeli kaptanı jurion, 1957'de ankara'daki millî maçta beraberlik golünü atan futbolcuydu. «ne hikmetse, türkiye'den hep berabere kalıp ayrılıyoruz» dedi. ( http://www.macanilari.com...lcika-195519589514--.html) «ama 8 yıl öncesiyle arada büyük bir fark var: türkler o zaman çok sertti, şimdi ise gayet temiz oynuyorlar.» göğsünde fenerbahçe rozeti vardı jurion’un... «bir tranafer hazırlıklığı mı?» sorumuza güldü: «sadeca hâtıra... fenerbahçe'nin temiz oyununu, ondan da çok türk seyircsinin centilmenliğini daima hatırlatacak bir sembol. bir de futbol oynamağa müsaade edecek çim sahanız olsa...» belçika'nın tanınmış şarkıcısı jean sello, başında hava alanından aldığı fesle, taraftarları etrafına toplamış, andertecht için bestelediği «sporting» şarkısını söyletiyordu. ( http://www.youtube.com/watch?v=hMf6aGEV48o) anderlecht'in hem en her dış gezisine katılan ve her geziyi altalla zincirli rozetlerle göğüslerinde ilân eden taraftarlar, öylesine tezahürata geçmişti ki... yeşilköy'de görevli bir memur «anlaşılan» dedi «bunlar da belçika'nın amigo'ları»... uçak kalkmağa hazırdı. fakat anderlecht'in zenci sağhafı hâlâ kenarda oturuyordu. «niyetimiz yok mu gitmeğe?» dedik. ellerini havaya açtı: «güneş... güneş... güneş... istanbul, bana iki gün anavatanım kongo'yu yaşattı. belçika'nın ıslak, bulutlu havasından sonra kongo'ya uzanan güneşime kavuşmak... oooh oh...» parlak güneş, kialunda'yı kazâsız maçtan da daha fazla mes'ut etmişti.
fanerbahçe kulübü ile ingiliz antrenör oscar hold arasındaki anlaşmazlık gün geçtikçe büyümektedir.
yarın akşam yapılacak idare heyeti toplantısında hold'un görevine devam edip etmeyeceği hakkında bir karara varılacağı bildirilmektedir.
hold'un brüksel'de anderlecht ile yapılacak maçtan sonra türkiye'ye dönmeyeceği de söylenmektedir.
evvelki gece yapılan maçta bozuk bir oyun çıkaran şenol ve birol'un kadro dışı bırakılacakları ifade edilmektedir.
anderlecht maçında 427 bin lira kazanan sarı - lâcivertliler ayrıca, 130 bin lira da teberru toplamışlardır. buna rağmen kulubün transferde sarfettiği paralar sebebiyle hâlen 500 bin lira borcu bulunmaktadır.