bu yazı serisini feriköyün asil hatırşinas, kadribilir, sporsever semtlilerine, idarecilerine ve futbolcularına ithaf ediyorum.
onları teker teker alınlarından öptüm
8
hazırlıklar bittikten sonra ben bir yere tebeşirle çizerek oyun tarzımızı ve herkesin vazifelerini basit bir şekilde çocuklara tekrarlardım. sonra da onlara değişmez ve inandığımız baş prensibimizi hatırlatırdım. «futbolda herkes hatâ yapabilir. yapılan bir diripling tutmayabilir, atılan bir pas yerini bulmayabilir, kale çizgisi, üzerinden bile gol kaçabilir. bütün bunlara zerre kadar aldırmam. sadece sahada duran, elini beline dayayıp çalışmayan futbolcuya dayanamam. haydi sahaya fırlayın ve tam doksan dakika takımınız için iyi niyetle çalışın. sahada birbirinize her bakımdan yardım edin. göreceksiniz allah sizlere yardım edecektir» der ve onları teker teker alınlarından öperdim. onlar da birbirleriyle öpüşerek sahaya fırlarlardı.
iki devre arasında ise odaya gelen her futbolcu ilkönce yüzünü gözünü yıkar, formasını, külotunu değiştirir, limon ve şekerini yer sonra da sessizce dinlenirdi. bu arada da sükûnetle antrenörlerinin ufak tefek tavsiyelerini dinlerlerdi.
feriköy soyunma odasında ne maç arasında, ne sonunda hiç bir gün futbolcuların en hafif şekilde bile birbirleriyle münakaşa ettiklerini görmedim, işitmedim. kısacası feriköy soyunma odası birbirlerine yüzde yüz inanmış on iki kişinin bir vücut gibi düşündüğü, hırslandığı, dinlendiği, üzülüp sevindiği bir yerdi. sırası gelmişken bu odanın kahrını çekmişlerden masör zeki ve orhana, cin ali ve küçük muavinine, sıhhiyeci fethiye teşekkürü bir borç bilirim.
tuhaf bir adetimiz
galibiyetlerden sonra yerine getirmeden rahat edemediğimiz tuhaf bir âdetimizi de anlatmadan geçemiyeceğim.
beykoz'u yenip istanbul'da ilk galibiyetimizi aldığımız gün sevinçten içim içime sığmıyordu. bu iç coşkunluğumla soyunma odasındaki gömme havuzun yanında birisiyle konuşan apartman mustafaya gerilip iyice bir omuz vurdum. koskoca mustafa adamakıllı sallandı amma havuza düşmeden kendisini toparladı ve gülerek bana: «hoca! bugün sana dağlar dayanmaz» dedi. işte o gündenberi her galibiyetten sonra mustafa odanın ortasında sıkıca durur ve beni kendisini omuzlamaya çağırırdı. belki de pek çocukça görülen bu tuhaf âdetimiz içimizdeki sevinci hareket haline getirip bir hayli neşelendirirdi bizleri..»
maçtan sonra soyunma odasından en son futbolcumuz çıkıncaya kadar beklerdik. üstüste iki gün oynanan maçlarda ise birinci maçın akşamı idareci arkadaşlarla kulüpte buluşur çocuklar için ayrı ayrı yaptırmış olduğumuz şeker paketleri üzerine iliştirdiğimiz kartlara herbirinin o günkü maçtaki kusurlarını yazardık.
sonra da idareci fehmi arkadaşımızın kırmızı emektar mercedes'ine atlayıp futbolcularımızın evlerini dolanarak şeker paketlerini dağıtırdık. bu gece gezintilerimizin müdavimleri fehmi, apartman mustafa, hüsnü ve münir'den ibaretti. böylece futbolcularımız da kusurlarını tatlı tatlı öğrenmiş olurlardı.
bu yazı serisini feriköyün asil hatırşinas, kadribilir, sporsever semtlilerine, idarecilerine ve futbolcularına ithaf ediyorum.
başarının sebepleri
9
feriköy'ün başarısının sebeplerini teknik ve taktik gibi kuru lâflara bağlamak bence feriköylü futbolcuların haklarını yemek olur. bence feriköylü futbolcular iyi niyet, efendilik, renk aşkı ve olağanüstü gayretleri sayesinde taraftarlarının yüzlerini güldürmüşlerdir. onların aşağıda madde madde anlatacağım mükemmel davranışları başarının asıl merdivenleri olmuştur.
1. bütün mevsim boyunca feriköylü futbolculardan bir tekinin dahi değil antrenmana gelmemek, idmana beş dakika geç geldiğini bile görmedim.
2. feriköylü futbolcular bir gün olsun hocalarını kırmadılar.
3. feriköylü futbolcular bir gün olsun birbirlerini kırmadılar.
4. feriköylü futbolcular sakatlandılar fakat bir gün olsun hocalarına «sakatım oynıyamam» demediler. bundan daima utandılar.
5. feriköylü futbolcular takıma konmadıkları maçlarda asla surat asmadılar. oynıyacakmış gibi arkadaşlarını öpüp kucakladılar.
6. feriköylü futbolcular zaman oldu ki aylarca paralarını alamadılar. fakat para lâfı etmeye utanıp eskisinden fazla çalıştılar.
7. nihayet feriköylü futbolcular sadece feriköyü düşünerek oynadılar.
feriköylü futbolculara teşekkür
muhakkak ki nazarı dikkatinizi celbetmiştir. bütün bu yazı serisi içinde hiçbir feriköylü futbolcunun isminden ve meziyetlerinden ayrı olarak bahsetmedim. zira bence feriköy takımı içindeki isimlerden önce söylendiği isim muvaffak olmuştur. fcriköylü futbolcular mevsim başında ancak formalarının arkasındaki numaralarla tanılan oyunculardı. fakat sonra içlerinde öyle sivrilenler oldu ki b. milli takımına, amatör milli takıma kadar yükseldiler. hattâ piyasanın ünlü futbolculariyle mukayese edilip lehte not alanlar bile oldu. büyük takımların idarecileri onları takımlarına mal etmek için yarışlara bile girdiler. fakat bu yeni yıldızlar asla takımdaki diğer arkadaşlarından üstün saymadılar kendilerini. kendilerine, kendilerince bir imtiyaz hakkı tanımadılar. onun için ben feriköy takımını hep bir kül halinde görmeğe alıştığımdan daima sadece feriköy takımından bahsettim yazımda. feriköylü futbolcuların daima böyle mütevazı ve birliğe önem verir kalmaları da en büyük temennimdir. yazımı bitirirken feriköylü sevgili futbolcu kardeşlerime minnet ve şükran borçlarımı ödemek için de yalnız: «yaşasın! varolsun feriköy takımı» diye bağırıyor um.