bu oyuncuların saat 15 te galatasaray kulübü lokalında bulunmaları ehemmiyetle rica olunur.
3— hakem: kemal halim beydir.
4— saat 14.30 da galatasaray ve altınordu yaşlılar takımları arasında bir maç yapılacaktır.
5— stadyom kapıları saat 13,30 da açılacaktır.
fiatlar berveçhi atidir: balkon birinci 500 kuruş balkon ve pist 300 » tribün sivil 200 » zabitan ve kulüp mensupları 100 » duhuliye sivil 100 » askeri talebe ve klüp mensupları 50 »
muhtelit takım cansız, isteksiz bir oyun oynamıştır. ancak son saniyede...
şehrimizde bulunan ııı ker isimli macar takımı dün galatasaray - fenerbahçe muhteliti ile üçüncü bir müsabaka yapmıştır. macar takımının pazar günü fenerbahçe’ye mağlûp olması, dünkü karşılaşmaya hususi bir kıymet vermişti. macar'lar, o gün, bir sui talih eseri olarak yenildiklerini, hakemin de kendilerine haksızlıkta bulunduğunu ileri sürüyorlar, son maçı mutlaka kazanacakalrını, bu suretle hakiki kıymet ve kabiliyetlerini göstereceklerini iddia ediyorlardı. macar'lar bu maç için hakikaten çok ümit besliyorlardı. futbolculara riyaset eden kulüp reisi bu maçkazanıldığı takdride oyuncuların her birine 35 pengö, yani on yedi buçuk lira mü kâfat verileceğini vadetmiş, oyuncular da bu heves ile sahaya çıkmışlardır.
dünkü maç tarafeynin yaptığı birer sayı ile ve beraberlikle neticelendi. macar’lar, maçı kazanabilmek, bu suretle mev’ut olan 35 pengö mükâfatı alabilmek için hakikaten bütün kabiliyetlerini ortaya koydular, canla başla çalıştılar, hatta, futbol oyununun en sert ve en haşin sistemini takip ettiler, fakat bütün bu gayretleri ve tebarüz ettirdikleri nisbi hâkimiyete rağmen bir tek gol yapabilmekle neticelendi. bundan ileriye geçemediler.
muhtelit takım; avni, bürhan, kadri, cavat, nihat, reşat, niyazi, alâettin, zeki, muzaffer, kemal şefik beylerden mürekkep olarak ve sarı, lâcivert, kırmızı forma ile sahaya çıktı. bilâhare muzaffer ayağından yaralanrak çekildi, yerine celâl girdi.
müsbakanın heyeti umumîyesi şu suretle hulâsa edilebilir. daha ilk dakikalardan, itibaren bizim oyuncularda umumi biz atalet göze batıyor, pazar günkü canlı, muntazam, seri oyun yerine bati, durgun ve isteksiz bir hal görünüyordu. ne muhacimler doğru dürüst paslaşabiliyorlar, ne de muavinler top kesebiliyorlardı. yalnız müdafiler ve kaleci vazifelerini yapıyorlardı. bizimkilerin bu ataletine mukabil macar’lar bilhassa sol açıkları vasıtasile mütemdiyen oyunu açarak kalemize iniyorlar, her an gol vaziyetleri ihdas ediyorlardı. müdafiler ve kaleci, macar'lara gol yaptırmamak için cidden fedakârane çalışıyorlardı. macar’ların tekerrür eden akınları bu suretle hep menfi netice verdikçe sinirleniyorlar, sinirlendikçe oyuna sert bir şekil veriyorlar, bizimkilerin durgunluğu, onların sertliği oyunun bütün zevkini kaçırıyordu. nihayet otuz beşinci dakikada sol içleri yegâne golü atmağa muvaffak oldu. birinci devre bu netice ile bitti.
birinci devrede hiç bir faaliyet gösteremiyen bizim muhacimler için ikinci devre daha ümitsiz idi. nitekim öyle oldu. ikinci devrenin bütün faaliyetini macarların akınları teşkil etti.
ekseriyetle kale önüne kadar inen bu akınların kurtarılması gene müdafilerin gayretine bağlı kalıyor. onların fedakârlığı ile bertaraf ediliyordu. bu devrede öyle dakikalar oldu ki, muhacimlerimiz nısıf sahanın ötesine geçmediler. macar’lar bu kadar gayretlerine rağmen sayı yapamadılar. bizimkilerin de sayı yapmalarına yüzde doksan ihtimal verilmiyordu. oyunun bitmesine bir iki dakika varken seyircilerin ekserisi tiribünlerden yavaş yavaş iniyor, berbat bir oyun neticesinde mağlûp vaziyete düşen takımı sahadan çıkarken görmemek için stadı terkediyordu. maçın hitamına üç saniye vardı. muhacimlerimiz son bir gayretle macar kalesine aktılar, top ayaktan ayağa dolaştı ve kuvvetli bir darbe ile kale direğine çarparak içeri girdi, beraberlik temin edildi. oyun bitmeden stadı terkedenler:
— gol!
feryadı üzerine tekrar içeriye hücum ettiler, beraberlik sayısını hep beraber alkışladılar. son saniyedeki yegâne gol muhtelit takımı mağlûbiyetten kurtarmış, macar oyuncularını da otuz beşer pengöden mahrum etmişti.
dün bu maçtan evvel galatasaray - altınordunun eski ve mütekait oyuncularından mürekkep iki takım arasında bir müsabaka yapılmıştır. her birisi çoluk çocuk sahibi olan bu eski oyuncuların yaptıkları müsabaka çok alaylı olmuş, zevkle takip edilmiştir. neticede galatasaray'lı ihtiyar oyuncular altın ordu’ya sıfıra karşı bir sayı ile galip gelmişlerdir.
galatasaray kulübünün 25 inci yıldönümünü tes'it için tertip edilen bir haftalık spor bayramı dün akşam bitmiş ve bu münasebetle galatasaray lisesinin konferans salonunda bir içtima tertip edilmiştir. içtimada kulüp muhasebecisi suat b., bayram esnasında, fransız atletlerile müsabaka, ingiliz'lerle boks, avusturya ve macar futbolcularile beş maç yapıldığını söylemiş, bir kaç gün evvel vefat eden ibrahim tosun beyin hatırasına hürmeten bir dakika sükût edilmesini teklif etmiştir.
müteakıben, kulübün müessislerinden abidin daver bey, galatasaray'ın 25 senelik tarihçesini anlatmıştır. abidin daver bey, galatasaray’ın an’anesi kaderşinaslık olduğunu söyliyerek kulübün aziz şehit ve ölülerini hürmetle yadetmeği ilk vazife addetmiş, sonra «galatasaray, ateş ve güneş yurdu, seneler ve seneler süren karanlık ve korkunç bir geceyi, spor sahasında aydınlatan ilk nur olmuştur. istibdat ve saltanatla uğraşa uğraşa doğan kulübümüz, bu itibarla bir hürriyet müessesesidir» demiş, kulübün nasıl teşekkül ettiğini ve bugüne kadar spor hayatımıza yaptığı mühim hizmetleri birer birer izah etmiş ve «bu irfan yuvasında doğan kulübümüzün babası da, anası da galatasaray mektebidir. irfan, hiç bir zaman sönmiyen ilâhi bir güneştir. onun için o güneşten nur alan yurdumuz da ebediyen yaşıyacaktır.» demiş ve pek çok alkışlanmıştır. müteakiben, galatasaray'ın emektar oyuncularından necip beye alkışlar arasında kulüp tarafından bir altın saat hediye edilmiştir.