palermo kulübünün teklifini kabul eden galatasaray santraforu metin oktay dün remondiniye bir telgraf çakerek salı günü romada olacağını ve kendisini karşılaşmasını bildirmiştir. metin oktay pasaport muamelesi için gerekli makamlara başvurmuştur. oktay, palermodan alacağı 600.000 liranın yarısını g. saray kulübüne vereceğini açıklamış ve türkiyeye döndüğü takdirde eski kulübünde 150 bin lira karşılığında oynayacağını söylemiştir.
remondini, dün ızmirde bulunan metin’le telefonla konuşmuştur. metin ise, palermonun teklifini kabul ettiğini ve salı günü remondini ile birlikte italyaya gideceğini söylemiştir. metin ve remondini bugün izmirde buluşacaklardır.
ahmet çakır'ın "taçlı kral metin oktay" kitabından;
palermo serüveni kısa sürdü
harika başlangıç
metin oktay yeni takımında harika bir başlangıç yapar. palermo'nun portekiz'in sporting ekibiyle yaptığı hazırlık maçında attığı 2 golle kendini gösterir. karşılaşmayı izlemek üzere italya'da bulunan milliyet gazetesinden kahraman bapçum şöyle anlatır: "metin, sporting'e kafi geldi: 2-0 maçın bitmesine 6 dakika kalmıştı. portekiz ikincisi sporting, italya'nın bu sene birinci kümeye geçmiş palermo'suna 2-0 yenikti. ve palermo sağdan korner atıyordu.
"attılar korneri. kısa düşen topu fernando kafa ile kaleye doğru aşırdı. tam kale ağzında sporting kalecisi bloke ederken orada bitive-ren palermo santraforu şimşek gibi fırlayarak daldı. yüklendi. santrafor, kaleci, ve top hep birlikte yuvarlandılar. santrafor yerinden kalkamadı. oyun durdu. statda geniş ve yaygın bir uğultu var. bir üzüntü bir keder ifade eden uğultu bu. yardımcı antrenör bruno koşuyor. takım kaptanı mallavazzi koşuyor. başantrenör remondini koşuyor. santrafor yerde. ve uğultu devam ediyor. birden uğultuyu bastıran bir ses duyuldu. "acqua, acqua". takım kaptanı mallavazzi yerde yatan arkadaşını, hayır kardeşini, ızdırap çekerken görmüş ve dayanamamıştı: su su diye haykırıyordu. biraz sonra santrafor yerinden kalkıyor, ağır ağır ilerliyor ortaya doğru. alkışlar, alkışlar. aradan üç dakika geçtikten sonra aynı santrafor ileri bir pas alıyor. toparlanıyor. yavaş, temkinli, ama tank gibi kuvvetli sağlam ilerliyor. santrahafı geçip sağa kayıyor. ve dayanamıyor. allah ne verdiyse. kaleci bu topu karşıladı ama... işte asıl kıyamet bu şuttan sonra kopuyor. sicilya'nın palermo şehrinin belediye stadında. şimdi seyirci gayet açık bir ismi tempo ile haykırıyor: metin, metin...
"ve aynı stadın gazetecilere ayrılmış tribünündeki bir kaç türk gazetecisi göz yaşlarını birbirlerinden gizleyerek asaplarına hakim olmaya çalışıyorlar. ikinci kümeden yeni gelmiş palermo, portekiz'in şöhretli ikincisini 2-0 yenmiş durumda. biraz sonra maç bitecek ve 7 sinden yetmişine kadar sıcak kanlı sicilyalılar birbirlerini tebrik ederken bir tek ismi sık sık tekrar edecekler: metin, metin...
"goal (gol) : gaye
"metin ne yapmıştı bugün? portekiz'in hakikaten üstün klaslı futbolcularına karşı artistik bir şeyler mi göstermiştir? hayır hatta bütün oyun boyunca durgun ve isteksiz bir adam gibi görünmüştü. ama, affetmeyen santrafor hüviyetini her şeye rağmen ispat ettirmişti. her şeye rağmen, mesela kendisine pas vermemek için inat etmiş gibi görünen iki insanın kahredici oyun tarzlarına rağmen...
"... ortada bir santrafor vardı. istediği gibi paslar alamıyor ve adeta yorgun bir adam gibi dolaşıyordu. bu hal 22 dakika devam etti. nihayet solhaf mallavazzi birden ileri bir top aşırdı. sağaçık yerine dep-lase olmuş maestri topu yere indirdi. ve ortada bir hayli zamandan beri öksüz çocuk gibi dolaşan santrafor yetişti. iki müdafiinin arasından daldı. şöyle topun dibine en büyük ustalara yakışır sükunetle dokunuverdi. meşin yuvarlak, portekiz'in mağrur ve şımarık kalecisi gomez'in köşesinden içeri giriyor ve tribünleri dolduran 25 bin civarında seyirci alabildiğine coşuyor.
"iyi paslar alamadığı bir tarafa, eğer santrahafın devamlı faulleri olmasa metin şüphesiz daha fazla pozisyona girecek.
"ilk devre bu golle bitti. ikinci devrenin başında sporting soliçi mendes 20 metreden bir frikik atıyor. direği sıyıran geçen bir kurşun bu. kaleci matralli'nin kurtanşı harika. tam iki dakika sonra aynı mesafeden şimdi de palermo frikik kazandı. arkadaşları metin'i tutup getiriyorlar. gerildi, gerildi... ve... biz böylesine türkiye'de "allah" diye bağırırız. eğer gomez biraz ileri fırlamasa zor yumruklardı bu şutu.
"iki dakika daha geçti. ferr'in uzaktan bir şutunu gomez kaçırdı. top direkten dönüyor. sola doğru gelen topa metin yetişti ve tribünde pek çok adam küçük dilini ısırdı. bomba kalenin üstünden sıyırıp gitmişti. kale boştu ve bir plase daha temkinli olurdu. ama, bu topa yetişmek bile güzeldi. ve biz tribünde geniş ve rahat nefesler alıyorduk. çünkü metin hele şükür şut atmaya başlamıştı. ve işte ikinci devrenin 32.dakikasında maestri'nin soldan yuvarladığı topu takip edip gene yakaladı ve sola kaydı... gene kaydı, gene kaydı. eyvah pozisyon kaçıyor demeye kalmadan kaleci ile direk arasındaki iki kanşlık yerden birbuçuk kanşlık meşin yuvarlak giriyordu. metin tanıdığımız metin oluyor.
"sonra sakatlık, sonra düzeliş. sonra seyircilerin temposu: metin, metin. muhite daha fazla alıştığı, arkadaşları da onun futbolunu daha iyi tanıdıkları zaman italya sahalannda isminden en çok bahsedilen futbolculardan biri de palermo santraforu olacak galiba.
"şöhretli sporting mütevazı palermo'ya 2-0 yenildi. ve bu maçm iki golünün kahramanı, henüz formunu bulmuş değil. onun, italyan kalecileri şahmerdan gibi dövmeye başlayacağı gün yaklaşıyor." (milliyet, 14 ağustos 1961)