tribün dergi sayı 7'de yer alan ali murat atay'ın "amazonun ortasında neriman altındağ'ı dinlemek" başlıklı yazısından;
bu arada, ırkçılıktan söz etmişken bir şey hatırladım. artık nepal dağlarında 7.000 m yükseklikte bir budist rahibin laf açılınca galatasaray'ın ilk on birini sayıp "ulan hıyarlar, hakan'ı neden sattınız?" diye sorması gibi anılar ufaktan bayıltmaya başladı, ama bir tane daha anlatmam gerekli. çünkü sonunda kıssadan hisse var: yer malawi, kasaba mzuzu: kasabadaki tek internet cafe'nin sahibiyle gide gele dost olduk. adam oldukça genç ama pek bir münevver. sağdan soldan sohbet ediyoruz. üstelik türkiye'de nescafe'yi kahve sanmaktan bir türlü öğrenilemeyen doğru dürüst kahve yapmasını da biliyor. adam harvardlı'ymış, sonra ülkesine dönmüş. ben artık hiç futbol muhabbetine girmiyorum, "adam amerika'da futbolu hiç öğrenememiştir, üstelik böyle 'boş şeyler' adamı sıkmasın" diye düşünüyorum. sonraki bir ay boyunca bulamayacağımı bildiğim kahve ve keklere abanıp duruyorum. bir gece real-gs maçı var, gs'nin 3-2 aldığı maç. ertesi gün zevkten dört köşe fenerbahçeli ben, galatasaray tişörtümle mzuzu sokaklarındayım. içeri girdim, beni biraz inceledi, sonunda "very good team!" diye patladı. bizim harvardh'mn gs ve bizim milli takımla ilgili bilmediği ayrıntı yok! üstelik evinde uydu tv varmış, maçı izlemiş. yani ben tişörtü bir gün önce giysem büyük olasılık beni evine maç seyretmeye davet edecek, afrika'nın ortasında kaçan fırsata bak! neyse... uzun uzun hasan şaş'tan söz etti, o gece süper oynadığını ben radyodan da biliyorum. sonra laf afrikalılara geldi ve birden sordu: "neden galatasaray'da hiç afrikalı yok?" yerimde dondum kaldım. hiçbirinizin aklına böyle bir şey geldi mi, hiç düşündünüz mü? aslında gelse bile üzerinde durulmadan geçilecek bir soru olarak algılanır kuşkusuz, ama bu soru afrika'da bir afrikalıdan gelince ne diyeceğimi şaşırdım. beni düşündürdü, "acaba galatasaray'da bilmediğimiz birşeyler var mı?" diye. bence yok, bir de batista var artık. öteki brezilyalılar geliyor falan... umarım haklıyımdır. maçlarda en son görmek istediğim şey lazio tipi salaklıklar. islam çupi öldüğünde yere göğe koyamadılar. çok yaratıcı yazarmış falan, bu işin ilklerindenmiş. mutlaka bir yeri var spor yazınında, ama o ünlü yazılarından birinde "artık futbola siyahlar girdi, her şey bozuldu kirlendi" gibi bir laflar etmiş! inanılır gibi değil... asıl bozukluk nerede acaba?