halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
çocukluk yıllarımızda duyardık da inanmazdık. şaşardık ya da, "nasıl olur?" diye... ingiltere'de bir kral kupası varmış da... o kupada 2'nci, 3'üncü kümelerden bir takım çıkarmış da... ülkenin en ünlü, en güçlü takımlarını ye-nermiş de... elermiş de...
1979-1980 mevsiminde türkiye kupası'nda görünce, yaşayınca inandık ancak... bir takım çıktı. mütevazı bir kent takımı... hani fotoğraf çektirmek için bile istanbul'un üç büyükler'inin yanına sokulamazdı bu takım... fakat türkiye kupası'nda kura cilvesi karşı karşıya getirmişti onları. o mütevazi takım geldi, istanbul'un göbeğinde o üç büyüklerden birini kupanın dışına itiverdi... sonra da ikincisini...
itiraf edeyim, lüleburgaz'ı her geçişte biraz daha tanırdım, sevdiğim bir yurt köşesiydi, fakat lüleburgazspor takımını tanımıyordum. seyretmemiştim. fırsat olmamıştı. istanbul'da beşiktaş'la oynayıp kazandıktan sonra, fenerbahçe ile oynamaya çıkarken soyunma odalarında tanışmıştım ilk kez. az sonra maçlarını nakledecektim. "kusura bakmayın," dedim. "sizlere tanımaya geldim." güldüler: "biz de istanbul'a kendimizi tanıtmaya geldik. beşiktaş karşısındaki başarımızın bir rastlantı olmadığını göstermeye geldik. biz futbol oynamaya çalışan bir takımız. ezilmeyelim diye çalıştık. istediğimizden fazlasını elde ettik," dediler.
beşiktaş'ı eledikten sonra çıktılar, fenerbahçe'yi de elediler. haydi beşiktaş lüleburgazspor'u bilmiyordu, tanımıyordu, kazaya uğradı. iyi ama onun uğradığı kazayı gördükten sonra fenerbahçelilerin dikkatli olması gerekmez miydi? hayır hayır!... bu olayda lüleburgazspor'un da rolü vardı. hem büyüktü. iki ünlü takımın peşpeşe devrilmesinde, onların kusuru, kabahati, eksiği, aksaklığı varsa da... lüleburgazspor'un başarısı da vardı. üstelik bu olay iyice gösteriyordu ki, artık futbolda istanbul saltanatı sallanmaktadır. mütevazı bir taşra takımı gelip istanbul'un göbeğinde üç büyüklerin ikisini peşpeşe elemektedir.
beşiktaş lüleburgaz'da beraberlik almış, istanbul'da yenilmişti. fenerbahçe de aynı şekilde lüleburgaz'da 0-0 kalmış, istanbul'da 1-1'i bozamayarak averajla elenmişti.
lüleburgazsporluları kutladığım sırada "bakın" dediler, "bizim asıl başarı sırrımızı size açıklayalım mı? bizim takımdaki çocukların adlarına dikkat ettiniz mi? mehmet, mustafa, hasan, hüseyin, isa, musa... eeee peygamber sülalesi bizde, peygamberler bizde... bize dokunan böyle çarpılır işte..."
gerçekten önce beşiktaş, sonra fenerbahçe, hem de fena çarpılmışlardı.