elde var hüzün meriç enercan 8/4/2012 hürriyet.com.tr
1981 yılında kupayı alıp, o zamanki adıyla 1. lige çıktığında 3-4 yıllık genç bir gazeteciydim. bu nedenle bolu'daki finale gidemeyip, ankara'daki karşılama törenini izlemekle yetinmiştim. her şey çok güzeldi.
dönemin kadrosu küçük, yüreği büyük takımı çok önemli bir iş yapmıştı.
her ne kadar bir çok insan, devlet başkanı kenan evren'in talimatıyla yapılan yönetmelik değişikjiği ile çıktığı için "12 eylül takımı" yaftası astıysa da adil'den mehmet'e; lhsan'dan irfana kadar birçok oyuncunun, alın teri, emeği ve iradesi vardı bu gelişte...
bir dönem, "devlet gibi" yönetimleri oldu, sonralan "ciddiye alınmayacak" türleri de...
hep yaşadı ankaragücü... inadına yaşadı, kendisini yok etmek isteyenlere inat yaşadı.
direndi, dik durdu, asla başını önüne eğmedi.
gün geldi, asırlık çınan çok uğraşıp yıkamayanlar, kök kurdu gibi dibinden kemirmeye, içini boşaltmaya başladılar. sinsice süzülüp, gizlice oydular 102 yıllık başkent çınan'nı.. hayat yolunu kesip, boğdular. buna rağmen dayandı.
rakipleri bile, "dayan ankaragücü" diye pankart açtı.
seveni, sevmeyeni "bu ankaragücümüze gidiyor arkadaş" dedi.
maçlann 6. dakikalannda sadece bursa değil, türkiye'nin bir çok stadında destek sloganlan atıldı.
el bunu yaparken, ankaralı üzülmekle, dertlenmekle, oflayıp poflamakla yetindi.
bu vedada hiç suçu olmayan gencecik bir teknik adamı ve genç takımıyla veda etti süper lige...
ve işte anlı şanlı ankaragücü düştü...
göz göre göre, bağıra bağıra düştü.
hani şarkı var ya, "gitti gider, gelir mi bilmem..." diye...
19 mayıs'ta ağlatan bir veda vardı dün.
sevenleri alkışladı, el salladı, uğurladı; denizi olmayan limandan kalkan tarihi gemiye...
umutlanmızı da alıp götürerek, gitti ankaragücü...