diyarbakır - altay maçı bir anlamda final niteliği taşıyordu. üç puanı alan ekibin süper lig için büyük avantaj sağlayacak olması, maça farklı heyecan, daha önemlisi gerilimi monte etti.
diyarbakır'ın 16 yıllık bir üst lige olan susamışlığının 20 bine yakın taraftarlara ve çevredeki apartmanlarda ki kalabalığa yansıyışı güzeldi. ancak çıkan olaylar, saha seyirci avantajının kullanılış biçimine gölge düşürdü.
bir hakem hatası, tribünlerdeki bir kıvılcım çok şeyleri değiştirebilirdi. nitekim sayılan 50'yi geçmeyen bir grup, maça gölge düşürmek için ellerinden geleni yaptı, başlama düdüğünden önce sahayı adeta savaş alanına çevirdi.
maçtan önce bir gazeteci dövüldü. müdahale etmek isteyen tsyd temsilcisi ve doğan haber ajansı bölge müdürü naci sapan, şeref tribününde saldırıya uğradı. foto muhabirlerinin makinaları toplatıldı, üzücü görüntüler sahnelendi.
altay'ın ısınmak için sahaya çıkışı, tekrar soyunma odasına gidişi sırasındaki manzara adeta cehennemi andırıyordu. kalkanların korumasında, patlayıcı maddeler ve maytaplarla sindirilmiş olarak sahadaki yerlerini aldılar.
altay 4-4-2 düzeniyle sahaya çıkıp, savunmaya ağırlık verdiği gösterdi. ne varki, savunmayı kaleye yakın kurunca, ilk yarım saatte üç gol yedi kaleci nihat'ın, hasan'a kafa atarak, kırmızı kart görüp, takımı çok güç duruma sokması ise büyük bir hataydı. diyarbakır, deneyimli isimleri hasan, kemalettin, hakikat ve şenol'la üstünlük sağladı.
bu galibiyet şehri bayram yerine çevirdi. ancak diyarbakır'ın kaderini istanbul'daki belediye maçının belirleyeceği gerçeği de unutulmamalı.