2005/2006 sezonu, ikinci devrenin sonlarına doğru, ilkbahar.
hafta içinde maltepe'deki eski kulüp binasında futbolcularla bir söyleşi toplantısı düzenlenmiş. mehmet çakır ve erkan özbey var. bizim oğlan ufak o zaman, onu da götürüyorum. epey uzun sohbet oluyor. mehmet çakır'a (ki o sezon hepimizin çok takdir ettiği bir oyuncu,. muhtemelen kariyerinin en parlak senesini geçiriyor) diyorum ki, "kaç yıldır gençler maçına gidiyorum, ankara'da kaç tane trabzonspor maçı izledim, bir tek galibiyetimizi gördüm, ta 1990'da ( http://www.macanilari.com...id=199019910505&aid=93584), o zamandan beri de, yani on beş yılı aşkın zaman bir daha yenemedik". mehmet çakır da diyor ki: "bu haftasonu yeneceğiz".
o pazar sıkışık bir gün. almanya'dan bir çift arkadaşım bizde kalıyor, eşim aksu şehir dışında, oğlan -dedim ya- küçük. ne yapacağım? neyse, oğlanı alman arkadaşlarım emanet ediyorum, evde kalırız, tamam diyorlar. koştur koştur gidiyorum, son anda giriyorum maça. maraton tıklım tıklım gençlerli dolu. harika başlıyoruz ve mehmet çakır erken bir vakitte, yakın mesafeden ama sahiden sıfır gibi bir yerden, daracık bir açıdan topu tavana asıyor. (sözünü tutuyorsun, helal sana! diye düşünüyorum.) ama daha çok vakit var. sonra ritmimiz düşse de oyunu tutmayı başarıyoruz ve o 1-0'ı sürükleye sürükleye 90 dakikanın sonuna taşıyoruz. on altı sene sonra bir trabzonspor galibiyeti daha!