mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
sermayenin takımı adalet sahalarda
türkiye'nin siyasal ve ekonomik liberalleşme sürecine girdiği ve futbolda profesyonelliğin tartışılmaya başlandığı günlerde kurulan bir kulübün faaliyetleri dikkat çekiciydi. bu kulüp, doğrudan sermaye tarafından kurulan ve batı'daki anlamıyla profesyonelliği benimseyen adalet'ti. özel sektörün futbolla doğrudan ilgilenmesinin ilk örneği olan adalet kulübü, futbol üzerinden reklam yapmanın da ilk örneği oluyordu.
adalet kulübü, adalet mensucat fabrikaları tarafından kurulmuştu. süreyya paşa'nın (ilmen) sahibi olduğu işletme tarafından kurulan kulübün bir başka özelliği, sadece futbolda faaliyet göstermek için kurulmuş olmasıydı. kurulduğu yıl ikinci kümeye çıkan takım, 1951 yılında profesyonellik uygulamasının resmen devreye girmesiyle birlikte büyük bir transfer hamlesine girişecekti. tıpkı geçmişte altınordu'nun yaptığı gibi, adalet de bu transfer harekatında doğrudan fenerbahçe'yi hedef alacaktı. adalet kulübü'nün kurucusu olan süreyya paşa, serasker rıza paşa'nın oğlu olup, 1874 yılında günümüzde karadağ'ın başkenti olan podgoritza'da dünyaya gelmişti. ii. meşrutiyet öncesi tuğgeneral rütbesine kadar yükselen paşa'nın rütbesi meşrutiyet'in ilanından sonra yarbaylığa indirilmiş, bu tenzil onun ittihatçılarla arasına mesafe girmesine sebep olmuştu. 1916 yılında ordudaki görevinden ayrılan süreyya paşa, kurduğu tekstil fabrikasının başına geçmişti. cumhuriyet döneminde de eğitim, kültür ve spor etkinliklerine öncülük yapan süreyya paşa, kadıköy'deki meşhur süreyya sineması'yla maltepe'deki süreyya plajı'nı hizmete açmıştı. bilhassa istanbul'un anadolu yakasının iman ve belediyecilik hizmetleri açısından gelişmesinde süreyya paşa büyük rol oynamıştı.
süreyya paşa, cumhuriyet'in ilk yıllannda chp içinde yer almışsa da, bir müddet sonra serbest fırka'ya katılmış, bu partinin kapatılmasıyla aktif siyasal yaşamdan tamamen çekilmişti. hem mesleki hem de siyasal girişimleri dönemin siyasetindeki etkin çevrelerin engeline takılan süreyya paşa, tek-parti idaresi döneminde ağırlıklı olarak kültürel ve sosyal işlerle uğraşmıştı. türkiye'nin liberalleşme sürecine girdiği günlerde de, mücadelesini bu kez futbol üzerinden sürdürmeyi amaçlamıştı.
adalet'in başka pek çok takımdan yetenekli oyuncuları alması mümkünken, bilhassa fenerbahçelilere yönelmesi, muhtemelen yine geçmişe dair bir takım hesaplaşmaların sonucuydu. yaptığı astronomik tekliflerle başta canavar burhan olmak üzere hilmi, samim, selahattin ve erol gibi önemli futbolcuları kadrosuna katmıştı. bazı fenerbahçeli futbolcuların "biz camiamızın yüzüne nasıl bakarız?" diyerek transfer tekliflerini geri çevirdikleri söyleniyordu. beşiktaş'tan da bazı ünlü futbolcuları transfer eden adalet'in bu girişimi, başta fenerbahçe olmak üzere diğer kulüplerin tepkisini çekmekte gecikmeyecekti, istanbul'un yerleşik kulüpleri, bu kez siyasal çevrelerden tamamen bağımsız hareket eden ve doğrudan doğruya paranın gücünü kullanan bir takımla karşı karşıyaydılar. yeni palazlanan ve görünür hale gelen türk burjuvazisinin gözü kara bir projesi gibi idi bu.
büyük kulüpler, eğer önünü hemen alamazlarsa, sonraki yıllarda adaletin kendileri için büyük sorun oluşturabileceğinin farkındaydılar. nitekim osman kavrakoğlu'nun fenerbahçe'de başkan seçildiği günlerde yapılan bir giriş adalet'in önü kesilecekti. hazırlanmakta olan profesyonel futbol yönetmeliği'ne eklenen bir madde ile transfer yönetmeliği, kulüplerinden bir şekilde para almış futbolcularla ilgili olarak geriye işleyecek biçimde düzenlenmişti. ayrıca çeşitli gerekçelerle, transfer sezonunun ileri bir tarihe ertelenmesi sağlanmıştı. böylece fenerbahçe'den adalet'e giden futbolcuların bu kulübün formasını giymesinin önüne geçilmiş olacaktı. diğer kulüpler de tehlike olarak gördükleri adalet kulübü'yle maç yapmayı reddedince, bu kulüp için geri adım atmaktan ve çoğunluğun taleplerine uymaktan başka çare kalmamıştı. adalet, birinci lig'de oynayabilmek için önce fenerbahçe'ye tazminat ödemeyi, arkasından inşaatı süren kadıköy'deki stat için maddi yardıma bulunmayı kabul edecekti. adalet ile fenerbahçe arasındaki gerilim, ancak bundan sonra sona erecekti. adalet kulübü, birinci lig'de özelikle ellili yıllarda ses getirmişse de, altmışlardan itibaren eski gücünden ve etkinliğinden uzaklaşarak sıradan bir takıma dönüştü. önce alt liglere inen kulüp, bir müddet alibeyköyspor ile birleşerek varlığını korumaya çalışsa da, 1980'li yılların başında alibeyköy'ün adalet adını kullanmaktan vazgeçmesiyle tamamen tarihe karıştı.