mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
yeni bir kulübün kuruluşuna doğru
galatasaray'da yirmili yılların ortalarından itibaren süren ikilik, futbolda kazanılan başarılar dolayısıyla fazla derinleşmemişti. ancak bu parlak dönemin sona erip başarısızlıkların baş göstermesi, ikiliğin çatlağa dönüşmesine sebep olacaktı. birinci dünya savaşı ile kurtuluş savaşı'nın zorlu koşullarında kulübe sahip çıkan grup, futbol takımının yaşadığı düşüşle beraber sesini daha fazla yükseltmeye başlamıştı. başım, kutup üyesi de olan eşref şefik (atabey) gibi gazetecilerin çektiği bir grup, gazete ve dergilerde galatasaray'ın durumunu eleştiri konusu yapmaya başlamıştı. önceleri futbol takımının aldığı kötü sonuçlara yoğunlaşan eleştiriler, bir müddet sonra yönetime ve yönetim anlayışına yönelmişti.
akşam gazetesindeki köşesinde galatasaray kulübü'ne yönelttiği ağır eleştirilerin sona ermemesi üzerine yönetimin eşref şefik'i ihraç istemiyle disipline sevketmesi, deyim yerinde ise, bombanın pimini çekmişti. bu olay, muhalefetin daha da şiddetlenmesine ve yeni çıkış yollan aramasına sebep olacaktı. 3 şubat 1933 günü toplanan galatasaray kongresiseçimlerle birlikte eşref şefik meselesini de ele almıştı. üyelerin çoğunluğu kulüp içindeki ikilikten şikâyet ederek buna bir çare bulunmasını istemekteydi. bu arada yüz üyenin imzasıyla verilen bir önergede eşref şefik'in kulüpten ihracı talep edilmişti. azınlıkta kaldığı anlaşılan muhalif grup adına sadun galip söz almış ve eşref şefik'e kendisini savunma hakkının verilmesini istemişti. ancak saatler sûren tartışmalardan sonra eşref şefik'in dinlenmesine gerek olmadığı kararma vanlarak ihraç talebi oylanıp kabul edilmişti.
şefik'in ihracı muhalifler arasında ciddi bir infiale sebep olmuştu, ilk olarak yusuf ziya öniş ile birlikte 27 kişi kulüp üyeliğinden istifa edecekti. ilk istilacıların yanya yakınının iş bankası'nın çeşitli kademelerinde çalışanlar olduğu görülmekteydi diğerleri ise değişik şirketlerde çalışanlar ile birkaç basın mensubu idi. öte yandan, galatasaray kulübü'nde yaşananlar spor çevreleriyle sınırlı kalmamış, eleştiri kervanına doğrudan sporla ilgisi olmayanlar, hem de dikkat çekici bir siyasal söylemle katılmışlardı. eşref şefik'in galatasaray'dan ihracına en dikkat çekici tepkiyi, peyami safa göstermişti safa, gazetesindeki köşesinde, yaşananları eleştirdikten sonra düşüncesini açıklayanlara tahammül gösterememenin osmanlı dönemi mirası olduğuna işaret ederek, şu çarpıcı tespiti yapmaktan da kendisi alamamıştı: "galatasaray'da cumhuriyet ilanı zamanı gelmiştir."
kimi galatasaraylılara itidal çağrılan yaparak kulübün bölünmesinin önüne geçmeye çalışmaktaydılar. galatasaray'ın kurucuları arasında yer alan abidin daver cumhuriyet gazetesinde yazdığı yazılarda; "galatasaraylılar, bugün kulübünüzü yıkarsanız tarih ve galatasaraylılık size lanet edecektir... asıl fenalık asıl tehlike galatasaray'ı içinden kemiren ikiliktir," dedikten sonra sözlerini şu çarpıcı mesajla bağlıyordu: "bir ağabey sıfatıyla sizden rica ediyorum. galatasaraylılar, el ele veriniz ve kulübümüzü yıkmayınız. türkiye'nin en eski spor müessesini yıkarsanız tarih ve galatasaray size lanet edecektir." ancak bu çağrılar da bir sonuç vermedi. galatasaray bölünme yolundaydı. üstelik muhalif kanat hazırlıksız değildi. iş sadece istifa ederek galatasaray'dan ayrılmakla sınırlı kalmayacaktı. yeni ve farklı donanıma sahip bir kulüp kurulacaktı.
şubat kongresinde muhaliflerin sembol ismi eşref şefik'in ihracını, çoğunluğunu iş bankasında çalışan ve celal bayar'a yakınlığı ile bilinen bir grup galatasarayh'nın kulüp üyeliğinden istifası izlemişti. siyasal gücü ve etkinliği giderek yükselen ve yakında başbakanlık koltuğuna oturacak olan bayar'ın yakın çevresindeki bu grubun ilk aşamadaki planı yeni bir kulüp kurmaktı. galatasaray'ı bölen isimler olarak görünmemek adına, bunu geçici bir girişim olarak göstermenin gayreti içindeydiler. galatasaraylıların iddialarına göre kulüpten istifa edenler "galatasaray yıkılacak, sonra biz yeniden kuracağız," diye açıklamalarda bulunmaktaydılar.
başlangıçtaki amaçları kuracakları yeni kulüp aracılığıyla galatasaray'ı ele geçirmek olsa da, istifacıların birkaç yıl sonra ortaya çıkan yeni koşullarla bu hedeften vazgeçtikleri görülecekti. aslında, galatasaray'dan ayrılanların girişimi, siyaset futbol ilişkisinin meşrutiyet'ten beri süren biçiminin değişim sürecine girdiğinin işaretiydi.
yusuf ziya öniş, eğitimini yurt dışında almış olduğu için profesyonel kulüpçülük ve batı tarzı örgütlenme modelleri konusunda oldukça deneyimliydi. galatasaray'daki başkanlığı ve futbol federasyonu yöneticiliği döneminde bu konuda elindeki imkânlar dahilinde girişimlerde bulunmuş ve profesyonelliğin türkiye'de yerleşebilmesi için çabalamıştı. ancak gerekli maddi altyapının ve zihinsel arka planın yetersizliği sürekli bir engel olarak karşısına dikilmişti. bu zorluğu aşabilmenin yolu eksik kalan sivil girişimcilik boyutunu devletin imkânlarından yararlanarak telafi etmeyi düşünmüştü. ancak daha sonra kurulacak olan güneş kulübü'nde de görüleceği üzere devlet ile kurulacak ilişki, daha önceki örneklerde olduğu gibi doğrudan ve kaba saba yöntemlerle olmayacaktı. kulüp profesyonel bir anlayışla idare edilecek, ancak siyasetin etkin desteği kulübün arkasından eksik olmayacaktı.
siyasal etkinin ilk belirtileri, ihraç ve istifalar yaşandıktan iki ay sonra galatasaray lisesi bünyesinde yaşanan gelişmelerde görülecekti. 1933 yılının nisan ayının sonlarına doğru galatasaray lisesi'nde maarif müfettişleri tarafından inceleme başlatılmıştı. inceleme kısa zamanda soruşturmaya dönüşürken, bir yandan okulda yapılan inşaatlarla ilgili olarak yolsuzluk yapılıp yapılmadığı araştırılıyor, öte yandan okuldaki öğretmenlere bir anket uygulayarak görüş ve düşünceleri alınıyordu.
galatasaray lisesi'nde iki koldan yürütülen bu girişimler sonucunda, o sırada galatasaray kulübü başkanlığı görevini de yürütmekte olan okul müdürü fethi isfendiyaroğlu, görevinden alınarak davutpaşa orta mektebi müdüriüğü'ne tayin edilmişti. isfendiyaroğlu, tenzil-i rütbe niteliğindeki bu görevi kabul etmeyerek istifasını verecekti. bu arada yapılan anketten lisedeki öğretmenlerin milli kültürün korunmasına ve geliştirilmesine daha fazla önem verilmesini istedikleri sonucunun çıktığı da kamuoyuna duyurulmuştu. bu anket aracılığıyla, galatasaray lisesi'ne, "milli hassasiyetler" üzerinden bir uyarı mesajı gönderiliyordu.
kamuoyu, yeni kulübü ilk kez 1933 yılının haziran ayı başlarında duyacaktı. gazeteler, galatasaray'dan ayrılanların yeni bir kulüp kurmak için harekete geçtiklerini ve kurulacak bu kulübün adının sarı-kırmızı olacağını yazmaktaydı. aynı günlerde cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "galatasaray'dan ayrılanların maksatları nedir?" başlıklı bir yazıda, yeni kulüp kurma girişimleri ve siyasetin gücünü kullanarak baskı uygulama çabalan açık bir şekilde eleştiriliyordu:
"bu ikiliğin sebebi nedir? gayet basit. küçük bir grup galatasaray'ın işlerini mutlak kendileri idare etmek istemekte ve ekseriyette buna razı olmamaktadır... galatasaray sultan hamit devrinde bile hür yaşamıştı. maaşlı insanlar değiller. tahakkümâne yönetilemezler... bu grup iktidar mevkiinden çekildikten sonra galatasaray idare heyetleri hiç rahat yüzü görmediler. kendileri idare heyetlerinde tecrübe edilmiş ve intihap (seçim) kabiliyetlerini kaybetmişlerdir. parasızlık ve muhalefet gruplarının baskısı sorunlara ve yönetimlerin çekilmesine sebep oluyor. ali sami, emin bülent, cevdet, adnan, necmettin sadık, abidin daver, namık ismail, sermet kara mustafazâde ahmet, tahit kevkep, ali haydar, fethi, naim cemil, ismail müştak, mütevelli mehmet hep çekilmek zorunda kaldılar.
sarı-kırmızı kulüpten maksat önce kulübü ikiye ayırmak, sonra fırsat olursa galatasaraylı biziz diyerek başa geçmek. iş bankasındaki galatasaraylılar istila ediyorlarmış, "ileri de tekrar kulübümüze avdet etmek ve istifamızı almak kaydıyla" diyorlarmış. galatasaraylı oyuncu ve azalardan uygun olanları kendilerine celp etmek için propaganda yapıyorlar. profesyonel bir takım kurmak istiyorlar. bunun için de iyi oyuncuları celbetmek istiyorlar."
bu değerlendirme üzerine, muhalif kanatta yer alan hasnun galip'in kardeşi sadun galip, vakti zamanında fenerbahçe'ye gidecekken ağabeyi "galatasaraylı'nın kardeşi de galatasaraylı olur" dediği için yirmi yıldır galatasaraylı olduğunu söyleyerek savunmasını yapıyordu. ona bakılırsa, galatasaray'ı sevenler ve bugünkü hâline üzülenler kendilerine katılacaktı osmanlı döneminde hokeyci rıza bey'in galatasaray'dan ayrılıp yıldırım kulübü'nü kurduğuna işaret eden sadun galip daha sonra her iki kulübün birleştiğini ve daha güçlü hâle geldiklerini söylüyordu. böylece muhalifler, önce de belirttiğimiz gibi, yeni bir kulüp kurmaktaki esas niyetlerinin, dahi önce içeriden kontrole alamadıkları galatasaray kulübü'nü dışarıdan yapılacak bir operasyonla ele geçirmek olduğunu açıkça beyan ediyorlardı.