fatih uraz'ın "adamın abdalı kaleci olur" kitabından;
kaleciler gerçekten deli mi?
1930'lu yıllarda manchester city'nin file bekçiliğini yapan frank swift'in (1913-1958) bu konudaki yaklaşımı gayet hoştur kanımca. "bir kaleci ya doğuştan delidir ya da kalecilik yaptığı için delirir. ben istisna olmalıyım, ben deli değilim, olsa olsa ahmakça bir hata yaptıktan sonra kendisine kıyan biriyim." (ingiltere'nin yetiştirdiği en iyi kalecilerden biri olan swift, gazeteci olarak kızılyıldız-manchester united maçını izlemek üzere belgrad'a gitmişti. dönüş esnasında bindiği uçak düştü ve 23 yolcu hayatını kaybetti. bunların arasında sekiz futbolcu bulunuyordu. swift uçaktan canlı çıkmayı başardıysa da emniyet kemerinin şah damarını kesmesini önleyemedi ve hastaneye yetiştirilmek istenirken yolda öldü.)