fatih uraz'ın "adamın abdalı kaleci olur" kitabından;
zorunlu bir başlık: hezimetler
(...)
kaleci olmanın zorluğuna verilecek örnekler bakımından zengin bir coğrafyada yaşıyoruz. mesela ankaragücü kalecisi arif peçenek'i ele alalım... romanya-türkiye maçında sırtı dönük oyuncusuna verdiği el pasının gol olmasından sonra bir daha milli takım yüzü görmemiştir. yine '80'li yılların başında, 1. lig'de henüz iki maç oynamış cengiz adında genç bir kaleci vardı. çıktığı üçüncü maçın son dakikasında orta sahadan kendisine verilen geri pası ayağının altından kaçırdıktan sonra bir daha kendisinden haber alınabilmiş değildir.
farklı mağlubiyetler ve şans eseri yenen goller avrupa ülkelerinde "iş kazası" olarak adlandırılırken ülkemizde istihzayla anılır ve kalecilerin ipi çekilir. daha da kötüsü bu olayın dünya durdukça hatırlanması ve geyik muhabbetlerinde masaya getirilecek oluşudur.