halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
hollanda, 1974 kupası'nın dikkatleri kendine çeken takımıydı. başta cruyff. portakal rengi formalılar nefis futbol oynuyorlardı. komşu hollanda'dan almanya'ya gelen seyircilerin de coşturmasıyla hollanda takımı giderek şahlanıyordu. çok seyircisi vardı hollanda'nın. hepsi de takımlarındaki oyuncular gibi portakal renkte tişört, gömlek, bluz, hatta pantolon giyiyor, aynı renkte atkıları boyunlarına bağlıyor, portakal rengi bayraklarla, flamalarla sürekli olay yaratıyorlardı.
hannover'deki hollanda-uruguay maçını abidin aydoğdu ile birlikte nakletmek üzere staddakı spiker kulübelerinin bulunduğu yere geldik. bir vesile ile söylemiştim ya, en kötü yer çoğunluk bize ayrılır, diye.. orada da öyle olmuştu. "sizin takımınız filan yok. oynadığınız futbolla bu yeri verdiğimize bile şükredin" dercesine, tribünün en sonuna itmişlerdi bizim mikrofonu... bizim kabinden sonra, televizyon anlatım yeri bitiyor, seyircilerin tribünü başlıyordu. kabinin camından seyircilerle içice girdik. abidin aydoğdu ile kabine girer girmez... yakınımızdaki hollandalı seyircilerde bir kıpırdanma başladı. çok geçmeden harreketleri çoğaldı. bakışları hiç de sevimli görünmüyordu. derken, bir ikisi ayağa kalkıp, bizi kovar gibi işaretler etmeye başladılar. cama yaklaştık, anlamaya çalıştık. "uruguaylıları perişan edeceğiz. uruguay defol" gibilerinden tercüüme ettik söylediklerini... bir an abidin'e bakarken, "çabuk" dedim, "çabuk çıkar sırtındaki montu... ben de çıkarıyorum kazağımı. yahu bunlar bizi uruguaylı sandılar, onun için protesto ediyorlar."
raslantı bu ya, abidin mavi bir mont giymişti strtına. ben de mavi kazak . stadda hollandalılar portakal rengi giysileriyle bir kısım tribünleri kaplarken, öbür tribünler de mavi giysili uruguay taraftarlarıyla doluydu. azınlıktaydılar, ama yine de bir tribün dolduruyorlardı. mavi mont ve kazağımızı çıkardıktan sonra, bir kağıt aldım. üstüne keçe kalemle koca harflerle. "biz, türk televizyonu spikerleriyiz. selam" yazdım. ve cama tuttum. bir an okudular, ardından hepsi ayağa fırlayarak alkışlamaya başladı... belki memleketlerine gitsek, "türküz" deyince aynı içtenlikle alkışlamazlardı. fakat, burada uruguay'la maç öncesinde, uruguaylı olmadığımız için alkışla selamlıyorlardı.