halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
isviçre maçımız, milli takımın 150. maçıydı. televizyondaki naklen yayını, üzerine "150" yazdırdığımız bir topla açmıştım. seyirci de alkışlamıştı.
yasin (gs) - alpaslan (fb), özer (göztepe), tuncay (gs), zekeriya (bjk) - mehmet (ankaragücü), ziya (fb), bülent (gs) - cemil (fb), b.mehmet (gs), fuji mehmet (göztepe), düzeniyle başladığımız oyunun ikinci yarısında ankaragücü'nden melih, takım arkadaşı mehmet'ın yerine girmişti.
işte goller de bu ikinci yarıda gelmişti zaten. biri fuji mehmet öteki melihten... son dakikalarda da timuçin'i almıştık savunmaya.. ilerdeki adamlarımız iki gol atmıştı, ama kalemizde de golleri yemeyen ve galibiyeti koruyan bir yasin vardı, ilerdekiler ayaklarıyla, kalecimiz yasin de elleriyle galibiyeti getirmişti. lüksemburg maçlarında çok üzülen teknik direktör coşkun özarı, italya yenilgisinden sonra böyle bir başarıyla takımın kendini bulma yoluna girdiği inancındaydı. yanlış da değildi. milli takımda bir kıpırdanma vardı. 5-2'lik bir bulgaristan galibiyeti önemliydi. hattâ cezayir'i 4-0 yenmek bile küçümsenemezdi. takım düzeliyordu.