ahmet çakır'ın "taçlı kral metin oktay" kitabından;
adamdan anlamak! ahmet selîm zaman gazetesi 26.11.2002
o karagümrük maçı...(*)
beni şaşırtan iki futbol gözlemcisine rastladım şimdiye kadar. biri ömer madra, diğeri prof. ümit hasan (hassan). bir gazetede metin oktay'ı anlatan yazısını okuyunca, kim acaba bu "prof. ümit hasan?" demiştim. daha sonra dünya kupası adlı derlemede aynı imzaya rastlayınca, "herhalde gerçek isim" kararına varmaktan başka çarem kalmadı.
"insanlar neleri unutuyor; kim hatırlayacak yanm asır öncesinin dolmabahçe'sindeki bir enstantaneyi, o an seyredenlerin bile fark edemediği kenar-köşe güzelliklerinin ışıklan gibi yanıp sönen inceliklerini?" derdim hep. "kamera yok, televizyon yok, geldi geçti işte diye hayıflanırdım. öyle değilmiş meğerse...
geçenlerde "sayı yapmak" hikayesine bir dokunup geçmiştim. prof. ümit hasan şöyle diyor: "...heyhat! ya şimdi? şu biçâre 21. yüzyılın başlarında, yâd ederken o günleri; neler verilmez o senfonik şiiri hayatın içinde dinlemek uğruna: sayı yap meeetin, sayı yap!" böyle bir tezahüratı ne öncesinde duydum, ne sonrasında. bu sadece ona yönelik bir seslenişti ve sanki estetik bir çağrışım inceliği taşıyordu.
...karagümrük birinci lige çıkmış ve transfer tarihimizin ilk ciddi olayını gerçekleştirerek galatasaray'dan kadri aytaç'ı almıştı. metin'in artık eskisi gibi oynayamayacağını, kendisine o pozisyonları kadri'nin hazırladığım söylüyorlardı. doğruydu; kadri aytaç, gerçekten de çok yönlü meziyetleri olan bir oyun kurucuydu. hem tekniği hem fizik gücü çok yüksek olan nadir bir oyuncuydu. ama metin oktay, "al da at!"ların değil "nasıl attı?"ların golcüsüydü... ben de ikametçe karagümrüklüydüm ve bunları karagümrüklülerin arasında maç seyreder ken de söylüyordum. yerelliği hiç sevmem! mahallemin sokağımın bazı taşlarını bile hatırlarım; ama o transferi de sevmedim, metin'in karagümrük'e attığı gollere sevinmekten de uzak durmadım. takımın amigosu gardrop fuat, "sen hâlâ aynısın. bana öyle geliyor!" diye sitem eder ve işi espriye bağlardı: "metin'i de alsak cayar mısın galatasayaray'dan? ama o, parayla alınmazmış diyorlar. kadri'yi aldık da ne oldu sanki! adam hâlâ galatasaraylı! kalenin ağzında vurmadı kafayı ve eski takımına gol atmaya gönlü razı olmadı. şampiyonluktan etti bizi... galatasaraylıdan yâr olmaz başkalarına! senden de olmaz!"
bir karagümrük maçında, metin sakatlanıp çıktı, girince gol attı; bu işi de birkaç defa yaptı! gardrop fuat, "sakatladık, daha çok hırslandı." diyordu!
prof. ümit hassan haklıdır. "metin oktay, biliniz ki ey gençler, orta kuşaklar, vücudu ile, beli ile, uzayan adımları sayesinde attığı deparları ile, vücut çalımları ile, iki ayağını da kullanarak herhangi bir yükseklikte vole atma işini duran topa vuruyormuşcasına gerçekleştirişi ile, müthiş sağı ve hiç görülmedik solu ile, şut sertliğindeki kafa vuruşlarıyla, ters köşelere şandellediği kafa değil akıl golleriyle, pozisyonları önceden okumasıyla, delikanlı tevazuu ile, duyarlılığım içine gömerek övücü sözlerden sıkılmasıyla, dostluğu ile, yakışıklılığı ile; o, anlatılır gibi değildir. anlatılır gibi değildir, ey genç ve orta kuşak futbol severler!" (24.09.2000)
şenez erzik'den de bir nakli var: "...bunca yıl dünya futbolunun içinde yaşıyorum, onun gibisine rastlamadım." ben bir benzerim di stefano kıyası ile muvakkar ekrem talu'dan dinlemiştim.
..."forvet" ile "santrafor" karıştırmasının düzeleceği yok. tek santraforla olmazmış. suat mamat, kadri aytaç, can bartu, recep adanır, lefter; bunların hepsi forvetti; ama metin, "forvet'in santraforu" idi. lügatte şöyle yazıyor: "center, merkez; fore, ön... futbol takımında beş kişilik forvet hattının ortasında yer alan oyuncu centerforwads" (okyanus)."
(*) bu başlığı ben verdim (a çakır).
ahmet selim yazıları için bakınız, serbest vuruş-efsane futbolcular ve gerçekler, zaman kitap, istanbul, 2003)
not: metinin sakatlanıp ardından girip gol attığı karagümrük maçı bulamadım. ama bu maçta hem kadri aytaç oynamış hem metin oynamış ve metin gol atmış... bu yüzden bu maça yazdım...