atilla türker'in 2003 yılında ümit yayıncılık tarafından yayınlanan, "ah şu futbolcular" kitabında yer alan gökmen özdenak biyografisi ve bu maçla ilgili gökmen özdenak 'ın anısı şöyle;
santrafordu... vücudunu iyi kullanırdı. üstün fizik gücü ile hava toplarında çok etkiliydi. istanbulspor’da başladı, galatasaray’da şöhretin doruğuna çıktı. kibar futbolseverler onu “dayı” olarak tanıdı. kibar olmayanlar ise daha değişik bağırdı... 9’u a milli olmak üzere toplam 14 kez milli takım formasını giydi. halen futbol yazarlığı yapıyor.
futbolculuk dönemimde hırslı bir yapım vardı... kaybetmeye tahammül edemezdim... mutlaka kazanmamız gerekirdi. yoksa... maç gecesini uykusuz geçirirdim. hele derby maçlarında... bu duygu ve düşüncelerim daha üst seviyelerde dolaşırdı. işte yine bir derby maçı... beşiktaş maçı... sezon 77 - 78...
daha ilk dakikalarda bir gol yedik... ama ilerleyen dakikalarda kendimize geldik... sahneye önce güngör çıktı... stoper oynayan güngör, müthiş bir kafa vuruşu ile eşitliği sağladı. futbolseverlerin "deli" lakabını taktığı güngör, golden sonra yine her zamanki şovunu yaptı... birden deparı bastı... beşiktaş tribünlerinin önüne kadar gitti... sonra hafif eğildi... sağ yumruğunu sıktı... kolunu önce geriye, sonra da ileriye doğru salladı... affedersiniz ama kibarca "nasıl geçirdik" dedi. demesi ile de tribünlerde uğultu koptu... beşiktaş tribünlerinin tepkisi müthiş oldu... adeta yer yerinden oynadı... ben de o gün çok iyi oynadım... peşpeşe iki gol attım... maçı 3 - 1 kazandık... karşılaşma sonrası soyunma odasına bir arkadaşım geldi... hemen beni kenara çekti... kulağıma fısıldadı: "aman gökmen... sarı - kırmızı şapka ve kaşkol takan bir grup taraftar, stat kapısının önünde sizleri bekliyorlar... sakın kanmayın... onlar beşiktaş taraftarı... seni ve güngör'ü dövmek için bekliyorlar..." akacak kan damarda durmazdı... ama yine de ihtiyatı elden bırakmadım... arkadaşımdan bir ricada bulundum: "sen gerçek galatasaraylı beş, altı taraftar bul... benimle gelsinler..." arkadaş dediğimi yaptı... ben de galatasaraylı taraftarlar ile stat kapısına doğru yöneldim... kapıya geldik... kalabalık denilen taraftar grubu hani az buz değil, çok kalabalıktı... en az 250, 300 kişi... bizi de yiyecek gibi bir halleri vardı. kapıdan çıktık... çıkmamızla birlikte küfürler yağmaya başladı... hem de ne küfürler: "şerefsiz gökmen... futbolcu musun lan sen... bu sezon nah şampiyon olursunuz..." bunlar tabi ki kibar olanları... diğerlerini siz tahmin edin... kavgaya girişsek, aptallık olurdu... bizi ezerlerdi... daha sonra da jiletle yerden kazırlardı... adımlarımızı hızlandırdık... bayağı hızlandırdık... ama... onlar da küfrün şiddetini hızlandırdı. birden... durdum... geriye döndüm... iki adım attım... yanımdakiler şaşırdı... tabi bizi dövmeye hazırlanan taraftarlar da... işte bu şaşkınlık anında... ilk lafı söyledim: "biz kardeşiz... şu ölümlü dünyada neyi paylaşamıyoruz..." saniyeleri iyi değerlendirmeliydim... devamını getirdim: "biz futbolcular profesyoneliz... iyi oynamak ve kazanmak zorundayız... sizin de bize saygı duymanız gerekir... bakın ben sizi hem seviyorum, hem sayıyorum..." çok iyi konuşuyordum... beni kimse durduramazdı: "biliyorum ki sizler de çok iyi insanlarsınız... beşiktaş'ı da çok seviyorsunuz... inanın ben de beşiktaş'ı seviyorum... zaten beşiktaş olmasaydı, galatasaray da olmazdı, fenerbahçe de..." o sırada... taraftarlardan biri hafiften homurdanmaya başladı... dediklerimi ya anlamamıştı, ya da ben anlatamamıştım... ama onun da formülü vardı: "gel kardeşim... seni bir öpeyim... belli ki çok güzel bir insansın... tıpkı arkadaşların gibi sen de dürüstsün, dobrasın, kalendersin... ne mutlu beşiktaş'a... senin gibi bir taraftarı var..." tahmin ettiğiniz gibi... o da sakinleşti... yüzlerce taraftar gibi o da yelkenleri suya indirdi... ortalık artık süt limandı... birden... beklenmedik bir şey oldu... ü zerime doğru geldiler... eğildiler... bacaklarımdan tuttular... havaya kaldırdılar... omuzlara aldılar... sonra da hep birden bağırmaya başladılar: en büyük gökmen... başka büyük yok..." tezahürata tüm taraftarlar katıldı: "en büyük gökmen... başka büyük yok..." omuzlardan uzun süre indirmediler... tezahüratı da kesmediler. bu şekilde de... rakip takım taraftarları tarafından omuzlarda taşınan ilk futbolcu olarak tarihe geçtim...