halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
1969-1970 mevsiminde avrupa kupalarında sesimiz epey çıktı. iki takımımız çeyrek finale yükselme başarısını elde etti
avrupa kupa galipleri turnuvası'nda göztepe çeyrek finale çıkmayı başardı. lüksemburg'un union sportive takımını 3-0 ve 3-2 galibiyetlerle eleyen izmir takımı, ikinci turda ingiliz futboluyla karşı karşıya kalmıştı. gal takımı cardiff city idi rakibi... cardiff, ingiliz liginde oynayan profesyonellerden kurulu, güçlü bir ekipti. fakat göztepe kendi evinde başarılı bir oyun tutturmuş, sahadan 3-0 gibi farklı galibiyetle ayrılmıştı. bu sonuç, fenerbahçe'nin manchester city'i elemesinden sonra britanya adasında ikinci şok olmuştu. daha önce irlanda'nın waterford takımını da yenen galatasaray'ı hatırlıyorlar ve "bu türkler de nereden çıktı?" diyorlardı. bu arada galliler çok iddialı konuşuyordu. "izmir'de değişik iklim" koşullarında toparlanamadan yediğimiz gollerle yenildik. fakat 3-0 kapanmaz fark değildir" diyorlardı. hatta cardiff city meneceri scoular, "4-0 mucize değil" demecini veriyordu. necmi tanyolaç'la birlikte cardiffe geldiğimizde bayağı bayağı çekinmeye başlamıştık. iri yarı gal futbolcularının, ingiliz liglerindeki deneyimleriyle 3-0'lık avantajımızı silecekleri, uzak ihtimal olmaktan çıkmaya başlamıştı.
çetin esen kaftan arkadaşımla birlikte girdiğimiz yayından önce ninian park stadında çeşitli öğrenci gösterileri yer almışt., her şey tatlıydı, zarifti. şu maç da bir tatsızlık çıkar-masaydı bari... 2-0 yenilgiye razıydı bizim cephe... önemli olan, tur atlamaktı. hele bir gol atabilirsek, işimiz iyice kolaylaşacaktı. türk temsilcisi çeyrek finale çıkabilecekti.
oyun başladığında bir an kendimizi kaleci ali'nin yerine koyduk ve daha korktuk. uzun boylu, iri yapılı ali artuner bile ufak kalmıştı yanlarında. cardiff city'nin ileri adamları öylesine dev gibiydi. üstelik bir geldiler mi hepsi birden geliyorlardı ali'nin kalesine... ingiliz liglerinden alışık oldukları sert şarjlarla... fakat ali de devleşiyordu onlar atak yaptıkça... allan clark, toshack gibi dünyaca ünlü yıldızlarla mücadele ediyordu göztepe kalecisi... ve bir kez, evet sadece bir kezt o da ayağı kaymasa, mağlup edemeyeceklerdi de ali'yi... ama işte bir an ayağı kayıp da dengesini kaybedince, yakınındaki bird topu kaptı ve vurdu. bu, maçın tek golüydü. soğuk, rüzgârlı havada ve o dev yıldızlarla mücadelede göztepe başarısını sürdürüyor, 3-0'lık galibiyetin rövanşı nı sadece 1-0'la vererek rahatça tur atlıyordu. hatta fuji mehmet ayağına gelen bir topu heyecanlanmayıp, acele etmeyip sakin kullansa, 1-1 beraberlikten bile söz edebilirdik belki ama bu kadarı da büyük başarı idi. göztepe "cardiff cehenneminden çeyrek finali çıkarmıştı.
cardiff'te kalabalık bir izmirli grubu vardı. göztepe'yle birlikte maça gelenler. haşmet uslu'sundan ismail sivri'sine kadar... sevgili gazeteci arkadaşımız ismail sivriyi "seni bol bol gezdiririz" diye getirmişlerdi ama... o soğukta, o feci rüzgârda biçare ismail'cik otelden çıkamamıştı. aslında izmirliler grubundan çeyrek final sevincini kutlamaya hazırlananların hepsinin hevesi kursağında kalmıştı ya... otelde oturmaktan başka çare yoktu. otelde de bizden başka müşteri yoktu. şişeler açıldı, içkiler içildi. şarkılar söylendi, türküler söylendi. kim kime? biz bize... sanki izmir'deymiş gibi...
bakın yıllar sonra açıklıyorum: o seyahatten dönüşte "oooo ben cardif'te neler yaptım neler!" diye anlatanlar olmuşsa... hiç kimsenin otelin kapısından başını bile uzatamadığına bahse girerim.
cardiff'te gal'in dünya çapında ünlü eski yıldızı john charles ile karşılaştım. tanıştık. sonra kutladı. "türk futbolunu hiç bilmiyordum" dedi john charles, "ilk olarak manchester city olayında duydum... şaşırmıştım onu duyunca... ama bugün şaşırmadım. mükemmel oynadı takımınız. böyle oynayan bir takım çok rakibi eleyebilir. hele kalecinize bayıldım. bizim toshackın o sağlam şarjlarına bile karşı koymayı başardı. kutlarım."