halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
1969-1970 mevsiminde avrupa kupalarında sesimiz epey çıktı. iki takımımız çeyrek finale yükselme başarısını elde etti
avrupa şampiyon kulüpler turnuvasında galatasaray'n irlanda'nın waterford takımını 2-0 yenmesi, buruk bir sevinç yaratmıştı. rövanşı verirsek, kaygısıyla... ne var ki, sarı-kırmızılılar orada da canlı bir oyunla galibiyete ulaştı ve rahatça tur atladılar. waterford'u evinde 3-2 yenen galatasaray'ın ikinci rakibi, spartak varna idi. çekoslovak futbolunun gücünü bildiğimiz için spartak'tan çekiniyorduk. ama galatasaray ikinci turda da başarısını sürdürdü. iki maçtan birini 1-0 kazandı, öbürünü 1-0 kaybetti. kurada da şansı yaver gidince, tur atladı. ancak türk temsilcisi çeyrek finalde polonya'nın legia takımına karşı duramadı. galatasaray, kendi evinde 1-1'den fazlasını alamadı, varşova'da da 2-0'a boyun eğdi.
varşova dakı bu maç, en çok sıkıntı çektiğim naklen yayınlardandır. sahanın kenarında anlatıyordum maçı... ayağımın altında belki bir metre buz tabakası vardı. bir yandan sert soğuk rüzgâr esiyor ve sürekli kar yağıyordu, öte yandan maçı anlatmak için sürekli konuşma zorunluğu, doğrusu perişan olmuştum neyse, adil arkadaşım (daha sonra tuzla'da bir restoran açan adil) bir kürklü şapka bulmuştu bana... yayında da yardım etmişti zaman zaman donacağımı hissediyordum. çünkü dudaklarımın kıpırdamadığı oluyordu arasıra... aslında galatasaraylılar da 2-0 yenilgiye şükretmeliydiler. o hava koşullarında kalecinin durumu, benimkinden daha parlak değildi. fakat polonya takımı o havada da futbolun iyisini oynamıştı. hele maçın iki golünün de kahramanı 35 yaşındaki brychzy'nin o günkü şahane oyunu, unutulacak gibi değildi.