memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
adnan örnek bu maçı şöyle anlatıyor: "önce ilk maça geleyim, ilk maçı 3-0 kazandık. ben de o takımın önemli parçalarından birisiydim, defansın ortasında oynuyordum. 3-0 kazandığımız maçtan sonra herkes çok rahattı, sanki kupa kazanılmış havalarındaydı ve o akşam takım bir kutlama yemeğine gitti. ben yemeğe özellikle katılmadım. takımın erkenden havaya girdiğim söyleyebilirim. trabzon'daki atmosferin çok zor olacağını, maçın çok zor geçeceğini biliyordum. trabzon çok güçlü bir takımdı ve kupa finallerinde de çok başarılıydı. ikinci maçta inanılmaz gergin bir ortam vardı, trabzon'da kalamadık, of ta kaldık ve maça of belediyesinin otobüsüyle gittik. trabzon'da da her türlü baskıya maruz kaldık. stat atmosferi çok gergindi. mesela maç öncesi sahaya çıkamadık. bu tür olaylar o dönemlerde türk futbolunun kanayan yansıydı. günümüzde öyle değil. kurallar çok farklı ve her geçen gün futbolun lehine gelişiyor. cezalar caydırıcı, federasyonların tutumları inanılmaz güzel. şiddeti ortadan kaldırmaya yönelik ciddi düzenlemeler var. söyleyeceklerim yanlış anlaşılmasın, trabzonspor maçı futbol dışı yollarla aldı da demek istemiyorum. maça gelirsek maçın başında trabzon 1-0 öne geçti ve biz de hemen sonrasında durumu 1-1 yaptık. ama maçın ilk yarısında hakem bülent yavuz bir penaltı çaldı. ben de penaltının olmadığını iddia ederek itiraz ediyorum "hocam yapma allah aşkına, şu atmosferde bizi ezdirme, penaltı değil' dedim. 'ne olacak yani beş tane gol mi yiyeceksiniz' dedi. ben, yılmaz vural'ı çok severim ve teknik direktörlüğüne de müthiş saygı duyarım. o zaman stoper oynuyordum, çok da formdaydım ve takımın en önemli silahlarındandım. maç içerisinde yılmaz hoca'nın yanlış bir tercihi oldu. beni stoperden aldı ve sol beke koydu. yerime de stopere başka bir arkadaşı aldı. göbekten golleri yemeye başladık ve sonrasında da özellikle kaleci nitu ile ilgili birçok dedikodu oldu. maçtan sonra yılmaz hocaya da bir sitemim oldu. o gün saha içinde de çok haksızlığa uğradığımızı düşündük açıkçası. o gün orada her yönüyle, bakın altını çiziyorum her yönüyle anlatamayacağım kadar farklı bir atmosfer vardı."