halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
tunus ve ispanya maçlarının 0-0'ından sonra yüzümüz gülecek, irlanda'yı dublin'de bize yaptığı ikramın aynısıyla karşılayacaktık. 2-1 yenilginin revanşını 2-1'le alıyorduk. ali (göztepe), -şükrü (fb), talat (gs), ercan (fb), fehmi (bjk), -ayhan (gs), şeref (fb), ergün (gs) -ogün (fb), abdullah (fb), faruk (bjk) şeklinde çıkan takımımızın kaptanlığını şeref yapıyordu. bulgar romentchev'in yönettiği maçın futbol kalitesi epey üstün oldu. dublin'de yenilirken alkışlanmıştık. ankara'da ise hem alkışlandık hem kazanmıştık. aslında 2-1, oynadığımız oyunun tam karşılığı değildi.
"made in england" markalı güçlü rakinimiz karşısında o gün çıkardığımız oyunla 2-1 den fazlasını elde etmemiz gerekirdi en azından son dakikada bir an dikkatsizlik göstermeseydik, sahadan 2-0 galip ayrılacaktık, ilki ayhan'dan, ikincisi ogün'den iki güzel golle varmıştık 2-0'a... 19 mayıs stadı coşku içinde inlerken, irlanda'nın ingiliz ligi'nde tecrübeli profesyonelleri bir son dakika golünü o araya sıkıştırmışlardı. dublin'de onlar 2-1 kazanmıştı, ankara'da biz 2-1 kazandık. her horozun kendi çöplüğünde ötüşü futbol alanlarında iyice geçerliydi.