süper lig'in 16. haftasında manisaspor'a konuk olacak ekibimiz, rakibi ile birinci lig tarihindeki 11. (6g, 1b, 3m, 15ga, 11gy) ve manisa'daki 6. (4g, 1b, 11ga, 1gy) maçına çıkacak.
gençlerbirliği'nin manisa deplasman karnesi alışılmışın çok dışında. çünkü kırmızı-siyahlıların rakibine karşı mutlak bir üstünlüğü var. bugüne kadar manisa'da oynadığı 5 maçta 4 galibiyet ve 1 beraberlik kazanan kırmızı-siyahlılar bu maçlarda 11 gol atıp sadece 1 gol yediler.
son iki hafta oynadığı (orduspor, trabzonspor (d)) maçları kazanan gençlerbirliği 22 puanla ligde 9. sırada yer alıyor. deplasman karneleri şöyle: 1g, 2b, 4m, 6ga, 14gy.
manisaspor ise 15. hafta sonunda topladığı 24 puanla 5. sırada yer alıyor. ev karneleri şöyle: 4g, 1b, 2m, 8ga, 8gy.
manisaspor deplasmanı deyince aklıma gelen ilk maç 2007-08 sezonu 22. hafta maçında oynadığımız ve 2-1 kazandığımız karşılaşma. fakat maçın ilginç olan yanı karşılaşmada değil de öncesinde. bir hafta boyunca tüm televizyon ve gazetelerin "çok sert bir kar yağışı geliyor" uyarılarına kulak asmayan ve maçtan bir gün önce ankara'dan deplasmana gitmek için toplanan yaklaşık 50 gençlerbirliklinin yoğun kar yağışı nedeniyle maç günü sabah saat 8'de ankara'ya dönmesi... "gidilemeyen deplasman hikayesi" olarak yıllardır gençlerbirlikliler arasında bolca anlatılan anı hakkında 2008'de yazdıklarım şöyle;
“cumartesi günü (16.02) saat 23:00'de 50 kadar gençlerbirliği taraftarı olarak mithatpaşa'da toplandık ve manisa'ya gitmek için kulüpten "bağımsız" olarak ayarlanan otobüsün gelmesini beklemeye başladık. millet yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı ama ciddi anlamda bir kar yağışı da öğleden beri devam ediyordu. her gelen yanına kendini sıcak tutacak bir şeyler ve aynı zamanda yiyecek içecek bir şeyler getirmişti. kısacası ortam tam bir pikniğe gitme havasındaydı.
sonunda beklenen otobüs geldi ve hemen otobüste yerimizi aldık. kar yağışı dur durak bilmeden devam ediyordu ama açıkçası umurumuzda bile değildi çünkü ege'ye gidiyorduk ve ileride yol açılır nasıl olsa diye düşünüyorduk. nasıl döneceğimiz kimsenin aklının ucundan bile geçmiyordu. sivrihisarda mola verdik ve hep beraber eğlenceli bir fotoğraf çektirdik. fotoğraf çekiminden sonra gecenin ikisinde yapılan tezahürat görülmeye değerdi doğrusu. yarın tribün güzel olacak diye geçirdim içimden.
otobüslere doluşup yolculuğa devam ettikten sonra yeniden bir mola verdik. durduğumuz yer ıssız bir benzinlikti ama biz de sadece tuvalet molası için indiğimiz için sorun değil diye düşündük ama otobüsten iner inmez inanılmaz bir tipi olduğunu fark ettik. rüzgar ile kar o kadar kuvvetli esiyordu ki hem önümüzü göremiyor hem de ayakta durmakta güçlük çekiyorduk. ilerilerde ihtiyacı giderme çabaları yoğun soğuk nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı ve otobüse geri döndük.
yolculuk eğlenceli bir şekilde afyon'a 70 kilometre kalana kadar devam etti. otobüs durdu ve şoför yola devam etmek istemediğini söyledi. yolun yavaş yavaş buzlanmaya başladığını ve ileride yokuş aşağı ciddi bir yol olduğunu bu koşullarda gitmek istemediğini dile getirdi. otobüste bir gürültü koptu haliyle. her kafadan bir ses çıktı. kimileri yirmiyle de olsa yola devam etmemiz gerektiğini söylerken kimleri şoföre hak veriyordu. biraz haralagüreleden sonra şoför geri döndü ama tartışmalar 1 saat kadar sürdü. bu arada saatin sabah 4:30 olduğunu söylemek gerek. herkes memnuniyetsiz ve üzgündü.
güzel başlayan yolculuk sabah saat 8.00 da ankara'da noktalandı. bu arada ankara'da kar yağışı inanılmaz derecede devam ediyordu. evlerimize dağıldık. saat 13'e kadar uyuyup 13:30'daki maçı dinlemek için uyandık ve maçı radyodan takip ettik. burhan'ın golüyle mutlu olduk. rafael'in golüyle üzüldük ve ısaac'in golüyle tekrar mutlu olduk…”