ne maçtı ama! beşiktaş ve belediyespor'un karşılıklı atakları ile geçen ilk yarıda iki takım da kartları açık oynuyor, gol bulmak için tüm futbol maharetlerini koyuyorlardı ortaya... beşiktaş'ın joker oyuncusu quaresma'nın yokluğu siyah-beyazlı takımda her an kendini hissettiriyor, onun yerine başrole soyunacak bir isim de pek ortalarda görünmüyordu şimdilik. belediyespor'da ise takım ruhu ve bütünlüğü tüm canlılığı ile kartal'a karşı koyuyordu her zaman olduğu gibi. abdullah avcı hocanın takıma monte ettiği ve arif hocanın da devam ettirdiği korkunun ecele faydası yok mantığı ile devam ediyordu hararetli üç puan yarışması. işte böyle bir kontrollü oyun paylaşımı ile sona erdi bu önemli maçın ilk yarı perdesi. * * * ikinci yarıya girerken bizler portekizli hocanın genç veli'nin sağ kanattaki soluksuz kalışını görüp holosko ile başlayacağını düşünüyorduk ama o farklı fikirlerin içindeydi doğal olarak... ancak iyice kızışmaya başlayan oyunda iki takımın da kazanma arzuları orta alan düzenini filan boşverip doğrudan uzun toplarla ve oyunu kanatlara yayarak üst seviyelere çıkarıyorlardı maçı, kazanma hırslarını... işte tam da bu anlarda holosko oyuna giriyor ve beşiktaş aradığını bulmuş gibi daha rahat bir havaya bürünüyordu hücum çıkışlarında. sonrası futbol adına heyecan dolu anlarla geçiyordu yarışmada. beşiktaş'ın genç mustafa ile bulduğu gole belediye hiç duraklamadan tevfik ile cevap veriyor ve yarışma özellikle ikinci yarıdaki seyircilerine yaydığı futbol lezzeti ile ne maçtı ama mesajları ile dolu olarak sonlanıyordu. * * * maç öncesi, carlos carvalhal'ın arif erdem'in elini sıkarken uzanıp yanağını öpmesi bu centilmen insanın ne kıymetli bir dünya vatandaşı olduğunu sergiliyordu bizlere... beşiktaşlı kalpleri fethetmesi yanında, taraflı tarafsız tüm futbol dünyamızın da yüreklerini ısıtan bu sempatik portekizli'nin tavırları şike zanlısı birçok futbol adamımızın tutuklu olduğu şu nazik zamanlarda bir an da olsa yüreklere su serpmiyor mu?