yüreğimizin ortasına düşen şehit ateşi cayır cayır yanıyor. milletimizin başı sağolsun. vatan sağolsun. böyle bir ortamda futbol konuşmak bile zul geliyor ama bir yandan da işimizi yapmamız gerek
öyleyse biz de yapalım. carvalhal ilk kez orta sahada üç koşan oyuncuyu necip, ernst ve aurelio'yu birlikte kullandı. bir de simao'nun yerine veli ya da ekrem'i, edu'nun yerine de holosko'yu kullansa tam olacaktı. beşiktaş ilk 45'te doğal olarak rakibi durdurmayı hedefledi. kiev kalabalık savunma hattında boşluk bulmak için bol hazırlık pası yapmak durumunda kaldı. ismail'in kanadından buldukları koridor onlar için hayat damarı gibiydi. oradan yüklendiler. tüm tedbirlere rağmen 4-5 net pozisyon buldular.
zor olanı yapmak kontratak oynayan beşiktaş iki önemli pozisyonda yanlış oyuncuyu topla buluşturunca ilk yarıda golü bulamadı. edu'nun ağır kaldığı iki pozisyona quaresma girmiş olsa muhtemelen tabela değişirdi. ikinci yarıda beşiktaş'ın en iyisi aurelio'ya necip ve ernst de destek verince kartal oyunu tutmakta zorlanmadı. çok pozisyon da vermedi. carvalhal ilk kez doğru bir strateji ile hareket etti. kazanma riskine giren bir beşiktaş muhtemelen bu maçı farklı kaybederdi. diyeceksiniz ki 'böyle oynadı da ne oldu, yine kaybetmedi mi?' orası doğru ama özellikle 2. yarıda en azından bir puanı hak eden bir beşiktaş vardı. son saniyede golün gelmesi büyük şanssızlık. yazık oldu. yine de carvalhal'in artık gerçeği görmüş olması beşiktaş adına kazanç sayılır. bundan sonra orta sahayı komutanlarla değil, askerlerle doldurması gerektiğini anlamıştır sanırım.