büyük bir ihtimalle almanya'ya karşı oynayan milli takımlarda en şanssızı 1970lerin jenerasyonudur... maier, vogts, weber, grabowski, overath, müller, netzel, held ve taraftarlarının "kaiser/ımparator" lâkabını uygun gördüğü beckenbauer gibi dünyanın en iyi futbolcularına sahip alman milli takımı'yla yapılan maçlardan "şerefli bir mağlubiyetle" ayrılmanın hesaplarının yapıldığı günlerdir. almanya, avrupa kupası eleme maçı için köln'de müngersdorf stadı'nda türkiye'yi ağarlayacaktır. maçtan önce türk futbolcuları ve türkiye çoktan alman basınının sütunlarında yerini almıştır. almanya'da kimliklerini yeni yeni kabul ettirmeye çalışan çok sayıdaki türk işçiyi rencide edecek tarzdaki yayınlarda türkiye'nin en iyi ihtimalle 5 gol yiyip döneceği yazılıp çizilmektedir. kaleci maier de kendisine o kadar güvenmektedir ki "eğer bana türkler gol atarsa saçlarımı kazıtırım" diyerek kellesini ortaya koymuştur. türkiye'deki yazarlar da takımın çok iyi olduğunu söyleyip, fazla gol yemeyeceğini, en fazla iki-üç golle maçı bitireceğini iddia ediyorlardı. kadroda eskişehirspor'dan da kamuran ve ender vardı. türkiye bir gol kazandı. golü gerçekten kimse beklemiyordu; takım arkadaşları bile bir an duraksadıktan sonra yanma geldiler eskişehirsporlu delikanlının, 23 yaşındaki kâmuran'ın...
29 ekim 1970 tarihli hayat dergisinde yayınlanan "kahramanının kaleminden altın golün hikayesi" bölümünden;
"adım: kâmuran yavuz... 23 yaşındayım... şu andaki mesleğim: futbolculuk... 'şu andaki' sözünü üstüne basa basa söylüyorum. çünkü iki yıl sonra kimya fakültesi'ni bitirdiğim zaman, bu mesleğime 'elveda' diyebilirim. futbola yedi yıl önce eskişehir toprakspor'da başladım. şimdiye kadar 19 defa millî formayı giydim. fakat şanssızlığımdan mıdır nedir ancak bu maçta bir gol atabildim. 19 millî maçta tek gol... hayatını, geçimini futbol oynayarak kazanan bir sporcu için hiç de övünülecek bir bilanço değil. ama ben şimdi bu tek golü kaydeden sol ayağımı kesip müzeye koyacak kadar sevinçliyim. neden mi? çünkü bu golü herhangi bir sıra takımına değil, karşısına hezimet korkusuyla çıktığımız, dünya 3.sü almanya'ya attım. maçtan önce yapılan yayınlar hepimizin moralini bozmuştu. köln'de bacak kadar çocuklar bile yüzümüze karşı elleriyle 'beş' işareti yapıyorlardı. çok üzüntülüydük. sadece rezil olmamak ve farklı bir mağlubiyet almamak için çıkmıştık sahaya. maçın 14. dakikasındaydı. onların bir akınını 18 üzerinde kesmiştik. top sağaçık mevkiinde bekleyen metin'e kadar gelmişti. o sağdan sürdü sürdü, rakip 18'e kadar girdi. ben onu gözlerimle takip ediyor ve santra noktasından yavaş yavaş alman yarı sahasına giriyordum. bu arada nasıl olduğunu hâlâ bilmiyorum, topun weber'e doğru geldiğini gördüm. kafayla uzaklaştırması an meselesiydi. ben de bu arada onların 18'ine yaklaşmıştım. fakat o ne? weber'e doğru geldiğini gördüm. kafayla uzaklaştırması an meselesiydi. ben de bu arada onların 18'ine yaklaşmıştım. fakat o ne? weber topa müdahale edemedi. birden fırladım ve yere düşen topu hafifçe ileri aktardım. sonra yetişip olanca gücümle bir sol şut patlattım. top kaleci maier'in müdahalesine rağmen alman ağlarıyla kucaklaşmıştı. yıllar önceki 'berlin efsanesi' 'köln zaferi'yle böyle tekrarlanmış oldu. son olarak şunu belirteyim. yalnız ben değil, hiç kimse bizim batı almanya'ya gol atabileceğimizi hayal etmiyordu. herkes şaşkındı; bu yüzden golü attıktan sonra ilk anda arkadaşlarım her zaman alıştığımız o takım tezahüratını bile göstermediler. neden sonra beni tebrike koştular. hepsinin gözlerinde yaş vardı..."
elbette maçın galibiyetle bitmesi çok güzel olurdu ama tecrübeli almanlar müller'in ayağından penaltı vuruşuyla beraberlik golüne ulaştılar. ama 1-1'lik skor kimsenin umrunda değildi. herkes türkiye'nin o günkü penaltı atışı dışında maçın mutlak hakimi olduğunu konuşuyordu. skorda emeği geçen kâmuran yavuz, vahap'la birlikte 1. lig'de eskişehirspor'un başarılarında da ön plândaydı. eskiler onları 90'larda galtasaray'ın oyununa damgasını vuran orta saha elemanları okan ve emre'ye benzetiyorlar... kâmuran'ın eses ve milli takım dışındaki futbol biyografisinde antrenörlük yılları da dolu dolu geçecektir...