1970-71 sezonunda ligi dördüncü sırada bitiren ve türkiye kupas'nın sahibi olan eskişehirspor, 30 haziran 1971 tarihindeki cumhurbaşkanlığı kupası finalini oynamaya hak kazanmıştı. eskişehirspor genç takımı'nın futbolcuları şampiyonluk kupalarını kaptıkları gibi çarşamba akşamı ankara 19 mayıs stadı'nda lig şampiyonu galatasaray'la karşı karşıya gelecek olan futbolcu ağabeylerini ziyarete gittiler ve eskişehir'e kupayla dönmeleri sözünü aldılar. 1970'lerden sonra ihmal edilen altyapı çalışmalarında başarı son olarak 1993 yılında yakalanacak ve kaleci ömer çatkıç'ın da yer aldığı eskişehirspor genç takımı bu yıl türkiye şampiyonluğu'nu yakalayacaktı. eskişehirspor ve galatasaray için 1971'deki bu cumhurbaşkanlığı kupası maçı çok önemliydi. sarı kırmızılı takım 10 mart'ta kendisini çeyrek finalde türkiye kupası'ndan eleyen eses'ten intikam almak isterken, siyah kırmızılılar 11 nisan'da yarım kalan ve 3-0 hükmen yenik sayıldıkları lig maçının rövanşını almak arzusundaydı. bir de aralarındaki iki-üç yıllık lig şampiyonluğu yarışı vardı tabii... eskişehirspor maça şu kadroyla çıktı: mümin, ilhan. süreyya, ismail, abdurrahman, vahap/k.burhan, kamurran, b. burhan, halil, fethi, ender.
iki devin karşılaşması tam bir gol düellosu şeklinde geçti. maçın hemen 4. dakikasında galatasaray, metin kurtla 1-0 üstünlük sağladı ve ilk yan bu sonuçla kapandı. eses, ikinci yarıya hızlı başladı. eskişehirspor'un efsane golcüsü fethi heper 51. dakikada skoru eşitledi. 64. dakikada ise bir anadolu takımından yurdışına -e. frankfurt'a- transfer olan ilk futbolcu olan ender konca, eses formasıyla son maçında takımını 2-1 öne geçiren golü attı. maçın bitimine üç dakika kala herkes maçın bu sonuçla biteceğini sanarken, sahneye çıkan gökmen ozdenak'ın attığı golle skor yine eşitlendi. ancak kaptan fethi, 89. dakikada cimbom'un filelerini bir kez daha havalandırdı ve kupayı eskişehir'e kazandırdı. söyleşiler yaparken bu maçın son dakikasıyla ilgili ilginç bir anı dinledim...rahmetli masör kâzım durmuş'tan nakleden cahit ışık:
"maç bitmek üzere, skor 3-2. gegiç kendi kendine konuşuyor: 'haydi bre be galatasaray at bir gol daha!..' bunun üzerine teknik kulübede kendisini şaşkınlıkla dinleyen masör kâzım soruyor: 'hoca şaşırdın mı sen, ne diyorsun?' 'ben ne dediğimi biliyorum. maç berabere bitsin, uzatmalara gitsin. galatasaray bitti zaten, perişan edeceğim galatasaray'ı!..' evet, hoca aynen bunlan söylemiş. kaçırdığı şampiyonluklardan sonra gegiç, galatasaray'ı sahada rezil etmek istiyor!.."
tribünlerde ise ilk defa bir futbol maçına gelen bir şeref misafiri vardır eskişehirspor'un...
"yaşlı kadın sarı saçlı adama döndürdü gözlerini. yanaklarında ipil ipil süzülen gözyaşlannı siyah başörtüsünün ucuyla sildi ve incecik sesiyle konuştu: 'kalkalım oğul kalkalım ama benim ayaklarım tir-tir titriyor. heyecandan şaşırdım kaldım, ne yapacağım?. evet, bu kadın eskişehirspor'un kaptanı ve her şeyi olan fethi'nin annesi naime heper'di. ve ilk kez maça gelmişti hayatında. sarı saçlı adam ise beytullah heper'di. yani fethi'nin ağabeyi. ya esmer olan kimdi? esmer adamın adı mustafa, soyadı temiz'di. mustafa temiz ise heper ailesinin manevi oğlu idi. yaşlı kadın mutluydu, alabildiğine mutluydu. sevinç gözyaşları ile kızaran gözleri çakmak çakmak yanıyordu... 'hep radyodan duyardım oğlumun maçlarını' dedi. 'acaba nasıl oluyor derdim hep. bu sefer dedim ki, ben de göreceğim bu maçı. cumhurbaşkanı gelecekmiş, başbakan gelecekmiş, devlet büyükleri hep maçta olacakmış dediler. fethi de -ana, gel de uğur getir bize- deyince kalktım geldim. çok şükür allahıma bugünü de gördüm. koskoca cumhurbaşkanı gözlerimin nünde oğluma kupa verdi, kutladı onu. çok şükür, çok şükür."