levski takımıyla 1-1 berabere kalan siyah-beyazlılar iyi bir oyun gösterdi. sahanın yıldızı, yegâne golü atan ahmet'ti
halit kıvanç
tribünlerin hayli boş olduğu bir maçtı bu... ama, sahanın içinde «futbol» la dolu anlar, hiç de az değildi. hele milli ligin, sinir mücadelesiyle kalitesinden çok şeyler kaybeden bazı maçları düşünülürse pekâla canlı bir oyun, şevkli bir müsabakaydı. ve bu canlılığın, bu zevk ölçüsünün yüksekliğinde de daha fazla pay, beşiktaşlılarındı.
oyun başladığı sırada ise, tribünlerin vefakâr seyircileriyle birlikte siyah - beyazlı oyuncular da, bulgar takımının gösterdiği zarif futbolu seyre koyulmuştu. kısa, uzun, fakat her şekliyle yerini bulan pasları takdirle izlenen kombine akınlar, levski'nin «iyi takım» hüviyetini rahatla meydana koyuyordu.
ancak golü atan siyah - beyaz formalı bir forvet oldu. beşiktaşın ilk dağınıklığını gideren, soldan iki akınıyla takıma adetâ ruh veren de bu oyuncuydu. evet, son haftaların formda ahmed'i, yılların değiştiremediği ismiyle küçük ahmet... ahmet, soldan inmiş, ortalamış, kaleciyi güç durumda bırakmıştı. ahmet gene soldan inmiş, gene ortalamış, kale önüne tehlikeye boğmuştu. ikisi de gol olmamıştı bunların... ve ahmet gene indi. bu defa soldan değil, ortadan... ta kaleden, özcan'ın degajından gelen topu genç mustafa, nefis bir kafa vuruluyla ileri aktarmış, meşin yuvarlağı kapan ahmet de, kendisine sertçe çıkan levski santrhafını geçmişti. ilerledi ahmet. soğukkanlı gitti. kaleci karşısına çıktığı anda, şut çekeceğini bekleyen çok oldu. bulgar kaleci dahi bekledi bunu. ama ahmet bir nefis çalımla kaleciyi de geçti. golü attı. futbol dünyasının her sahasında bu gol «şahane» deyimiyle vasıflandırılırdı.
2. yarı ve beraberlik
golden sonra beşiktaş iyice açılmıştı. hırslı, canlı, atak bir oyun tutturmuştu. levski'deydi durgunluk sırası... bununla beraber, muhittin'in başarılı oyununa yakışmayacak hatalı bir geri pası, az kalsın siyah-beyazlı kaleyi bir golle yüzyüze bırakıyordu. levski santrforu, futbolun asla ağzında yapınca, tehlike azıldı. asparakov, topu kafayla aşırttıp filelere göndermek istedi. özcan da yerinde atılışla golü önledi.
ikinci yarıya 1-0 galip başlayan beşikraş, ahmet'in yerine suat'ı almıştı.
devrenin 25. maçın 70. dakikasında levski, beklemediği gole beklemediği şekilde kavuştu: fehmi'den dönen ve soliçten pas olarak sağa gelen top, bulgar milli takımının tehlikeli sağaçığı abacief'in önüne düştü. abacief, gerçekten nefis bir vuruşla kapalı köşeden golü kaydetti. bu da, şık bir goldü.
1-1'lik durum siyah - beyazlıları yeniden gayrete getirmişti. hüseyin'in devamlı inişleri, forveti hızlandırıyor, ama ortaları aynı derecede tesirli olamıyordu. beşiktaş geri hatları, özellikle hafları ise, bulgar forvetlerinin ani hücumlarını başarıyla savuşturuyordu. hiç de yabana atılmayacak bir takım olan levski karşısında, beşiktaş'ın bu oyunu da pekalâ göz doldururken, hakem, maçın l-l bittiğini ilân eden düdüğünü çalıverdi.