avrupa kupa galipleri kupasının revanş maçında dün petrolul'e penaltı golü ile 1-0 mağlûp olan f. bahçe de ikinci turda
rakibi karşısında ezilmeden başabaş bir oyun çıkaran f. bahçelileri romen seyircisi de alkışladı. şeref, özer, , biroıl fevkalâde oynadılar
halit kıvanç ploeşti'den bildiriyor
fenerbahçe yenildi... tur atladı... ve alkışlandı...
sarı - lâcivertliler, açıkça söyleyelim ki, bu başarıya ulaşırken hiç bir zaman anudane bir müdafaa yolunu tutmadılar.
başabaş, dişe diş bir mücadeleydi bu. hatta, romenler dahi fenerbahçe'nin ikinci yarıda şahane bir futbol ortaya koyduğunu itiraftan çekinmediler.
her mağlubiyette malum hakem suçlu bulunur. çok çok samimi konuşalım. eğer, yunan hakem yoktan bir penaltıyı icad etmemiş olsaydı dakika bakımından her zaman romenlerden üstün futbol oynayan fenerbahçe, ploeşti sahasından en azından bir beraberlikle ayrılacaktı.
sahaya çıkışında biraz tebessümle karşılanmıştı fenerbahçe. tribünlerden hep «beş, beş» sesleri ve işaretleri yükseliyordu. bu inanç kısa zamanda bir sabun köpüğü gibi eridi ve kayboluverdi.
adam adama müdafaada geride ve ileride bir yıldız parlıyordu. bu birol dan başkası değildi. 4-2-4 böyle oynanırdı işte. birol gerilerekoşuyor, fevkalade bir gününde olan şeref , özer ve ismail in kesip yuvarladığı topları kapıyor , derinlemesine paslarla şenolu , nedimi, lefteri ve selimi görüyordu. eğer fenerbahçe kontraataklarında bu derece başarılı olmasaydı, sade petrolul forveti değil müdafasıda kısa zamanda üstüne çullanacak ve belkide üç farklık avantajını kaybedecekti.
hoş netice daha 5. dakikada lefterin bütün müdaafayı geçerek yaptığı ortaya selim yakın mesafeden ayak değil , kafa vursaydı daha o anda ilan edilecekti. bu büyük fırsattan sonra çimen sahada toparlanan petrolullular sert hareketlere başvurdular. onikinci dakidada sağbekin nedimin ayaklarını yerden kesişi, 17. dakikada nedime santrhafın bindirişi gözdağı vermekten başka bir mana taşımıyordu. ama fenerbahçe hakikaten şahane futboluyla, teknik üstünlüğü zayıf, fizikman kuvvetli rakibini zorlamaya başlamıştı.
beklenen penaltı (!)
bu sert hareketlere gözünü yuman yunan hakemi 15. dakikada ceza sahasına dalan moldovesnu'ya evvela atilla'nın ayak koyuşunu, onu takiben de -asla makaslamak değildi bu- özer'in biraz sertçe dalışını derhal penaltıya tecziye ediverdi.
driden penaltıyı sert bir şutla gole çevirdi. yabancı bir sahada, yabancı seyirci önünde maçın hemen başında yenilen bu gol moralsiz bir takımın iplerini koparmaya kafi gelirdi. ancak, fenerbahçe hiç de teslim olacak şekilde futbol oynamıyordu. 29. dakikada şenol'un avta giden topu bizim için yeni bir talihsizlikti.
ama, 37. dakikada ismail, sağiç iuhan'ı sakatlanma pahasına kale önünde durdurmasaydı bizim için vahim neticeler doğabilirdi. iuhan, özer'i geçerek hazım'la karşı karşıya kalmıştı. ismail, bir hızır süratiyle yetşişip, gole giden rakibinin önünden topu uzaklaştırmaya muvaffak oldu.
40. dakikada yine sebepsiz bir şekilde sol bek, nedim'i alaşağı ediyordu. bu arada hafif, itişmeler göze çarpıyor ve oyun daha çok sertleşme idtidadını taşıyordu. bu sırada sahaya girerek nedim'i kucaklayan menecer ahmet erol'u, hakem mihalidis dışarı attı. sade dışarı atsa iyi, ikinci devrede de saha komiserlerinin gayretkeşliğiyle tribünlerde oturttu. devre böylece 1-0 sarı-lacivertliler aleyhine kapanıyordu.
ikinci devre...
fenerbahçe ikinci yarıya çok süratli bir tempo ile girdi. yerden kısa kısa paslarla kontratağa geçiyor ve petrolul müdafaasına nefes aldırmıyordu. 54. dakikada lefter'in bir füzesi üst direği vurarak dışarı çıktı. 65. dakikada şenol'un sert şutu ionescu'nun kucağında kaldı...
maçın en büyük tehkikesini 74. dakikada atlattık. solaçık moldevosnunun çektiği şut direkten döndü. tam «oh» diyeceğimiz bir sırada aynı oyuncu tine hışımla topa yetişerek kurşun gibi bir şut patlattı.
bunu da kaleyi kaplayan ismail kafayla önlüyordu. top yine aynı futbolcunun ayağına geliyor ve yine şimşek gibi bir şut patlatıyor ve bu sefer hazım yumrukla bu büyük tehliketi savuşturuyordu. bu bir fırtına idi. netice alamayan romenler gittikçe sinirlenmeye başladılar. işte 76. dakikada; ortada top yok, hareket yok. ne hikmetse, dridea'nın tabanı nedim'in suratında patlıyor. nedim yine yerde. yine ufak, tefek didişmeler.
maçın son 10 dakikasında ise, fenerbahçe elde ettiği avantajı kaybetmemek için daha fazla müdafaaya ehemmiyer verir tarzda oynamaya başladı. petrolculer, sağdan, soldan şandellerle kalemizi tehdit etmeye başladılar. hakemin de müsamahasını göz önüne alan romenler bu patırdıdan, gol kazanmak yolunu aradılar. ancak hazım ve fevkalade gününde olan birol defansın yardımcısı oldular. birol'un son dakikalarda rövaşata ile çıkardığı toplar haklı olarak tribünlerde, evvela aleyhte tezahürat yapan fakat futbol anlayışı üstün olan romen seyircilerinin takdirini topladı.
netice, fenerbahçe sahaya girerken ıslıklanmış, hatta yuhalanmıştı ama çıkarken alkışlandı...