9 ekim 1963 tarihli milliyetten; (spor ilavesinden)
dağlaroğlu lefter’in f. bahçeye gelişini anlatıyor
kim bu lefter?..
işlk deneme maçında birinci takıma 4 gol atan lefter utancından kulübe gelmemişti
yavuz bayraktar
rüştü dağlaroğlu’ndan, lefter’in, fenerbahçe’ye geçiş hikâyesini anlatmasını istemiştik…
«bu hâdiyesi yaşayan bir idareci olarak, şimdi dahi heyecanlanıyorum.» dedi ve ilâve etti; «lefter’in fenerbahçe'ye transferi, devrimizin transfer hâdiselerine benzemeyen bir hikâyedir. anlatayım;»
«sene 1946… aralık ayının en soğuk günlerindeyiz. kalecimiz cihat arman ani olarak yedek subay okuluna gitmiş. kalecisiz kalmışız. kimi alacağız, kiminle anlaşacağız. düşüncemiz, beyoğluspor kalecisi şalabi'yi almak... ancak. beyoğluspor'un serbest bıraktığı şalabi beşiktaş ta istiyor. hattâ, beşiktaş'ın beyoğlusporla, bu hususta anlaştıklarını duyuyoruz… her şeye rağmen ümidliydim. fenerbahçe kulübünün umumi kâtibi olarak o zamanki beyoğluspor kulübü başkanı ohanidis'e gittim. aramızda şu konuşma geçti:
— hoş geldin rüştü bey, hayrola, siz bizi böyle her zaman aramazsınız?
— estağfurullah. biz fenerbahçe’liler sizleri daima sever ve tutarız. sizden bir ricaya geldim. cihat askere gitti. kalecimiz yok. bize şalabi’yi veriniz.
beyoğluspor kulübü reisi şöyle bir durakladı ve dedi ki: «rüştü bey, sana öyle bir futbolcu tavsiye edeceğim ki, anasından fenerbahçe’nin futbol stili için doğmuş bir delikanlı… bırak şalabi’yi»
ben, şalabi diye israr ederken, ohanidis lefter, diyor, başka bir şey söylemiyordu.
— kim, bu lefter, adını ilk defa işitiyorum. kaleci mi?
— hayır, kaleci değil, forvet oynuyor. ve şimdi askerliğini yapıyor. kat’i adresini bilmiyorum. ama, göreceksiniz bu çocuk türkiye’nin bir numaralı futbol yıldızı olacak.
beyoğluspor kulübünün idare heyeti odasında cereyan eden bu konuşma beni harekete getirmişti. bir taktik olarak lefter’in ismiyle fazla ilgilenmeden «mademki şalabi’yi vermiyorsunuz, biz de başımızın çâresine bakalım.» diyerek ohanidis’in yanından ayrıldım…
dağlaroğlu işin bundan sonrasını şöyle izah etti:
«hemen seferber oldum. ve lefter’in, diyarbakır’da askerlik yaptığını tesbit ettim. o zaman (b) takımımızda oynayan ruhi karaduman’ın babası diyarbakır emniyet amiriydi. onun yardımıyla lefter’le temas kurduk. 20 nisan 1947 pazar günü şeref stadında beşiktaş’la maçımız vardı. ruhi karaduman soyunma odasına koşa koşa geldi. büyük bir heyecan içindeydi. rüştü ağabey lefter’i getirdim, dedi. hemen odadan fırladım. lefter’in nerede olduğunu soruyordum. sahaya inen merdivenin başında duran küçük. çelimsiz bir çocuğu gösterdi. açık konuşalım. gözüm tutmamıştı. amma da methettiler, diye kendi kendime konuşuyordum. ruhi’ye seslendim, «bu mu lefter?»
neyse uzatmayalım, tanıştık. mahcup, çekingen, endişeli bir hali vardı.
— hoş geldin, lefter, fenerbahçe’yi çok seviyormuşsun, bizim takımda oynamak ister misin?
önüne baktı ve ksık bir sesle cevap verdi:
— ben fenerbahçe’li filan değilim.
şaşırmıştım. yanağını okşadım, biraz cesaret bulmuştu. başını yukarı kaldırdı:
— seni, fenerbahçe’nin yeni antrenörü molnar’a takdim edeceğim. kusura bakma, seni hiç tanımıyorum. hattâ, güvenim yok. antrenmanlara geleceğine söz verir misin?
— söz, asker sözü veriyorum.
lefter’i molnar da beğeniyor
lefter, fenerbahçe - beşiktaş maçını seyretti. iki gün sonra da kadıköy'e antrenmana geldi. molnar'a tanıttım. kültür fizikten sonra çift kale yapılacaktı. molnar, lefter'i (b) takımının forvet hattına koydu. bu çocuk müthiş bir şeydi. çalımlıyor, çalımlıyor, patlatıyor, patlatıyordu. onu seyrederken bütün idareciler parmaklarını ısırıyorlardı. ve lefter o ilk idman maçında birbirinden harika 4 gol attı.
idman bitmişti. bütün futbolcular soyunma odasına giderken lefter’i görmemezliğe geldim. bu, bir idarecilik manevrasıydı. birden şımarmasından korkuyordum. üç dakika sonra soyunma odasına girdiğim zaman orada yoktu. malzemeci mustafa efendiye sordum «demin forma ve ayakkabı verdiğin çocuk nerede?» mustafa efendi, aradığım çocuğun bir dakika içinde giyinip ve duş almadan gittiğini söyledi. şaşırmıştım. antrenör molnar da, denediği futbolcunun çok iyi bir futbolcu olacağını söylüyor ve bir an evvel anlaşma yapmamızı istiyordu…
lefter kayboluyor
lefter ortadan kaybolmuştu. tam bir hafta aradık. nihayet, stad müdürü reşat erte'yi büyükadaya gönderdik. reşat, lefter'i buldu ve kulübe getirdi. niye kaçtığını soranlara şu cevabı veriyordu; «birinci takıma dört gol attığım için utanıyorum.»
fakat, lefter'i bir türlü transfer edemiyorduk. çünkü, büyükadada oturan galatasaray'lı reha ile beşiktaş'lı şükrü kendi takımlarına almak için uğraşıyorlardı. lefter'e, fenerbahçe'ye girerse meşhur futbolcular arasında ezileceğini fısıldamışlardı. tereddüdü bundandı lefter’in.
«ben f. bahçe’liyim artık…»
günler birbirini kovalıyor ve üç büyükler arasındaki lefter mücadelesi devam ediyordu. o arada lefter'in babası hastalanmıştı. evine ziyarete gittim. ufak, tefek ihtiyaçlarını görmesi için kulüp adına kendisine 200 lira verdim. çok memnun oldu. evden ayrılırken boynuma sarıldı. fenerbahçe'li olduğunu ve fenerbahçe'de oynayacağını bildirdi.
işte lefter böyle fenerbahçe’li oldu. ohanidis haklıydı. hakikaten lefter, bir gün türkiye'nin en büyük futbol yıldızı oldu.