benim bu milli maç hakkındaki inancım, «beraberlik hakkımızdı» demek olacak. kazanabilirdik de diyebilirim. fakat beraberliğe mutlaka hak kazanmıştık.
oyunu sahanın kenarında takip ettim. inanın, seyirci olmak futbolcu olmaktan çok daha zor. maçı seyrediyor ve heyecana kapılıyordum. çünkü sahadakiler, çünkü sahada mücadele edenler, sahada türk futbolunu temsil edenler benim arkadaşlarımdı. yıllar yılı onlarala kader birliği etmiştim. bu defa onlardan ayrı, fakat kalbim onlarla beraber ve sahanın kenarından hepimizin maçını takip ediyordum. tarık ve şenol daha ilk dakikalarda beraberce akına girmişlerdi. yerimden fırlamıştım. hiç farkında değildim, «haydi tarık, haydi şenol» diye bağırıyordum. sonra kaptan turgay'ı gördüm. seeler'in şutuna uçuyordu. sonra topu ceza sahamızın içinden alman takımının kalesine iniverdiğini gördüm. tarık yıldırım gibi gidiyor, şenol'a veriyor. şenol, birol'a uzatıyor. birol uğur'u görüyor. uğur gol pozisyonuna giriyordu. bütün hadiseler bir oyun anlayışı içinde almanlara karşı kendi sahasında iyi futbol oynadığımızın bir işareti idi. sonradan turgay'ın her uçuşunda şenol'un ve tarık'ın her kaçışlarında suat, candemir, sabahattin, kaya ve şeref'in rakip forvetlerin akınlarına kendilerini öldürürcesine mâni oluşlarında hep ayağa fırladım, hep aynı heyecanı hissettim.
ilk devrenin özeti bu idi kısaca...
ve yabancı bir sahada imkanları bizden milyonlarca defa fazla, fizik kondisyonu yüksek ve şimdiden dünya şampiyonasına hazırlanan şöhretli bir rakip karşısında futbol oynuyorduk ve alkışlanıyorduk. ilk yarıdaki güçlü fulbolumuz için «türk futbolu için övünülecek bir hadise idi» demek istiyordum. cidden şuurlu müdafaa yapıyor, şuurla hücuma giriyor, sık sık tehlike atlatıyor, sık sık pozisyon yakalıyor ve açıkçası alman milli takımına kendi sahasında kök söktürüyorduk.
itiraf etmek lâzım ki: ilk devredeki tempomuzu ikinci devre devam ettiremedik. üstelik birbiri arkasından tabanca kurşunu yer gibi yediğimiz iki golle sarsılıvermiştik. goller almanları hızlandırmış ve farklı bir netice için oynatmağa başlamıştı. burada benim hayret ettiğim nokta, takımımızın kısa süren panik devresinden sıyrılıp 3 farklı neticeye rağmen zamanla tekrar kendini toparlamış olması idi. maç biterken bizim çocuklar rakip kale önünde şut üzerine şut atıyorlardı. biri girseydi bu şutların sıra ikinciye gelecekti fakat olmadı... netice olarak almanya'ya karşı başarılı oynadık 3-0 lık skor bu futbol mücadelesinin karşılığı değildi ve olamazdı da. futbol oynadık, sevinçliyiz. mağlûp olduk, üzgünüz... yenildik, üzüldük, fakat ezilmedik...