29 ekim gecesi geldiğimiz milano'da 3. günümüz. milano'ya yaklaşık 45 dakika uzaklıktaki bergamo havalanına inip oradan otobüsle stazione centrale'ya (merkez tren istasyonu) gelene kadar ilk farkettiğimiz şey şehrin dümdüz olmasıydı. yolda en ufak bir yükselti bile görmedik. milano'ya vardığımda ikinci enteresan gelen şey şehrin büyük bir bölümünün tramvay hatları ile kaplı olmasıydı. milano'da yaşayan bir arkadaşımızın yanına geldiğimiz için sadece turistik yerlerde değil de halkın yaşadığı yerlerde kaldık ve oralarda bile her sokağın "istiklal caddesi" gibi olduğunu söylemem gerek. yani her biri farklı bir şekilde yapılmış çok tarihi görünen apartmanlar. milano'da yaşayan çok fazla çinli, asyalı ve afrikalı siyah var. bazen metroda, otobüste italyandan çok asyalı oluyor... bir enteresan nokta da trafik ışığı olmayan yerlerde bir yaya yaya geçicine adım attığı anda arabaların direk durması...
şampiyonlar ligi kuraları çekildiği gün hemen milano'da ve madrid'de olacağımız günlere bir şampiyonlar ligi maçı denk geliyor mu diye bakmıştım. bizim güzargaha uygun olan maç da bu maçtı. hemen netten bir fiyat araştırması yaptık ve 175 ile 210 euroluk bilet fiyatlarını görünce haliyle moralimiz bozuldu. thy milano bürosunda çalışan arkadaşımızdan araştırmasını istedik ama milanoya gittiğim zaman bile kızcağız yoğunluktan pek sorma fırsatı bulamamıştı.
29 ekim gecesinden 1 ekim günün kadar sürekli "napcaz-netcez-nasıl maça gitcez" diye düşünürken sonunda duomo'dan metro ile san siro'ya gidebildiğimizi öğrenince akşam biletler çok pahalı gelse bile en kötü stada gidip biraz dolaşıp belki bir hatıra atkısı alıp dönmeyi kararlaştırdık.
gün boyu dünyanın en büyük gotik katedralinin bulunduğu duomo meydanı ve çevresindeydik. bir sürü werder'li duomoda dolaşıyor ve zaman geçiriyordu. hatta ben duomo'nun üstüne çıktığımda meydanın bir kenarında toplandıklarını farkettim. bir gün gençlerbirliği için buralara bir maça gelirsek ilk durağımız duomo olacak ona karar verdik :)
saat 19:30-45 civarlarında fast-food pizzacıda bir şeyler atıştırıp san siro'ya en yakın olan "lotto" durağına gitmek için duomo'dan metro'ya bindik. metrodan lotto'da indikten sonra inter milan formalı taraftarları izlemeye başladık. yukarı çıkar çıkmaz stada giden bir otobüse doluştuk. (milano'da 1 euroya bir bilet alınıyor ve 75 dakika içinde istediğiniz kadar toplu taşıma aracına binilebiliyor. işin ilginç yanı metro dışında hiçbir toplu taşıma aracında bileti basmanıza gerek yok çünkü tüm kapılar birden açılıyor. ama basmadığınızdan dolayı yakanalırsanız 35 euro ceza ödüyorsunuz!)
san siro'nun önündeyiz... saat 20:30 civarları. maça 15 dakika var ve bizim biletimiz yok. sabah ki "en kötü gider ortama bakar döneriz" düşüncesi oraya kadar gidince "bilet bulalım da ne kadarsa verelim girelim"e dönüşüyor. stad dışı çok geniş bir alan. yiyecek içecek satan araba-büfeler ve forma vs satan standlarla dolu. bu alanın daha dışında da herkese açık olan çim futbol sahaları ve herhalde daha alt takımların maç yaptığı daha ciddi sahalar var...
bilet satan yeri buluyoruz ve hemen giriyoruz. yaklaşık 7-8 tane yan yana bilet satan kabin var. önümüzde yaklaşık 5-6 kişi felan var ama sıra çok yavaş ilerliyor. biz bu arada nasıl ve nereden bilet isticez diye heyecan içindeyiz. bilet alacağımız yerin üstünde italyanca olarak 1. kat, 2. kat gibi yazılar var (allahtan arkadaş kat olayını sölemişti) onların tribünlerdeki katlar anlamında olduğunu biliyoruz. ama altında arancia, rosso, blu, verde yazıyor ve her biri ayrı fiyatta. verde'nin yeşil, blu'nun mavi ve rosso'nun kırmızı olduğunu anlıyoruz ve tribündeki yerleri işaret ettiğini kavrıyoruz. sıra bize geliyor ve en ucuzunu alacağız. "duo... secondo... verde" diyorum yani (2 tane 2. kattan yeşil yerden). tanesi 27 euro biletlerin. önündekiler kimliğini verip bilet alıyordu şaşırmıştım benden de satıcı pasaport istedi uzattım. eşime bayan indirimi yapıp 19 euro'ya bana 27 euro'ya "adımıza düzenlenmiş" bilet verdi... bilet alma kısmı işin en uzun süren kısmı ve belki de san siro'da maç izlemek isteyenler için en yavaşlatıcı kısım. tek tek bilgisayara girip isme göre bilet vermeleri felan yüzünden... erken gidip bilet alıp dolaşıp öyle stada gelmek gerek...
maç başlamak üzere ve yarısı inter yarısı werder bremen olan "hatıra" atkılardan almalıyız! 10euro! "of üf" diyoruz ama çıkışta bulamazsak diye direk alıyoruz... en güzel yanı inter'in lisanslı ürünü olması. kapılara doğru ilerliyoruz. acaip çok kapı var. bilette 4 numara yazıyor oraya doğru ilerliyoruz ama herkez 1 numara önünde. 4'e gidip orada stewardlara soruyoruz 1 numaraya gidin diyor... geliyoruz (en fazla 1 dk) kimse yok herkez girmiş. sürekli anlatılan stadlara çok hızlı giriliyor ve hızlı çıkılıyor doğru olsa gerek diye düşünüyorum. zikzak çizerek turnikeye doğru ilerliyoruz kimse yok bileti turnikenin yanındaki bankomat girişi gibi olan yere sokup çıkarıyoruz kapı açılıyor. içeride tribün renklerine göre yönler var. onları izleyip... stewardlara soruyoruz ve 242 numaralı kapının olduğu kata merdivenlerle çıkıyoruz. bu arada biz merdivenden çıkarken stadın tüm çevresinde dönerek inilebilecek alanlar var. her şey hızlı ilerliyor ve 2. kata çıkıyoruz. katta içecek yiyecek satan yerler var va sonunda san siro'ya ulaşan kapıdan içeri giriyoruz... yeşil kale arkası tribünündeyiz... inter milanın bağıran taraftarları burada orta kısmın hepsi ayakta ve hepsi genç... maçın 5. dakikası felan. tribünleri mi maçı mı izlicem karar veremiyorum. maç durdukça tribünleri kesiyorum :) bulunduğumuz katta bir ayağı dışarıda oturan amcalar var maça bakmıyorlar milleti bağırttırıyorlar. ben kamera ile maçı çekip ardından tezahürat yapan taraftarlara dönerken amigolardan biri biraz sertce kamerayı kapatmamı söylüyor. kapatıyorum. ara sıra tezahüratlara en azından alkışla destek oluyoruz ve 2. yarı daha sakin olan yan tarafa geçip oturuyoruz... bu arada biletteki koltuk numarasına oturcaz diye bir kaide de yok... gerçi bu sadece kale arkaları için geçerli olabilir...
öncelikle ben stadı olimpiyat stadları gibi koşu parkurlu ve tribünlerin sahaya uzak olduğunu sanıyordum ama stad tam kutu gibi. süper... saha gibi tribünler dikdörtgen ve olabildiğince sahaya yakın. 2. kat bile görüş açısı olarak süper. belki 3. kat kötü...
seyircilerin büyük bir çoğunluğu mavi-siyah bir şeyler giyerken bayağı bir kısmı da "beyaz üstüne kırmızı haç" işareti olan (geçen yıl fenerbahçe ile oynadıkları maçta bu formayı giydikleri için "türk olduğumuz için haçlı forma ile çıktılar" diye bir avukat dava felan etmişti hani) forma, bere, mont vs giyiyorlardı. bu arada bu beyaz üstüne kırmızı haç işareti yanlış anlamadıysam milano şehrinin simgesi. zaten tramwayların üzerinde felan bu işaret var. ayrıca bu forma inter milan'ın 100. yıl için çıkarttığı özel bir forma. 100. yıl formalarında takım logosu altında 100. yıl anısına yazıyor. orjinal formalar 70 eurodan başlıyan fiyatlarla satılıyor...
stad'da stewardlar dışında hiç bir polis vs yok. içeri arama yapılmadan giriyoruz ama kamera çekme diyen adamı görünce "oto kontrolü" genel olarak onların sağladığını düşünüyoruz... stadta elinde ufak kutular içinde cips, kahve likörü ve bir de beyaz ufak şişede bir içki satan adamlar var. kısacası içeride içki içilebiliyor :) önümüzdeki adamlar ot felan sarıp içiyorlar ayrıca :) tribünde çok fazla kız var... sadece bizim bulunduğumuz yeşil trübün tezahürat yapıyordu turuncu ve kırmızıların (maraton ve kapalı gibi) hepsi oturuyor, kaçan poziyon ve iyi hareketlere alkış ve "oooo-aaaa" gibi tepkiler veriyorlardı... karşı kale arkası mavi diye geçiyordu ve o tribünün 1. katını werderlilere vermişler. 2. ve 3. katlarda da yine interliler var... tribünlerin 2. katlarına çok sayıda pankart var.
neyse maça dönelim... en sevdiğim futbolculardan olan adriano'nun canlısı aşağıda :p ibrahimovic, zanetti, sonradan da olsa quaresma... kelimelere gerek yok...
maçın hemen başında bir faul-el tartışması sırasında hakem oyunu devam ettirince topu önünde bulan maicon hafif topun altına girip üstüne doğru gelen ve eğilen kalecinin üstünden topu ağlara göndermesiyle ortalık yıkıldı... tezahüratlar daha da güçlendi ortam yumuşadı:) ama ilerleyen dakikalarda werder bastırmaya başladı. ilk yarı 1-0 bitti. ikinci yarıda inter milan top kaptırıp durdu. aslında beklediğimden kötüydü inter... ben daha ezici bir inter bekliyordum. gerçi 3 gün önce milan interi'i bu sahada ezmişti. tvden izlemiştim... enteresandır mourinho pek kulübeden çıkmadı ama arada kendine ayrılan çizgi dışına felan çıkıp ardından hemen "pardon pardon" diyip yerine geçiyordu.
bu arada ibrahimovic ve adriano'nun klas ama gol olmayan hareketleri derken soldan gelen ortada son anda pizarro'nun dokunması skoru 1-1 yaptı. ardından inter bastırdı genelde ama werder de topu alınca etkili oldu. direkten dönen bir inter şutu ya da ibrahimovicin son anda yetişemediği orta vs derken maç 1-1 berabere bitti. bu arada 2. yarıda sol kanttan gelen werderlinin içeri doğu vermeye çalıştığı topu zanetti kesince sağlam bir alkış aldı bu arada top taca gidiyordu sağlam bir driplingle werderliden önce topu tam taç çizgisi üstünde basarak tuttu 2. ve daha kuvettli alkış aldı. bu arada top çizgi üstündeyi ve zanetti dışarıdaydı werderli topa koşuyordu, zanetti hızlıca yine werderliden önce topu aldı ve ileri attı işte o an tüm stadta deli bir alkış oldu :) bir de adriano'nun her topu aldığında yaptığı klas çalım ve hareketler de bayağı alkış aldı...
bu arada kırmızı ve turuncu tirübünlerin üstünde kocaman skorboardlar var. şampiyonlar ligindeki diğer maçlarda gol oldukca bir ufak müzik çalıyor ve skorboardda skor görünüyordu. roma'nın bordeoux deplasmanında 2-1 öne geçiş skoru ekrana yansıyınca tüm tribünlerden bir üzgün "oooo" sesi çıktı. devre arasında salı günü oynanan şampiyonlar ligi maçlarının bazı golleri ve enteresandır inter maçı ile aynı an oynanan diğer maçların ilk yarıda atılan bazı golleri ekrana yansıdı.
eşim "sence stad ne kadar zamanda boşalır" diye sordu bende "herhalde 30 dk felandır" dedim. tribünler çıkarken kullandığımız merdivenler iniş için zor olur diye düşünürken girişte bahsettiğim yuvarlak yoldan indik aşağıya. aşağıda giriş yaptığımız turnikeler kapı şeklinde açıktı. ve rekor bir zamanda statdan çıkabildik.
çıkışta kalabalığı izliyelim derken milletin otoparka gittiğini üzgünce öğrendik :( oradan yola devam ederken kendimizi otoban gibi bir yere çıkarken bulduk. saat 23 olduğundan ve metro kaça kadar var bilmediğimizden biraz panik olduk. birkaç kişiye metro istasyonunu sorduk ama anlaşamadık. elimizdeki harita ile sokaklara bakarken bayağı uzaklaştığımızı farkettik. saat 23:15 felan gibi bir otobüs durağı bulduk. duraklarda otobüslerin kaç dk. sonra geleceği ve durak adları yazması hayatımızı kurtardı:p oradan bir otobüsle "de angeli"ye geçtik ve oradan metro ile normal güzergahtan eve ulaştık...
uzun yazının özeti... girişi, çıkışı, tribünleri ile san siro enfes bir stat. her milanoya gelen kesin görmeli... (belirtmessem ölürüm! hani türkiyede "tüm" statların giriş ve çıkışlarında çektiğimiz cehennem azaplarını düşünüce aslında işin ne kadar kolay olduğunu görebiliyoruz ve "neden bizim orada böyle diil işte adamlar çözmüş işi" demeden edemiyoruz!)
daha önemlisi maç olan herhangi bir yabancı şehre giderseniz metro-otobüs-tramvay bileti hakkında bilgi alın ve elinize haritayı alıp kesin düşün yola. zaten stada ulaşınca bir şekilde bilet alıp içeri giriyorsunuz. ev sahibi tarafında girecekseniz zaten hiçbir sorun olmadan ortamın tadını çıkartabiliyorsunuz...