30 bin seyircinin dişleri sinirden birbirine kenetlenmiş...
30 bin seyirci heyecandan boğulacak hâle gelmiş...
30 bin seyirci, sahadaki fırtınayı müthiş bir uğultuyla takip ediyor...
petrolcuların takımı ha? diyor, önümdeki meraklı... ben de yanımdaki arkadaşıma tekrarlıyorum: petrolcuların takımı ha? keşke bizde de böyle bilmem necilerin bir kaç takımı olsa da, futbol seyretsek diyorum...
fenerbahçe, futbol oyununun nâdir gördüğü bir hırsla rakibine yükleniyor.. forvetin sık sık kale önünde 7 kişiye çıktığını görüyorum. ve petrolul, yıldızsız, cilasız, gösterişsiz dayanıyor.
ilk yarı sona erdiği an, 30 bin seyirciden herhangi birinde fenerbahçenin bu kıyasıya maçı farklı bir netice ile bitireceğine dair bir ümid olduğunu sanmıyordum..
...sonra petrolul kalesi önünde bir kasırga koptu ve dört tanksavar topu patladı. birol... selim... şenol... nedim...
eğer, dün gece mithatpaşa'da avrupa kupa galipleri turnuvasının finali oynanmış olsaydı, seyirci ancak böyle bir futbolun şahidi olurdu.
müthiş bir futbol savaşıydı gördüğümüz. fenerbahçe, yediği gol bir tarafa, bu sahalarda kazanılmış maçların en zorunu ve en yorucusunu kazandı. fileleri değil, kayaları delercesine hedefine gitti...
yâni, 30 bin kişiyle birlikte yendiğimiz takım, ketenhelvacıların takımı değildi...